Lütfi AYHAN
Esetden Daha Esetçi Sisiden Daha Darbeciler
ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa… Hepsi emperyalisttir, tümü kan emicidir. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya yani batılı güçler, Uzak Doğuda, Yakın Doğuda ve bir çok İslam ülkesinde ne kadar kan dökmüşse ne kadar zulüm yapmışsa aynısını Rusya’ da, Çin’ de değişik zamanlarda değişik bölgelerde yapmıştır ve yapmaya devam etmektedirler. Bunların (yani ABD ve Batının) yaptıklarını bilmeyen yok! Ya Ruslar? Ya Çin? Onlarda aynı yolun yolcusudurlar. Örnek mi istiyorsunuz: Türkî Cumhuriyetleri elan sömürgesi altında tutan ABD mi Rusya mı? Uygur/ Sincan Bölgesine her türlü zulmü reva gören Batılılar mı, Çin mi? Çeçenlere yıllardır kan kusturan, Kafkasları tarumar eden, Kırımlıları ve birçok Müslüman Türkü sürgün eden ve dağıtan, İsrail Arap savaşında Arapları yalnız bırakan, Kara Bağı Azerilerden alıp Ermenilere veren elinde Azeri/Müslüman kanı bulunan Rusya değil mi? Kırım savaşını, 93 harbini( Sarıkamış Faciasına sebep olan savaş) Plevne savunmasını, Balkan Savaşlarını ve bunlar gibi onlarca savaşı biz Rusya ile yapmadık mı? ABD ve Batılıların öldürdüğü Müslüman kadar belki daha çoğunu Doğulu Emperyalistler (Çin, Rusya ) öldürmedi mi? Bu gerçekler ortada iken günümüzde Türkiye’de bazı gruplar bu gerçekleri görmemezlikten gelip âlemi kör kendilerini akıllı sanıp atıp tutuyorlar. Hâlbuki “gâvurdan dost olmayacağını” çoktan öğrenmemiş olmamız lazım gelmez miydi?
Kabil Soylular Hep Vardı Hep Olacak
Bunları şunun için yazıyorum. Tarih, sadece geçmiş bazı olayları anlatan bir bilim değil belki bizden önce yaşanmış olaylardan ders çıkarmaktır. 12 Eylülden önce sağ-sol diye ikiye bölünen ülke gençliğinin yarısı Rusları yarısı ABD’ lileri kendine yakın hissediyordu. Bu günlerde de benzer bir durumu yaşamaktayız. İnsan şaşırmaya görsün bir kere, karısına hala demeye başlarmış. İnsanın öfkesi, hırsı aklının önüne geçti mi tüm yaptıkları yanlış, tüm düşünceleri alabora olurmuş. Suriye’de diktatörlüğü, Mısır’da darbeyi, Türkiye’de kaosu destekleyen emperyalistler doğulu- batılı fark etmez aynı kaynaktan kan içen vampirlerdir. ABD’ de, Rusya’ da, Çin’de, İngiltere de, Fransa da Almanya da… aynı karanlık batınlardan dünyaya gelmiş zalim ve kan içici bir kültürün zehirli meyveleridirler. Onların asıl derdi ne Suriye’de ölen yüz binlerce masumdur ne de darbelerle Türkiye de, Mısırda mahvedilen haklardır, canlardır. Onlar ne sürekli Sünnileri desteklerler ne de Alevileri. Onların derdi ne Türktür, ne Kürttür, ne Araptır, ne Acem. Onlar Suud’ da krallığı, Mısırda darbecileri, Suriye'de diktatörlüğü desteklerken aslında kendi çıkarlarından başka bir şeye yardım etmediklerinin farkındadırlar. Onların bir tek amaçları vardır, o da dünyayı insanlara zindan etmek. Bu düşünce ile 1. Dünya savaşında on, 2. Dünya savaşında kırk milyon cana kıydılar. Bu gerçekler ortada dururken biz hala birbirimizi yemekle meşgulüz. Son helikopter olayı gösterdi ki içimizde hala tarihten