Evliliklerde tartışmak doğruyu bulmaya yardımcı olmalıdır. Nişanlılık dönlerinde ciddi tartışmalar, ayrılığa nedendir. Hangi tartışma olursa olsun, sakin, teennili, sözlere ve hareketlere dikkat ederek yapılmalıdır. Pişmanlık getirecek tartışma, iyi sonuç vermez ve unutulmaz. Kırıcı olmamak, yol almaya vesiledir. Hatasız kul yoktur. Hatasında ısrar eden kul vardır. Hatalarını doğru gören insan vardır. Ruh uyumluğu önemlidir. Görselllik olmazsa olmazlarımızdan olabilir. Fiziki görünüm iç güzelliğe götürecek adımın ilki olabilir. Bazende kabuğa takılıp öze ulaşmamak ta vardır. Buna tene takılmadan kalbe gidebilmek deriz. Şefkat ve muhabbet önemlidir. Makuliyet ölçüleri nisbetinde olunmalıdır. İçinde güzellik varsa güzel görürsün. Dışındaki güzelliğe takılmak, güzelliğin gitmesi halinde sevgide yok olacaktır. Gönül ister ki dışıda içi de güzel olsun. Muhabbet kusur örtmemeli. Korku ve endişeden ziyade açık ve net olunmalı. Her şey konuşulabilmeli, gizlenmemeli ve saklanmamalıdır.
İki tarafın birbirlerine hakarete varan sözleri, tamiri mümkün olmayan yaralar açar. Özür dilense de unutulmayacaktır. Sözlere, düşüncelere, kanaatlere, altıncı hislere dikkat edilmelidir. Eski olumsuz huy ve alışkanlıkların terkedilebilmesi zor olmakla beraber, ciddi değerlendirme yapılmalıdır. Aşk duygusuyla sevda yolundan maşuka kavuşma heyecanı, acı da olsa bazı doğru değerleri de gözardı etmemelidir.bir tutam ot, bizi uçurumdan etmemelidir.
Söz ve nişan bir sevgi ve anlaşma öncesi güven vesikasdır. Sadakatin nişanıdır. Güven önemli bir sigortadır. O yoksa hiçbirşey yoktur. Yalan çaya sıkılan limon gibidir. Tadını ve rengini değiştirir. İlk başta yapılan ve oluşan olumsuzluklar, gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemeye benzer. Hep yanlış gider. Düğmelerin sonunda anlaşılır herşey. Evlilik düzeni kurulduktan, yeni hayata başladıktan sonra anlaşılır düğmelerin yanlış iliklendiği. Ya gömlek değişecek, ya yeniden düğmeler iliklenecek, ya da gömlek öylece giyilmeye devam edilecek. Otoban yolların çıkışları hep sağdandır, fakat sık çıkış verilmez. Geri dönülmesi hiç mümkün değildir. Tali yolları yoktur. Mecbursunuz ilk çıkıştan ancak çıkabilirsiniz. Otobana çıkmadan iyi düşünmek lazım.
Kimse kimseyi değiştiremez. İnsanoğlu değişime değil gelişime müsaittir. Değiştirecem demek, karşinizdakinin duygularını içine atmasına ve bastırmasına neden olursunuz demektir. Bastırılmış duygular, bir zaman sonra size patlayan boma gibi geri dönecektir. Duygular bastırılmaktan sa nötür hale getirilmelidir. Yanında nefes almanız bile size huzur veriyorsa, konuşmaya bile gerek yoktur. Nefesi huzurla almaktır önemli olan. Gözlerinizin saatlerce konuşabildiği insadır yanında nefesinizi huzurla alabildiğiniz kişi. Yoksa Kalamış’a da gitseniz huzuru orada da bulamazsınız.
