Yüzleşme fırsatı!

xxx65
Burada bir iç savaş var"...
Verilen rahatsızlıktan ötürü...

Özellikle, "hukuk, yargı, iddia makamı" ile "sızdırma haberler" üstünden sürmekte.
Böyle bir memleket müstesnadır:
Aynı gün, "tek başına iktidar" partisinin kapatılması için "Başsavcı" mütalaa veriyor...
Önemli bir soruşturmadaki "Savcı" da yeni gözaltı dalgası başlatarak emekli orgenerallere uzanıyor.
Bir yanda "laiklik karşıtı odak" iddiasıyla en büyük partinin kapatılması isteniyor...
Bir yanda da "darbe tezgâhlamak" iddiasıyla seri gözaltılar sürüyor; emekli generaller, gazeteciler ve başkaları.
Kâğıt üstünde baktığınızda, "hukuk devleti"nde hukuki süreçler işlemekte.
Ama biz kâğıt üstünde değiliz; diken üstündeyiz.
Bu, içinden hukuk da geçen adım adım bir iç savaş.
Kabaca "iktidar ve müttefikleri" ile "cumhuriyetçi, ulusalcılar" arasında.
Aslında "alt iç savaşlar" da mevcut.
Birisi, muhtemelen Silahlı Kuvvetler'in bugünkü ve yakın gelecekteki komuta kademesi ile "acil darbeci" emekli (ve belki muvazzaflar) arasında.
Diğeri de muhtemelen hem AKP içinde, hem de Erdoğan ve AKP'nin bir kısmı ile kimi "cemaat(ler)" arasında!
Bizler (ve sizler) de, durumumuza göre "taraf tavrı" alıyoruz.
Kimi "iktidar dayatmaları ve baskıları" na, "polis devleti" renklerine asla tavır almayan bir "demokratlık" idrak ediyor...
Kimi "darbe tezgâhları"na asla tavır almayan bir "cumhuriyetçilik" idrak ediyor.
"İç savaşlar" ile "cepheden hesaplaşmalar" böyle.
Nitekim, "hukuka saygı" isteyen, bir sonraki hamlede hemen "siyasileşmiş hukuk" tan bahsediyor.
Nitekim, her bir tarafa göre, diğeri "faşizm" peşinde.
İyi haber şu: Demek ki, herkese göre, faşizm kötü bir şey!
Kötü haber şu: Bu kadar çok ve etkili, sivil ve asker, sağlı sollu "faşist" çok fazla!

Peki ne yapılmalı?
Aklıselim ve samimi bir cumhuriyetçilik, demokratlık ile hukuk devleti özlemi, öncelikle "alet edevat olmayı" reddeder, sonra da...
Hem siyasetten, Meclis'ten, hem hukuktan, hem gazetecilikten "hakikatler"i ister; kendisi zaten o konumlarda ise de "hak" ile "hak" ikat adına "ayrımsız" tavır alır.
Burası, "hukuk" un bir kanadının iktidar partisini "açık ve yakın tehlike" olmakla...
Bir başka kanadının ise çok sayıda sivil, asker ismi, bir ağı "açık ve yakın tehlike" olmakla suçladığı bir ülke.
İki iddia makamı, iki önemli iddia var.
Birinden biri bizi hoşnut etmiyor olabilir.
Ama "dengemiz" bu.
Anlaşıldığı kadarıyla "devlet zirveleri" nde de işler bu "denge(sizlik)" çerçevesinde yürütülüyor ya da yürütülemiyor zaten.
Ancak şöyle bir iyimserliğimiz de olabilir:
Belki de bu ülke ve tüm taraflar, hatta "iddia makamları"nın kendileri ile zanlıları (hepimiz hep birlikte)...
Büyük bir yüzleşme fırsatı yakaladı.
Hem inançların ve iktidar gücünün kötü ve baskıcı kullanımı meselesinde...
Hem de başka inançların, silahın, rütbenin, rejim savunmasının kötü ve darbeci kullanımı ile.
Hukukun da hak ile, hakikat ile, hakkaniyet ile yüzleşme fırsatı.
Bir de bizim işimiz, yüzleşme ihtiyacımız var:
Her bir yanda, gazeteciliğin iğrenç kullanımıyla!