*İhvan* demek saf dostluk demek.
*İhvan* demek katıksız sevmek demek.
*İhvan* demek gönülden hissetmek demek.
*İhvan* demek samimiyet demek.
*İhvan* demek *"pekey"* demek.
*İhvan* demek digergamlık demek.
Bizim camianın özelliğidir ihvan olabilmek.
Başın ağrıdığı zaman saat mefhumunu bir kenara atarak gece vakti ihvanını çağırmalı, derdinle dertlenmelidir.
Sevincine ortak, derdine de hemhal olmalıdır.
Sevinmeli onun sevinciyle ve dertlenmeli derdiyle.
Biz ihvanlığı sahabe büyüklerimizden öğrendik.
Onlar da âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz'den (sav) öğrendiler.
Bilir misiniz üç sahabenin şehit olmadan önce *"su"* diye sayıklamaları halinde suya kavuşamadıklarını?
O sahneyi iyice okumalıyız;
Yermük Harbi’nde şehîd olan *Hâris bin Hişâm, İkrime bin Ebî Cehl, Iyâş bin Ebî Rebîa* -radıyallâhu anhüm-’ün hâli ne kadar ibretlidir. Bu İslâm kahramanları, son nefeslerinde susuzluktan ciğerleri kavrulmuş bir hâlde ateş gibi kumlar üzerinde kıvranırlarken, her biri, kendilerine uzatılan bir bardak suyu bir diğerine havâle etmiş, netîcede hiçbirine vefât etmeden yetişilip su verilememiş ve hepsi de bir yudum su içemeden şehâdet şerbetini içmişlerdir. Bir bardak su, ortada kalmıştır. (Hâkim, Müstedrek, III, 270)
Bir de Ali İmran süresinin 134.'cü ayetine kulak verelim;
*“(O takvâ sâhipleri) ki, bollukta da darlıkta da Allâh için infâk ederler; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allâh da, (bu şekilde davranan) ihsan sâhiplerini sever.”*
İslâm tüm çerçeveyle belirlemiştir ihvanlığı.
Acaba biz çerçevenin neresindeyiz?
_Cenazemiz olduğunda bir taziyeye gidebiliyor muyuz?_
_Kutsal yolculuğa çıktığımızda helâlleşebiliyor muyuz?_
_Hasta olduğunda ziyaretine gidebiliyor muyuz?_
_Sevinçlerini kendimizde içselleştirebiliyor muyuz?_
_Kapısına vurup yemeğini yiyip çayını içebiliyor muyuz?_
Ne yazık ki, bu dönem ihvanlığın en kör dönemi.
İhvanımız derken ihvanlığımızın gereklerini unutuyoruz.
O *samimiyet*, o *digergamlık*, infâkın en yüksek derecesi olan *“îsâr”*, O *katıksız sevgi*, o *"pekey"* demeler, o *gönülden hissetmeler* nerelerde?
O üç sahabe digergamlıktan bir bardak suyu içemeden şehit olmuşlarken günümüzdeki ihvan ne hallerde acaba?
Bu gidiş pek hayra âlamet değil.
Bu gidişle ihvanlığı artık kendi cenazelerimizde hatırlar olacağız.
Bizler aslında biraz silkelensek.
İçimizdeki benliği atıp zamane ihvanlığından sahabe ihvanlığına doğru yol olsak, ne güzel olur 'di mi?
```Aslında bunlar ütopya değil, hayal hiç değil.```
```Sadece bir silkeniş, biraz gayret...```
*O zaman tadına varırız ihvanlığın.*
*Cezmi Koç*