Yol var, yolcu var, yol azığı var, bir de yol arkadaşı var. Verilecek kararlar yolun uzunluğuna ve ya kısalığına bağlıdır. Uzun bir yolculuğa çıkıyorsanız yol arkadaşını iyi seçmelisiniz. Yol azığını da iyi hazırlamalısınız. Çünkü bu yolun uzunluğu ile beraber, karanlığı var, soğuğu var, inişleri çıkışları var, kışı gecesi var. Bazande yol taşlı olabilir. Zorluklarıyla beraber sahil-i selamete götürecektir. Yeter ki baştan yolun durumunu hesaba katmalıdır. Yılanın karnına giren kurbağa gibi demeyelim: “Dönülmez bir akşamın ufkundayım, vakit artık çok geç” Bu yolculukta olmazsa olmazlar, güven, sadakat, saygı, sevgi, şefkat, fedakarlık, kompleks sahibi, önyargılı ve şüpheci olmama, anlayışlı ve cefakar olma. Bu demirbaşlar yoksa evlilik binasını inşa etmeyelim. Malzemenin noksan olması, binanın ömrünün kısa olmasına sebebiyet verecektir. Ya da güç bela ayakta duracaktır ki o da tehlikelidir. Çünki ne zaman yıkılacağı belli değildir. Aklı ve kalbi devamlı meşgul eden bir şey olursa, neticeye ulaşılamaz. Şüpheci bir yaklaşım, şüpheyi doğurur. Şüphede nezleye benzer, yatırmaz ama hep burnunu çekersin.
Bir problem tek başına çözülemez. Bir düğüm iki kişi tarafından atılırsa, yine o iki kişi çözecektir düğümü. Tek tarafalı bir çözüm, gönlü yorar, kalbi yorar, kafayı yorar, sabrı tüketir, enerjiyi bitirir. Engeller birlikte aşılır. Yeter ki iki kişi birbirinin engeli olmasın. Tespit edilmeyen problemin teşhisi de zordur, tedaviside zordur. Korkular, endişeler, sıkıntılar dile getirilmelidir. Konuşulabilir olmalıdır. Kouşmaktan, dile getirmekten korkulmamalıdır. Dedikoduya mahal vermeden aile içi oluşturulacak üstün akıl sahipleriyle paylaşılmalıdır. “Biz nerde hata yapıyoruz” sorusunu iki tarafta birbirine sormalıdır. Her iki tarafta birbirlerinin eksi ve artılarını bir kağıda yazarak, birbirlerine vermelidir. İnsan kendisini karşı tarafın değerlendirmesinde eksi ve artılarını daha net görecektir. Yani birbirlerinin aynaları olacaktır. Evlilik, hayatın önemli birkaç dönüm noktasından biri olduğu unutulmamalıdır. Kerametini de hemen beklememek gerekir. Tek’ ten çift oluyorsun, bireyken bütün oluyorsun, ben ken biz oluyorsun, aile oluyorsun.
Bazı za’fiyetler vardır. Yalan söylemek gibi, eski defterleri karıştırmak gibi, devamlı şüphe içinde olmak gibi, göz boyamak için ara verilen bazı huyların ve alışkanlıkların bir zaman sonra tekrar nüksettirmeye çalışmak gibi, bunlar artık olmamalıdır. Yeni hayat yeni sayfa, yeni defter dektir. Yeni şeyler yazmak lazım o deftere. Evlenmeden önce belirlenen olumsuz tavırlar, alışıla gelmiş yaşantılar, eğer evlilikten sonra da devam ettirme gibi bir eğilim hissediliyorsa, yol yakınken dönülmelidir. Köprüden önce son çıkış’ı kaçırırsanız, geriye dönüş zor olacaktır.
Evleninceye kadar karşılıklı çok ilgi ve alaka beklenilmemelidir. Herşey oluruna ve güven içinde seyrediyorsa, mutlu beraberlik kaçınılmaz demektir. Nişanlılık dönemi evliliğe götüren bir süreç olarak görülmelidir. Yoksa evlilik gibi yaşanılacak bir dönem değildir. Elbetteki bazı yasaklar ve olmazlar olacaktır ve olmalıdır. Evliliğin kerametli harikulade yaşantısı, nişanlılıkta tüketmek olur. İftarımızı evde yapalım.