Lütfi AYHAN
BİR CHP' Lİ AĞLIYOR
İstanbul sonuçları da belli olup, Ekrem İmamoğlu'da mazbatasını alınca, siyasi konularda bazen sert tartışmalar yaptığım, bazen seçim sonuçları üzerine iddiaya girdiğim, (ki çoğu zaman benim kazandığım iddialardı bunlar) espiri seven, şakayı kaldıran, okuyan, düşünen, ülke, millet, halk, yönetim, adalet, siyaset, tarih… Konularında fikir yürütebilen; CHP li arkadaşıma telefon açıp tebrik edip iddianın gereğini yapmak için buluşma teklif etmek istedim. Çünkü iddiayı kaybetmiştim. “ Ankara’yı 2, İstanbul’u en az 5 puan önde bitiririz.” Demiştim. O da “Ankara’yı zor alırsınız! İstanbul’u da belki 1 belki 2 puanla ancak alırsınız” demişti. Sonuçlar hem onun için hem benim için çok ama çok sürpriz oldu. Telefona sarıldım;
-“ Tebrik ederim, kazandınız. Ben iddiayı kaybettim. Elbiseyi hak ettin. İstediğin zaman… Mağazasında buluşuruz” Dedim. CHP li dostumun kahkahalarını, alaycı konuşmalarını, küçümseyerek, “Gördün mü? Siyasetten anlamadığını kabul ettin mi? Hoca, Klavyenin başına oturup insanları, dünyayı, ekonomiyi, sokağı, gelişmeleri… Görmeden hüküm vermenin ne kadar yanıltıcı olduğunu şimdi anladın mı? Tarafsız olmayışının acı meyvelerini yedin mi…? Gibi saldırılarını, alaylarını, küçümseyişlerini beklerken umulmadık bir tepki ile karşılaştım.
- “Sen ne diyorsun Hoca? Ne kazanması? Kim ne kazandı? Biz kaybettik hocam, biz kaybettik…. Mahvolduk hocam mahvolduk…
-Ayıp oluyor ama. Tamam, dalga geçmeye hakkın var. Lakin bu kadarı da fazla. Hem bu cümlelerde espri falanda yok. Çünkü İmamoğlu da, Mansur Yavaş’ta mazbatalarını aldılar. Her şey bitti. Haberin yok mu? Haber dinlemiyor musun sen? Ha anladım. İstanbul’daki şaibeden bahsediyor, seçimin yenilenmesinden korkuyorsun”
-Hayır, hayır hocam! Şaibeden bana ne, seçimin yenilenmesinden niye korkayım. 24 saat haber dinliyorum. Ankara’da, İstanbul da bizde. Her iki başkanda mazbatasını aldı.
-E! Niye böyle hayıflanıyorsun? Niye böyle tarizde bulunuyorsun? Ben de sonucu kabul ettiğime göre şimdi senin kahkahalar atarak, neşeli bir halde “Hocam yarın mağazaya gel! Biri kahverengi, öbürü lacivert iki takım ayırtmıştım. Lütfedip de paralarını öde. Birini İstanbul’da ötekini Ankara’da giyeceğim” demen lazım gelmiyor mu?
-Vallahi dalga geçmiyorum, billahi espri yapmıyorum. Ben seçim boyunca da, seçimlerden sonrada aşırı hüzünler yaşadım. Pişmanlık yoldaşım, hüzün arkadaşım oldu. Çok ama çok üzüldüm…
CHP PİRUS ZAFERİ Mİ KAZANDI?
-Kardeşim sen kafayı mı yedin? Kazandınız! Erdoğan’ın, Ak partinin çeyrek asra yakın saltanatına! Son verdiniz. Üstelik bu sonuca sadece CHP’ liler değil, HDP’ liler, İYİ partililer(ki onların bir çoğu ülkücüdür) SP’ liler…Bu kadar da değil ABD liler, AB ülkelerinin çoğu, İsrail, Kandil, Pensilvanya da çok sevindi. Herkesin bayram yaptığı, herkesin çılgınlar gibi kutlama yaptığı bir dönemde sen niye üzülüyorsun? Niçin hayıflanıyorsun…? Ha anladım. Sen İstanbul seçimlerinin iptalinden korkuyorsun! Üzülme! O iptal zor olur. Olsa bile eminim sizinkiler bu sefer daha rahat kazanır. Türkiye genelindeki Cumhur İttifakının %53 lük oyu mu, Ak Partinin hala birinci Parti olması mı seni üzüyor?
-Hocam asıl sen benimle dalga geçiyorsun. Ben bunların hepsini biliyorum. Sen anlamıyor musun biz kaybettik diyorum.
-Yeter be kardeşim. Bu kadar espri, bu kadar dalga yeter. Tamam, telefonu kapatıyorum. Yarın saat 10 da sözleştiğimiz mağazaya gel.
