Av. Mehmet YALÇINKAYA
DUVARA TOSLAMAK
İnşallah en kısa zamanda bu sisli günleri atlatırız. Bu günler geçtikten sonra da fert, cemaat, STK’lar, partiler olarak ciddi bir durum değerlendirmesi yaparız. Akl-ı selim sahibi, basiretli, uyanık nesiller yetiştirmek, hangi grup ve meşrepten olursa olsun bağlılarını vatan ve millet aşkıyla donatmak zorundayız. Kendi adıma, öğretmenlik dönemlerimde -belki ümmet bilincini her şeyin üstünde tuttuğumuzdan, belki ülkücü dostlarımızla mesafeli yaşadığımızdan- vatan ve millet sevgisini anlatmak konusunda biraz ihmalkâr mı davrandım diye hayıflanıyorum.
Bu darbeciler bizim insanlarımız değil mi? Kendi halkına kurşun sıkıp, bomba atacak küstahlığı hep Suriye, Irak, İran gibi ülkelerde olur zannetmiyor muyduk? Ne olursa olsun son noktada, vatan ve millet sevgisi ağır basar diye düşünmüyor muyduk? Demek ki yanılmışız.
Aslında, hep içimizde bir kuşku taşıdık ama dillendirmeye cesaret edemedik. Dillendiren arkadaşları, “Bu kadar su-i zan besleme” diye ikaz ettik.
Zaman şeridini yokladığımda, günlük aldığım notlarıma baktığımda anlıyorum ki, aslında bu hainler, kimsenin tahmin edemeyeceği kadar pervasız olabileceklerini de satır aralarında bizlere hissettirmişler ama biz anlamamışız veya anlamak istememişiz.
17-25 Aralık kalkışmasından bir iki ay sonra, mahkeme önünde duruşma beklerken FETÖ’cülerin önde gelen bir avukatıyla laflamıştık. Söz, hemen yolsuzluk kisvesi altında hükümete yapılmak istenen sivil darbeye, zamanın Başbakanı Sn. Erdoğan’a geldi. Ben kendisine, “Yanlış yapıyorsunuz, hem kendinizi hem de ülkeyi kaosa sürükleyip mahvedeceksiniz” dediğimde aldığım cevabın ne kadar çarpıcı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Kelimesi kelimesine “Ne ülkesi üstad. Bizim 140 tane ülkemiz var, Türkiye’de bunlardan biri.”
15 Temmuz kalkışmasından sonra bu cevabın ne büyük anlamlar içerdiğini, koskoca cemaat yapılanmasında vatan denilen duygunun ne kadar iğreti durduğunun farkına varıyorum. Yazıklar olsun bizlere ki, vatanın namus olduğunu, hürriyet denilen o duygunun ancak vatanla mümkün olabileceğini öğretememişiz.
Şimdi geriye dönüp, özellikle 2002’den sonra, siyasi iradenin istemediği veya en azından tasvip etmediği bütün olumsuz gelişmeleri yeniden irdelemek zorunluluğu var. Sakin kafayla ciddi olarak. Basının manipüle etmesine izin vermeden. Kalkışmadan hemen sonra, Rus uçağının düşürülmesi, kaçakçı sivillere bizim uçaklarımız tarafından bomba atılması gündeme geldi hatırlarsınız. Bunlar kamuoyunun iyi bildiği iki olay. Ya bilmedikleri… Teklifim, iyi bir ekip kurulması, Sn. Cumhurbaşkanımızdan başka hiç kimseyle irtibatlı olmadan çalışma başlatılması yönünde…
Görevlerine son verilen idarecilerin, sorumlu oldukları süreçte attıkları bütün imzalar tekrar gözden geçirilmeli. Değer veya fiyatı çok çok küçük olsa bile aldıkları hizmet alımları iyi irdelenmeli. Kimden ne kadar malzeme, hizmet almışlar ne kadar ödemişler bir bir ortaya çıkarılmalı.
Haksız yere yapılan atamalarda, o makama atanan kişinin (ki mutlaka AK PARTİ içinde bir destekleyicisi vardır) siyasi bağlantıları deşifre edilmeli. Bunlara el altından ön ayak olan kişilerin bundan sonraki zararları ancak bu deşifre yolu ile önlenebilir diye düşünüyorum.
Sonuçta Allah (cc) ülkemizi büyük bir belaya düşmekten korudu. Tekrarlanmaması için tedbirler alınıncaya, tehlike tam anlamı ile atlatılıncaya kadar ve Sn. Cumhurbaşkanımızın meydanlardan çekilmeyin sözünün ciddi bir uyarı olduğunu bilerek hareket etmeliyiz.
Yazımı, söylemezsem içimde ukde kalacak endişesiyle, sosyal medya darbecileri ile bitirmek istiyorum. Bütün bu yaşanılanları senaryo olarak nitelendirebilecek kadar basiretsiz, keşke askerler başarılı olsaydı da Tayyip’ten kurtulsaydık diye hayıflanan, maddeten FETÖ ile bir ilişkisi olmasa bile, bağnazlıkta onlardan aşağı kalmayan, hatta onlardan bile fazla kalp gözü kararmış insanlar var ülkemizde. Şu anda Allah onların da basiretini açsın demekten başka bir şey gelmiyor elimden…
Yaşadığımız olayların özeti şu: Hayatımız boyunca kafasını duvara vuran çok kişi ve cemaat gördük, lakin kafasını duvara vurmak için duvar örenine ilk defa rastladık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.