PKK “Terörle buraya kadar” noktasına gelmiş durumda mı? Sağdan-soldan gelen mesajlara bakılırsa, evet, o noktaya gelmişe benziyor. Terör örgütü bu, isterse yeni eleman da bulabilir yeni silâh da, ancak onun da bir dayanma gücü var. 25 yıl, belli bir sonucu almak için harcanan haddinden fazla uzun bir süre; bu süre içerisinde istediği sonucu alamayan örgüt daha ne kadar çırpınacak?
Kaldı ki, terörün başladığı teröristin rahatlıkla beslenebildiği verimli günler de geride kaldı PKK için. Bugün yeni şartlar ve o şartlar içerisinde yeni bir Türkiye var. Geçmişte 'silâh zoruyla' yaptırılabilir görünenler, bugünün şartlarında 'silâh yüzünden' yaptırılamaz halde. Bugünün dünya ve Türkiye şartları karşısında terör 'rasyonalitesini' bütünüyle yitirmiş bulunuyor.
O halde şunu mu söylüyorum: Devlet biraz daha beklesin ve rasyonalitesini yitirmiş terörü kendi bildiği yöntemle yok etsin...
Hayır, çünkü bu nokta da fazla 'rasyonel' değil. Terör örgütünü zaafa uğratmada ve silâhları terk etme noktasına getirmede devletin terör mücadelesini kararlılıkla yürütmesi elbette büyük rol oynadı; kan dökmekten çekinmeyen bir örgütü “Terörle buraya kadar” noktasına getirebilmek hiç de kolay değildir. Ancak terör örgütünün o noktaya şimdi geldiğini de unutmayalım; yani dünyanın ve Türkiye'nin bugünkü konjonktüründe...
Eğer terörü bitirecek bir irade söz konusu olacaksa, bunu, dünün yöntemlerine terk etmek doğru olmaz. Bulunacak çözüm, bugünün şartlarını, bugünün tercihlerini ve bugünün aklını yansıtmak zorunda. Düne ait ölçüleri bugün uygulamaya koymaya kalkışmak işleri karıştırmaktan başka bir şeye yaramaz.
Devletin bütün birimlerinin konuya ilişkin tavrının 'uyum' içerisinde bulunması çözüme yönelik beklentileri artırıyor. Düne kadar çelişkili tavırlar, birbirinin artılarını eksiye çevirmeye yarayan terslikler söz konusu olabiliyordu; birinin “Ak” dediğine diğerlerinin “Kara” diyebildiği her ortamda olduğu gibi... Bugün ak ile kara konusunda ölçüler aynı hale gelmiş durumda.
Çözüm çabalarının ardında muhalefetin 'yabancı parmak' araması tuhaf... Haklı olarak terörün ardında 'yabancı parmaklar' bulunduğunu ısrarla savunuyordu aynı muhalefet... Çözüm yolunda atılan adımların 'yabancı parmaklar' denilen güçlerden cesaret alması bu yüzden normal; daha önce Türkiye'nin başını terörü destekleyerek ağrıtanlar şimdilerde desteklerini çekerek terörün tasfiyesine katkıda bulunuyorlarsa bundan üzüntü duymak gerekmez.
Önemli olan, terörün bir biçimde tasfiyesidir ve Türkiye bu fırsatı dünyanın bugünkü konjonktürüne borçlu olarak yakalamış görünüyor.
Herkesin kafalarındaki duvarları yıkması ve ele geçen fırsatı en iyi biçimde kullanabilmek için çaba göstermesi gerekiyor. 'PKK'sız dönem' için şimdiden hazırlanmanın yolu da o çabalardan geçiyor... Muhalefet de kendisini o döneme hazırlamalı.
Terörün bir ülkeye verdiği en büyük zarar, terörün kader bellenmesidir. Terörün asla tasfiye edilemeyeceğini düşünür hale gelirsiniz terörlü dönem uzadıkça... Türkiye şimdi maalesef bu durumda: Devletin içinde bilebilecek konumda olanlar ile terörlü dönem cehenneminin mutlaka geride bırakılması gereğine inandığı için umudunu hiçbir zaman yitirmemiş olanlar dışında hemen herkes “Bu defa da olmaz” karamsarlığını terk edemiyor.
Oysa bu defa pekâlâ olabilir. İç ve dış konjonktürle Türkiye'nin son zamanlarda sahip çıkmaya başladığı 'çağdaş normlar' birarada mutlu ve huzurlu yaşamanın mümkün olabileceğine işaret ediyor.
Bu fırsat asla kaçırılmamalı.