Acının tarifini hangi cümlelerim ile ifade edip, kanayan yaralara merhem olabilirim ki! Yürek yangını hiç kor olur mu ki? Her birimizin hayatı pamuk ipliğine bağlı ve bu olayları sayısız tecrübeler ile yaşadık. Yüreği yaralı bizler biliyoruz ki gidenler gelmiyor. Ama şunu biliyoruz ki bu dünya da misafir değil miydik?
Rabbim kalanlara sabır, ahirete intikal eden kardeşlerimize rahmet etsin diliyorum. Beni takip eden değerli okuyucularım biliyor ki yazılarımın çoğu deprem ile ilgili sorunlara dikkat çekmekle geçiyor. Daha kısa süre önce kaleme almış olduğum yazım aklınıza gelecektir. “Vicdanın Provası Ne Zaman Yapılacak” demişim. Kasım ayında kaleme aldığım yazının ardına duygularım, darma dağınık.
https://www.habername.com/yazi-vicdanin-provasi-ne-zaman-yapilacak-13397.htm
Biz yazarlar sustuğumuz vakit susuyorsunuz, yazdığımız vakit yazıyorsunuz diye tepkiler alıyoruz. Tıpkı Nasrettin hoca ile oğlunun eşekleri ile imtihanı gibi bizim için de bulunduğumuz durum. Şu an bur da ben neyi kaleme alsam suçlu olacağım aşikâr. Sırası mı bu şimdi diyecekler sus diyecekler. Sus hepimiz ölmeye gelmedik mi bu dünyaya diyecekler.
Sahtekâr müteahhitler ile sen de ortak ol ses etme diyecekler. Yarın ahirette vefat eden kardeşlerin adına ne yaptın dediklerin de sustum diyeceğim. Sustum ses etmedim, şimdi sırası değil dedim sustum ve binlerce insanın ölümüne şahit oldum diyeceğim.
Bazı sevgili kardeşlerim sosyal hesaplarından Türkiye’nin deprem haritasını paylaşıp bunu tüm okullara asmalılar demişler.
Yukarıda ki deprem haritasını astığımız vakit insanların beynin de sadece bu bölgelerden uzak durun diğer bölgeler de yaşayın tanısı konmuş oluyor. Gerçek mana da çocukken insana verilen ahlâk eğitimi hayatı boyunca taşıyacağı karakterini temsil edecektir.
Ben şimdi deprem de anne ve babasını kaybeden minik bedenlere nasıl diyebilirim ki yavrum ahlaksız bir neslin kahramanı siz olacaksınız. Nice anne evladını, nice baba eşini çocuklarını ebedi aleme yolcu etti. Bir kısım da enkazdan çıkacak haberleri bekliyor yürek sızı ile…
Eğer bir resim koyacaksanız devlet dairesi ve özel sektörlerin duvarlarına bu resmi koyun.
Olur ya belki vicdana gelirler çalıp çırpmadan inşaat yaparlar. Deprem bölgesine ev yapmayı bırakırlar. Öyle bir ceza almalılar ki bundan sonra inşaat işi ile uğraşacaklar doğruluktan şaşmasınlar. Kalbim çok yorgun, bilim ışığın da zamanını harcamış Profesörlere artık saygı duyulmalı. Dikkate alınmalarını isterim daha fazla can yanmadan. İstanbul depremini bekleyip Allah esirgesin demekten başka yaptığımız yok. Hala depreme dayanıksız binalar da insanlar oturmaya devam ediyor. Sonrası bir tatsız olayı düşünmek beni korkutuyor.
Yaşamış olduğumuz bu acı günde bizleri yalnız bırakmayan devletlere şükranlarımı sunuyorum. Türkiye olarak tekrar kendimiz ile gurur duydum. Ülke olarak hep bir elden birlik olduk olacağız da nitekim. Rabbim ülkemize bir daha böyle bir olayı yaşatmasın.
Tez zaman da tüm kayıp kardeşlerimizi sağ olarak bulalım inşallah. Kalbim ve duam deprem bölgelerimiz de…
“Ümitsizliğin ardında nice ümitler var, Karanlığın ardında nice güneşler var.”
Hz. Mevlana
Her doğan gün ile yeni bir umut!
Meltem KvK