AKP'yi Bitirmek için 5 derin kol saldırıya geçti

12 Haziran seçimi yaklaşıyor; AK Parti'yi bitirme planı adım adım işliyor!

 ETÖ,(Ergenekon terör örgütü)PKK-KCK, ADH (askeri darbe heveslileri) ve ÇAÇ (çıkar amaçlı çete) ve bunların sivil-siyasi uzantılarının üzerine gidildikçe, seçimler yaklaştıkça yeni sinsi taktiklere, gerginlik politikalarına başvurulmaktadır.
 

İmralı'dan verilen '' kıyamet kopacak'' fetvası da bunlardan birisidir.
 

''Seçimden sonra korkunç şeyler olacak, Artık sadece gençler değil, yetişkinler de binler, on binler halinde ölecek. Neredeyse tüm il ve ilçelerde halk bir birine girecek, evlere baskınlar düzenlenecek, devlet kurumları ve medya merkezleri bombalanacak, içeridekiler katledilecek, yollar kesilecek, medyatik kişilere karşı suikastlar yapılacak, sokaklar, alanlar birer ceset tarlasına dönüşecek. Beş ay içinde bir iç müdahale olacak, Parlamento’nun kapısına kilit vurulacak, Ergenekoncu olarak bilinen subaylar serbest bırakılacak, AKP, BDP ve MHP yöneticilerinden sağ kalanlar (başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan) Yassı ada ya da İmralı’da hapsedilip ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılacak. Daha sonra bir dış müdahale olacak, müdahale eden dış güçler o günün şartlarına göre kendilerine uygun bir yönetimi başa geçirecek.''

Yukarıya, harfi harfine ve noktasına, virgülüne dokunmadan aktardığım İmralı ulak'ının ''dâhiyane'' önerisi ise;

..''bir af yasası çıkarılacağını, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önündeki yasal engellerin kaldırılarak demokratik kanalların tümüyle açılacağını açıklarsa, bu kaçınılmaz savaş ve bu korkunç senaryo gerçekleşmez.''...

''kendin çal, kendin oyna'' diye buna denir işte. Ulaklık yapan, İmralı'dakinin mahşer mesajını kamuoyuna aktaran zat, aynı zamanda ''Çözüm önerileri'' ni sunmayı da ihmal etmemiş.

Şer güçlerince gündemimize sokuşturuluverenler, gerginlik politikalarıdır.

Öncelikle gerginlik nedir? Gerginlik gereği olmadığı halde sakıncalı ve ağır sözler sarf edip, felaket senaryoları yazıp karşısındaki bireyin veya toplumun sinirlerini havaya kaldırma ve olası büyük çatışmalara ortam hazırlama durumudur.
Şimdi de ortamı gerenlerin psikopatolojik tanımına bakalım: Bu tür insanlar her zaman bulundukları mekânın darlığından rahatsız olup, absurd iddialarda bulunarak toplumun huzurunu kaçıran insanlardırlar.
Yıllarca Suriye ve Ortadoğu'da kalan İmralı sakini ve Kandil Çetesi,siyasetin ''puşt''luk tarafını öğrendiler. Onların ''siyaset''i; Arap, İsrail, Fars, İngiliz ve Ergenekon siyasetinin bir harmanlamasıdır.Yerine göre tehdit-şantaj, yerine göre esneklik,bazen asıl hedefi talî plana atmak, yalan, iftira,düşmanının düşmanıyla işbirliği yapmak, kabul edilemeyecek isteklerde bulunmak fakat asgariyi kurtarmak karşısındakini pes ettirinceye kadar, aynı hareketleri ve söylemleri tekrarlamak ....vs.vs....

Teröristlerin taktiklerinden birisi de; halk da panik ve korku yaratmaktır.

Yukarıya aktardığımız ''kıyamet senaryosu'' ndan korku ve endişe duymayacak insanlar var mıdır? Teröristlerin psikolojik harekat tarzını bilmeyen insanların paniklememesi mümkün müdür? Şahsen, terör cephesinden gelen her tehdit ve şantaja sadece güler geçerim. Benim açımdan bunlar deli zırvasından başka bir şey ifade etmez. Niçin? Çünkü; o zırvalamaların ne amaçla yapıldığını biliyorum.Zırvaların yapıldığı dönemin özelliğini biliyorum.