ders almayan, dünü unutan Esed’den daha fazla Esed’çiler var. Bunlar bilmiyorlar ki destekledikleri aslında karşı çıktıklarını zannettikleri emperyalistlerdir. Bazıları, Başbakana duydukları öfke ve kinin gözlerini karartması neticesinde yüzde yüz doğru olan bilgileri bile ters yüz etme yanlışlığına düşüyorlar. Zalim, diktatör, darbeci, eli kanlı insanları (Esedi, Sisiyi, Obamayı, Putini, ) kendi başbakanına, tercih eden insanların içinde bulundukları ruh halini anlamak gerçekten çok güç, çok zor. Esed, yani Suriye Rejimi, “Evet helikopterimiz Türkiye sınırlarını ihlal etti, ama bunda bir kasıt yoktu, teknik bir arızadan dolayı böyle oldu…” derken birileri çıkıp; “ Hükümet zaten savaş için bahane arayıp duruyor. Bizim sınırlarımıza girmeyen helikopteri düşürmekte bu düşüncenin bir sonucu. Hiç helikopter bizim hava sahamızda vurulsa Suriye içine düşer mi… Diyerek Esed’den bile Esedçi davranıyorlar. Esed, Batılılara; “ben gidersem dinciler gelir” diyerek işbirliği teklif ederken, Sisi ;”Bakın ben Batı karşıtı İslamcıları devirdim, Gazze’ye giden dehlizleri kapattım” diyerek aynı yolda olduğunu söylüyor. Buna rağmen bazı radikal gruplar, ilerici! Devrimci! Vatandaşlarımız Suriye Ve Mısırdaki yöneticileri emperyalizme karşı çıkan önderler kabul ediyorlar. Yine bazıları, Türkiye de ortada fol yok yumurta yokken, iktidarı devirmek için tüm meşru, demokratik yollar açıkken; kavgasız, gürültüsüz, yakmadan, yıkmadan istediğin kadar miting yapmak, istediğin yazıyı yazmak, istediğin kadar TV programı yapmak serbestken, işi inada bindirip sokakları savaş alanlarına çevirirler. Bu “azgın azınlık”, Molotof kokteylleri, demir bilyeler ve taşlar ile devletin ve milletin malına mülküne zarar verirler, araçları, dükkanları yakıp yıkarlar. Bu bazıları, bunları normal karşılarken Suriye de, Mısırda, hakları gasp edilen çoğunluğun, Çin de en tabi insani hakları gasp edilen azınlığın kavgasız, gürültüsüz haklarını istemelerine karşı çıkarlar. Bu vatandaşlarımız, Türkiye de birkaç ağacın kesilmesini bahane ederek ortalığı velveleye verirken Mısır’da, Çin’de, Kafkasya’da, Çeçenistan’da binlerce, Suriye de 100 binden fazla insanın ölmesini “ isyan edersen ölürsün, Ortalığı karıştırırsan ölürsün…” diyecek kadar anormal zıt bir mantıkla savunabiliyorlar.
Türkiye de haklı olarak yıllarca 12 Eylül darbesine karşı mücadele edenler ( ki bu güruh 12 Eylüle karşı çıkarda, 27 Mayısa, 28 Şubata, 28 Nisana bir şey demez…) Mısır’da halkın oyu ile başa geçmiş Mursi yönetiminin, ABD ve İsrail’in desteği ile Sisi (yani Mısır Ordusu) tarafından bir darbe ile devrilmesine övgüler düzerler. Tayyip Erdoğan için; “ böyle giderse tek adam olur. Onun için ona karşı ne yapsak haklıdır…” Diyenler Eset zalimine, Mısır, Çin Diktatörlerine karşı övgüler düzerler. Hâlbuki şu gerçeği akıldan çıkarmamamız lazım: Emperyalistin, diktatörün, zalimin dini, mezhebi, coğrafyası olmaz. Onlar Kabil soyundandırlar ve birbirlerini iyi tanırlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.