-Hocam Allah aşkına bir dakika! Tamam, son sözlerimi söylüyorum. Ne olur birkaç dakika beni dinle. Vallahi, billahi, tillahi dalga geçmiyorum. Ben üzüntüden, ben kaybetmenin verdiği hüzünden uyuyamıyorum. Hocam sen diyorsun ki, “kazandınız, Mazbataları aldınız” Doğru, lakin şimdi iyi dinle: Biz nasıl neyi kazandık? Ne verdik ne aldık? Biz CHP’ liyiz değil mi?
-Evet
-Biz bir asra yakındır hangi davayı güttük? Hangi siyasi, sosyal, ekonomik, sanat…Görüşlerini savunduk? “çağdaşlık, laiklik, modernlik, bilimsellik, batı, bağımsızlık…” Dedik. Bunları övdük. “Çağdaş uygarlık düzeyi” dedik. “Klasik batı müziği, batı sanatı, arya, senfoni, Leonardo, gitar, lir, Mozart, Paris, Londra, Washington …” Dedik. İrticaya, dinin siyasete alet edilmesine, tekke, zaviye, tarikat, arap harflerine savaş açtık. Atamızın bunlara karşı tavrını zihinlere kazıdık “Modern Türkiye de tekkelerin zaviyelerin, tarikatların, meczupların… Olamayacağını” iddia ettik. Bunların çağdışı olduğunu, türban, sakal, tesettür… Bunların kamu da olmaması gerektiğini, çünkü Türkiye’nin laik, çağdaş bir devlet olduğunu savunduk…
-Alo. Bir dakika. Sen diyorsun kardeşim. Ben anlamıyorum. Kazandınız iş bu kadar basit. Sen lafı nerelere götürüyorsun?
-Anlamadın mı Hoca? Biz CHP olarak yüzyıla, Batıcılar olarak iki yüzyıla yakındır savunduğumuz siyasi, sosyal, ekonomik görüşlerimizden, iddialarımızdan vazgeçtik.100 Yıllık fikir ve iddialarımızı terk ederek İstanbul’u alsak ne olur, Türkiye’yi kazansak ne olur? Biz İstanbul’u, Ankara’yı, CHP’nin fikirlerini savunarak değil, tam aksine o fikirlerden uzaklaştığımız, o iddialarımızı dile getirmediğimiz için kazandık. CHP diye bir şey kalmadı ortada. Artık CHP kuruluş gayesinden uzak, asırlık davasına sırtını dönmüş, tıpkı Ak Parti gibi, tıpkı ANAP gibi, tıpkı AP gibi, tıpkı MHP gibi… Yerli, milli, Türk, İslam, Anadolu, Osmanlı, Selçuklu, Yunus, Mevlana… Namaz, niyaz, dua, Hacı Bayram, Eyüp sultan, Yasin, Kuran… Diyen bir parti oldu. Hocam sen seçim boyunca CHP li adaylardan irtica, gerici, türban, kamusal alan, medeni kanun, Cumhuriyetin kuruluş değerleri… Sözlerini hiç duydun mu?
-Gerçekten duymadım.
-Tam tersi bizim adaylar Eyüp Sultandan çıkmadılar. Bol bol Kur’an okudular, biteviye dua ettiler. Hocam bu nasıl iş? Ankara da kazanan adayımızın sevincinde,” Ya Allah Bismillah “ nidaları yeri göğü inletti. CHP den Bolu Belediye Başkanlığını kazanan kişi, Kur’anı öperek, Kur’an üzerine yemin ederek göreve başladı. (Ey laiklik neredesin? Üzerimize gazap olup yağma!) Hocam, ne acı ki asırlık CHP, bu seçimlerde kendi fikirleri ile değil, kendisinin yetiştirdiği adaylarla değil, ithal fikirler ve transfer adaylarla seçim kazandı! Hocam! Bu sence kazanç mı, yoksa CHP’nin savunduğu asırlık fikirlerinin tükendiğinin, tarihi iddialarının rafa kaldırıldığının, içinden bir yönetici dahi çıkaramadığının acı, hazin bir göstergesi mi?
-Bi dakika sen çok ilginç şeyler söylüyorsun. Ben hadiseye hiç bu gözle bakmamıştım.
- Hocam yarın saat 10( onda)… Mağazasında buluşalım. Ben sana iki değil dört elbise alacağım. Çünkü siz kazandınız. Biz Ankara’yı, İstanbul’u kazanırken bir asırlık CHP fikirlerini kaybettik. Dışladığımız, gerici, cahil, çağdışı, dünyadan ve modernlikten uzak… Dediğimiz sizlerin fikirlerine ram olduk. Bu nedenlerden dolayı aslında kaybeden biz, kazanan siz oldunuz …
CHP li dostum çok hüzünlü konuşuyordu. Ağlamaktan, kahırdan daha fazla konuşamadı. Perişan bir ses tonu ile ve hıçkırıklarla kapattı telefonu. Haksız mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.