GARİPLER EL KALDIRSIN

Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü; Bakmakla öğrenilseydi kediler kasap olurdu; Garip kuşun yuvasını Allah yapar; Garip hırsızlığa çıksa, ay ilk aksamdan doğar... 

Garip ?
Gariplik?
Kimdir bu garip?
Nedir bu gariplik?
Allah neden garibin yuvasını yapıyor?
Garip hırsızlığa çıktığı zaman ay neden ilk akşamdan doğuyor?

Sorular sorular bitmek bilmeyen sorular...

Kimine göre açlıktan midesine taş bağlayan Alemlerin Efendisi'nin hali.
Kimine göre siyonist kurşunlarına hedef olan Filistinli çocuğun göz yaşları.
Kimine göre Doğu Türkistan'da, Myanmar'da, Mısır'da, Suriye'de, Çecenya'da zulme uğrayan müslümanların acı çığlıklarıdır.

Ve kimimize göre de çayın 5 lira olduğu mekanlarda takılamayıp; BMW marka arabalara binemeyip; Vakko marka çanta ve eşarpları takamayarak; Iphone 5 S kullanamayıp, Nikon marka fotoğraf makinaları ile fotoğraf çekilememektir.

Ahir zaman işte.
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık adeta...

Zalimler mazlum müslümanların kanını içerken, biz pahalı tütünlerle yapılan özel aromalı nargilemizi esen rüzgar ile beraber, boğaz manzarası eşliğinde içiyoruz.
Biraz sıcak basınca da 'Garson bey bir coca-cola getir de içimizi ferahlatalım' diyoruz.
İçimizin ferahladığını zannediyorduk ama belkide yakıyorduk, kim bilir...

Aynı yemeği sofrada 2 gün üst üste görünce "Nasıl olur da yeni yemek yapmazsın anne!" diyerek ateş püskürttüğümüz de oluyor ara ara.
Ne de çabuk unuttuk tek lokmaya muhtaç olan sokaklarda yaşayan Suriyeli mültecileri.
Ne de çabuk unuttuk Afrika'da içecek tek bir damla dahi su bulamayan emperyalistlerin ezip geçtiği garipleri.
Ne de çabuk unuttuk açlıktan midesine taş bağlayan nebiyi.

Biz, İnna'nın, Shakira'nın yeni albümlerini beklerken; Filistin'de ki gariplerin her an her saniye şehit haberi beklediklerini unuttuk.

Biz, Demi Lovato'nun, Lana Del Rey'in çıkış parçalarını dinlerken; Filistinli çocuğun roket atarların sesini masumane bir korku ile dinlediğini unuttuk.

Biz her geçen gün modernizmin esaretine daha da boyun eğerken, Asr-ı Saadet'in adını dahi hatırlamaz olduk.

Entel olacağız diye Victor Hugo, Balzac, Dostoyevski, Tolstoy kitaplarını okumaktan; Hakikat ehli olan Necip Fazıl'ı, Sezai Karakoç'u, Mevlana'yı, Yunus Emre'yi unutur olduk.

Hakikaten ne olmuş bize böyle?
Durun ben söyleyeyim; yazık olmuş.

Ne diyordu ünlü filozof platon;

Sürüdeki bir koyunu kaçırdım diye üzülürsen, sürüyü de elden kaçırırsın.

https://twitter.com/sariklifred

Önceki ve Sonraki Yazılar