Aslan DEĞİRMENCİ

Aslan DEĞİRMENCİ

16 yıl sonra yeni bir post-modern deneme

Çözüm Süreci bir ağaç gibi dallanıp budaklandığında malum çevre harekete geçmiş, “ama” ve “ancak”lar ile çözümsüzlükdayatmışlardı.

Süreç hakkında olumsuz düşüncelerini BDP, MHP ya da CHP üzerinden değil AK Parti içerisinden yansıtmak için de arayışabaşlamışlardı.

Muhabirleri gün boyu AK Partili vekilleri arıyor, ziyaret ediyoronların ağzından ‘kaygılıyım’ kelimesini almak içinçırpınıyorlardı. Hatta ilk görev alan muhabir Bülent Arınç’ı yoklamıştı.

Özel görüşmede istediğini alamadığı gibi Arınç, ayrışma arayışını fark ettiğinden Bütçe Kanunu görüşmelerinin kapanış konuşmasında söz alarak, “Kürt kimliğinin tanınması çok önemli bir konudur. Bu bir insan haklarıkonusudur. Yani Türkiye'de yaşayan bir insan, 'Ben Kürdüm ve bu kimliğimle iftihar ediyorum. Ben bu gerçeğimle tanınmamı istiyorum.' dediği zaman, bizim buna saygı göstermemiz, bunu kabul etmemiz gerekir” demişti.

Bu sözler ile arayış içerisinde olanlara Arınç, Çözüm Süreci konusunda kapısını kapatmıştı. İkinci deneme AK Parti içerisindeki darbe mağduru ülkücü kökenli milletvekilleri olmuştu. Onlarda sadece kapılarını kapatmamış sürecin önemini anlatırken hemen her yerde 12 Eylül sürecinde nasıl anarşi, kardeşlik kavgası ile bölünmeler yaşandığını anlatmış, sözlerini birlik ve beraberlik çağrısı yaparak tamamlamışlardı. Onlardan biri de AK Partili Selçuk Özdağ olmuştu. (İsimleri veriyorum ki birileri yazımı yalanlamaya kalkmadan yaptıklarını hatırlasınlar.)

Tutmuyordu. Ak parti içerisinden çatlak bir ses çıkmıyordu. Kardeş rekabetinin ne anlama geldiğini iyi bilen siyasiler ardı ardına sürecin önemine vurgu yapan açıklamalara imza atıyorlardı. “AK Parti'de ilk ‘Çözüm’ çatlağı” başlıklı manşeti atamadıkça da hırsları artıyordu.

Bu kez kendi mahallerinden çıkan AK Partili vekillerin kapısı çalındı. Çekinerek! Çekincelerinde tam haklı çıkacaklardı ki kapılarında İdris Bal’ı buldula! Önce topluma alıştırdılar. Çalışkan ve çok üreten profili yüklediler. Sürekli demeçler aldılar, popülaritesini artırmak için her yolu denediler. Sürekli “Demokrasi” kelimesi içeren cümleler kurdurdular, bir entelektüel havası vermek için çok yönlü analizler yapmasına olanak sağladılar. Zamanı geldiğinde birlikte bir rapor hazırlayıp “Bugün” gazetesinde manşete çektiler. Raporun konusu Çözüm Süreci, altında İdris Bal imzası vardı. Haberde ise, “Bugün gazetesi Başbakan Erdoğan’a sunulan rapora ulaştı” ifadeleri yer alıyordu. (Biz de sipariş edilen manşeti, “ulaşılmış” olarak sözde yutuyorduk. Hadi oradan!)

Raporun içeriği incelendiğinde ise Çözüm Sürecinin akan kanı durdurmasına yol açtığına dahi atıf yapılmadığı, kötü senaryoların hepsine yer verildiği görülüyordu. Rapor internet sitelerinde hatta Aydın Doğan’ın bazı gazetelerinde anında “Ak Parti’de Çözüm çatlağı” şeklinde irdelenmeye başlanıyordu. Düşman kardeşler Çözüm üzerinden AK Parti’de çatlak arayışı içerisinde olduklarını gizlemeye gerek duymuyorlardı. 28 Şubat sürecinde de benzer koalisyonlarına tanıklık ettiğimizden bizler değil aman özellikle kendi tabanları şaşırıyordu. Ancak İdris Bal bu coşmuş bir kere! Tutana aşk olsun!

Oysa tüm bunlar yaşanmadan önce Darbeler Komisyonunda İdris Bal, (Tutanaklar TBMM’de, isteyen bakabilir) Kürt sorunu konusunda anlattıklarımı kafa sallayarak onaylıyor, ara sıra sözümü keserek destek veriyordu. Hatta Kanal 5 TV’de birlikte katıldığımız programda JİTEM ve Kontrgerilla gibi yapıların Güneydoğu’da yaşayan insanlarımıza yaptıkları zulümlerden söz ediyor, henüz Çözüm Süreci bile netleşmemişken çok ileri cümleler kuruyordu. Yüksek sesle de, “Bu sistem kaos üretiyor, değişmeli” diye bağırıyordu. Ama birden şikâyet ettiği sistemi savunarak, Çözüm Sürecine karşı direniş sergileyenleri sevindirmeye başlamıştı. Sürekli sürece bir karşı koyu ve sürekli marjinal açıklamalara imza atıyordu. Küfür yoktu ama hiç kusura bakmasın Kamer Genç ile provokasyon yarışı içerisine girecek kadar ileri gidiyordu!

“Neler oluyor?” sorusunu toplum yöneltmeye başladığında bu kez Gezi kalkışmasının göbeğinden sesi yükseliyordu. Bal, Gezi ayaklanması başladığında yalan haberler ve photoshoplu fotoğraflarla İnsanları sokaklara dökmek için provoke eden, bu da yetmezmiş gibi yazarlarıyla Başbakan Erdoğan'a hakaret yağdıran Doğan medyasında boy gösteriyordu. Olaylar tavan yaptığında CNNTürk'te canlı yayına katılan İdris Bal, Gezicilere selam çakıyordu. Oyunu ise anlayan anlıyordu. Tabi Dershaneler konusundaki tavrı ile anlamayan da anlıyor, destekçileri panikle deşifre olunca maskeler düşüyor, halk gerçekleri daha iyi kavrıyordu.

Ama bir konu atlanıyordu. Bu yöntem aslında çok önce denenmişti. Bugün başarılı olmayan yöntem 28 Şubat darbe sürecinde oldukça etkili olmuştu.

Genelkurmay içerisine yuvalanmış Batı Çalışma Grubu adı altında faaliyet gösteren cunta aralıksız çalışmalar yürütürken, sivil temsilcileri de siyasetçi avındaydı. Medya ise bugün olduğu gibi yoğun bir dezenformasyon çalışması yürütüyordu. Cunta için öldürücü bir darbe lazımdı. Muhakkak 1995 seçimlerinden 135 milletvekili çıkaran DYP’yi bölmek zorundaydı. Yoksa tüm çalışmalar boşa çıkacaktı. Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi’nin kurduğu 54. Hükümeti devirme çalışmasında Refah Partisi’nden fire verdiremeyen cuntacılar gözlerini DYP’li vekillere dikmişti. Görev Demirel’e havale edilmiş o da işi İsmet Sezgin’e paslamıştı. DYP’li Encümen-i Daniş üyesi olan Emre Gönensay ikna edilince peş peşe istifalar gelmişti. 135 vekilli DYP, 98 milletvekiline kadar düşürülmüştü. Düşürülürken de her türlü kirli yönteme başvurulmuştu. Deprem ile istenen sonuç kısa süre sonra alınmış, siyasi iradeye darbe indirilmişti. Bugün yaşananlar bence farksız değil. Aktörler farklı ama plan, AK Parti’yi bitirme planı. Ama tutmaz ve aksine oyuna alet olan kim varsa yıllar sonra 28 Şubat post-modern darbesinin mimarları gibi “Pişmanız, Erbakan Hoca’nın (Başbakan Erdoğan’ın) kıymetini bilememişiz” ağıtları yakmaya başlarlar. Ama iş işten geçmiş olur. Bugün olduğu gibi…

www.twitter.com/aslandegirmenci

degirmenciaslan@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.