Türkiye'deki mevcut hükümetin ve hükümetçe atılan olumlu adımları destekleyen kesimlerin hangi cephelerden, kaç koldan kuşatma altına alınmaya çalışıldığına bakalım.
Kandil kolu;
Ergenekon la işbirliği halinde, ''derin''lerin amacına hizmet eden ''eylemler'' yaptırmak için bazı terörist grupları devreye sokmak.
Ergenekon hücrelerinin gerçekleştirdiği saldırıları üstlenmek. Halk arasında korku ve paniğe yol açmak. Mevcut hükümete olan güven duygusunu zedelemek...
İmralı kolu:
kendi rahatı ve serbest bırakılması için, felaket senaryoları hazırlamak ve ulaklar vasıtasıyla bunları kamuoyuna duyurmak.
Tehditler savurmak.
Bahçeli kolu:
Sivri dilli konuşmalarıyla sayın başbakanı tahrik ve provoke etmek, milliyetçi-militarist söylemlere ağırlık vermesini sağlamak. Bu vesileyle sayın başbakanı Kürt ve sol görüşlü vatandaşlarla karşı karşıya getirmektir.
Sayın başbakanın demokrasi ve açılım konusundaki plan ve projeleri hakkında kamuoyunda şüphe uyandırmaktır.
Mevcut Hükümeti ve sayın başbakanı Muhterem Fethullah Gülen Hoca ile ilişkilendirip, ''laik'',''militarist'' kesimleri dolduruşa getirmek.
Kılıçdaroğlu kolu:
Bir kaset operasyonuyla CHP Genel başkanlığından ayrılmaya zorlanan Deniz Baykal'ın koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu, kendisine verilen görevin altından kalkamayacağının korku ve endişesiyle sivri dilini adeta bir kılıç gibi kullanmaya başladı.
Yerine getiremeyeceği vaatlerle seçmenleri etkilemeye çalışmak.
Diğer yandan mevcut hükümetin Başbakanını ve kurmaylarının moralini bozmak için küfür ve hakaretler savurmaktadır.
Amaç; Onları provoke ve tahrik etmektir.Kamuoyu nezdinde hükümetin yargıya müdahale ettiği imajını yaratmak.
Yüksek Öğrenim ve başkaca resmi kurumlar tarafından yapılan sınavlarda vukuu bulan ''kopyacılık'' ve başkaca olumsuzlukları hükümetle ve Cemaatle ilişkilendirmek.
Geçmişten beri, kamu görevinde bulunduğu dönemlerdeki kendi şahsiyle ve çevresiyle ilgili yolsuzluk ve olumsuzlukları örtbas etmek.
Küfür ve hakaret kolu;
Bu kolun başında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bulunmaktadır.
Konuşmalarının ekseriyetinde özellikle sayın başbakana küfür ve hakaret etmektedir.
Amacı: Aklı selim bir siyaset yürüten Sayın R.Tayyip Erdoğan’ı tahrik ve provoke ederek yanlış a yöneltmek.Moralini bozmak
Bilindiği gibi; bu hassas dönemde en ufak bir yanlış halk nazarında insana çok şey kaybettirir.
Görüldüğü gibi; beş koldan saldırıya geçenlerin bir ortak hedefi vardır: Hükümeti ve sayın başbakanı yıpratmak, moralini bozmak, doğru rotadan sapmasını sağlamaktır.
Bilmem konumuza uyar mı, fakat bir fıkra aktaralım;

 Hani adamın birisi kendisinin(haşa)Peygamber olduğunusayıklar,  peygamber olduğunu zannedermiş.
Zengin bir ailenin oğlu olduğu için en iyi akıl hastanesinde tedaviye götürmüşler.Bir yıllıktedavi neticesinde;
Kendisinin peygamber olduğu iddiasından vaz geçmiş.
Tabi ki, doktorlarbaşarılarının karşılığını almak için büyük bir sevinçle, aileyi hastaneye davet etmişler.
Bütün akrabalar sevinerek doktor odasınagirmişler.Bu esnada baştabip ekibiyle çocuğutest etmek amacıyla,  ailenin huzuruna çıkmış.
Hastaya;''evladım,hastanemize ilk geldiğinde  peygamber olduğunu iddia ederdin. Bir yıllık bir tedavinin neticesinde şimdi kendininasıl hissediyorsun?hala peygamberlik iddian varmı?''diye sorunca:
Hasta adamdoktorlara hitaben;''Haşa Doktor ne peygamberi?ben bizatihi Tanrıymışım da haberim yokmuş.Bu tedavinden sonra yeni anladım''deyince:
Doktorlar hastaya,aile de doktorlara baka kalmış.
Aileden biri ''yahu bu hepten kafayı bozmuş hadi gidelim''demiş.

Aynı bu fıkrada olduğu gibi; İmralı’daki de ''tümden kafayı bozmuş''

Fıkradan anlaşıldığına göre; İmralı'daki piyonun ''tedavisi'' mümkün değildir.

Bu saatten sonra böyle akıl hastalarının '' kıyamet'' senaryoları ve deli saçması ''önerileri'' ile kaybedilecek vaktimiz yoktur.

''KORKMA, SÖNMEZ BU ŞAFAKLARDA YÜZEN ALSANCAK''...( Mehmet Akif Ersoy)

Şer güçleri ve şer senaristlerinin pis hevesleri kursaklarında kalacaktır.

Türkiye; Alevi’si, Sünni’si, Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi, Gürcüsü, Arabı ve her şeyiyle kenetlenecektir.''Kıyamet'' senaryoları bizi;şer güçlerine karşı daha da  kenetler, birleştirir ve kaynaştırır.

NOT: Sayın okurlar,bir süredir bazı sebeplerden dolayı HABERNAME.COM daki yazılarıma ara vermiştim.Beni yazmaktan alıkoyan sebepleri bertaraf ettik Allah'ın yardımı ve inayetiyle. İnşallah  kaldığımız yerden sizlerle devam ederiz. Baki selamlar ve saygılarımla.

 

Abdulkadir Aygan/2011.05.15 /Stockholm-

 

 

 

 

 

 

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum