Dünya ve Türkiye gündemini son 10 gündür Suriye’de meydana gelen olaylar/ hadiseler( Halkın isyanı, Türkiye’nin yaptıkları, Esed’in ve yöneticilerin kaçışı, heykellerin yıkılışı, halkın sevinci, zulüm rejiminin sona ermesi…) meşgul ediyor. Bu gelişmelerden öne çıkan/ çıkarılan ise Baas rejiminin zulmünün adeta bir heykel olup mücessemleştiği Sednaya Hapishanesidir. (Bu hapishane ile ilgili Wikipedi de şu bilgiler mevcut. Sednaya Hapishanesi سجن_صيدنا| صي "İnsan Mezbahası المسلخ البشري) olarak da bilinen, Suriye'nin başkenti Şam yakınlarındadır…. Bu hapishanede 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşının ardından İçerisinde 30.000'den fazla mahkumun işkence edilerek öldürüldüğü tahmin edilmektedir….” )
Günümüzde insanlar İletişimin gelişmesi ile dünyada olup bitenleri, meydana gelen olayları çok kısa sürede ve görüntülü öğrenip görebiliyorlar. Bu sebepten Suriye’de meydana gelen, bir devri kapatan, zulmü sona erdiren isyanlardan sonra halkımız en çok sednaya hapishanesini ve orada işlenen zulümleri görüp konuşmaya başladı. “Şehirlerin düşüşü, heykellerin yıkılışı, halkın Sevinci, geri dönüşler, Esad ve ailesinin kaçışı, Esad’ın götürdüğü muazzam servet, İsrail’in fırsatı ganimet bilip Suriye’ye ait bazı binaları, askeri üsleri, Orduya ait silahları vurması, Türkiye’nin çalışmaları, İbrahim Kalın’ın Emevi Camiinde namaza kılması… Bunların hiçbiri Sednaya hapishanesi kadar gündem olmadı. Bu sebepten bende bu yazımda tarihte ve günümüzde insanoğlunun eliyle yapılan zulümlere kısa bir ayna tutmak istiyorum.
En başta şunu bilmemiz lazım: İlk insan ve peygamber olan Hz. Âdem Atamızdan bu yana yaşayan milyarlarca insan, bu gün yaşamakta olan 8 milyar insan ve kıyamete kadar yaşayacak olan ve sayısını bizim bilemediğimiz insanların hepsinin temel yapıları, yazılım kodları/ fıtratları birdir. Tarihe bakın, günümüzde 6 kıtada beş iklimde yaşayan siyah, beyaz, kadın erkek Müslüman gâvur, dinli dinsiz tüm insanların dış görünüşleri, temel yapıları aynıdır. Yüzde doksan dokuz bilmem kaçı İki ayaklı, iki elli, iki gözlü, bir burunlu, beş parmaklı,.. Beyne, kalbe, ak ve karaciğere… Sahip; hava, su, gıda olmayınca yaşayamayan; sevgi, nefret, umut, korku, hırs, arzu duyguları ile donatılmış, kızan affeden; doğup büyüyen yaşayıp yaşlanıp ölendir. Bu sebepledir ki tarihten bu güne kadar yaşayan, günümüzde yaşamakta olan, kişilerin, cemiyetlerin, devletlerin yapıları, davranışları, birbirine çok benzer. Bu benzerlik bile Allah’ın bir, yaratanın tek, İslam’ın hak olduğunu gösterir.
GELELİM ZULMÜN TARİHİNE VE BU GÜNÜNE
Allah insanaları öyle yaratmışki onun özüne /fıtratına hem en güzel, iyi, hoş, erdemli işleri yapabilecek bir kabiliyet, hem de kötü, çirkin, günah işleri işleyecek bir mekanizma koymuştur. O sebeptendir ki insanlar vardır meleklerden yüce, insanlar vardır “belhüm adal” /hayvandan aşağı. Kabil “ağabeyimizin” Habil “ağabeyimize” yaptığı zulüm ve kıtal olayı bize neyi anlatır? Şunu anlatır: “ Ey insanlar dikkat edin! Yaratanı (Allah’ı) bilip tanımazsanız, kalbinizi, beyninizi, vicdanınızı, O’nun emir ve yasakları doğrultusunda eğitmezseniz, O’nun emirlerine uyup nehiylerinden kaçınmazsanız fıtratınız bozulur, dünya hayatınız ve ebedi diyarınız mahvolur. Allah’a isyan eden kişiler peygamber çocuğu bile olsalar haktan ayrılabilirler, dalalete düşüp Cehenneme sürüklenebilirler...” Bu gün Suriye de Sednaya Hapishanesinde gördüklerimiz bunun son görüntüsü olmayacaktır.
Sednaya hapishanesinde yaşananları tek mi zannediyorsunuz? Tarihte ve günümüzde Esad ve Ailesinin onların kurdukları zulüm rejiminin ikizleri dün de çoktu bu günde çok. Onların zulmünü coğrafyaya, dine, mezhebe, ırka kültüre dayandırmak çok yanlıştır. Onların zulümlerin Müslüman, Arap Nusayri olmalarına bağlarsanız, şu anda ABD’ nin Guentamala da yaptıklarını, Çin’in Türkistan’da, Ermenilerin Karabağ’da, Rusya’nın Sovyet devriminde kendi halkına, daha sonra Müslüman Türklere yaptıklarını neyle açıklayacaksınız?bizim tarihimizde meydana gelen bazı zulüm sahnelerini neyle izah edeceksiniz? Kuranda anlatılan Ashab- ı Uhdud, peygamberimizin hadisinde geçen “sizden öncekilerin başına gelen zulümleri görseydiniz” diye başlayan hadisinde anlatılan sahneleri, Balkan Savaşlarında Müslüman Türklere yapılan zulümleri, Kazıklı Voyvadanın yaptıkları ….Ne ile izah edeceğiz ?
Elhasılı vel kelam şunu demek istiyorum; Zulüm, işkence, insanlıkla başlayan kıyamete kadar da devam edecek olan çok çirkin, pek kötü bir günahtır. ol sebepten cezası da pek büyüktür. Zulmün ve zalimin dini, mezhebi, meşrebi, ideolojisi yoktur. Kim yaparsa yapsın karşı çıkmak zorundayız. Müslim gayri Müslim dinli dinsiz faşist komünist fark etmez bunu yapan herkes lanetlidir. Tarihin her döneminde, arzın her coğrafyasında bu çirkinliğe rastlanır. Şu farkla ki peygamberimiz ve onun güzide sahabesi bundan beridirler. Müslümanlar diğer din, ideoloji ve görüşlere göre bu çirkinlikten daha uzaktırlar. Başta peygamberimizin Mekke’ye girişi, esirlere ve mağlup ettiklerine karşı tutumları tüm insanlığa örnektir. Bu yüzden tüm insanlığa bu dönemi (asr-ı saadeti ) anlatmak her Müslümanın boynunun borcudur.