Bugün yine seni hatırladımda kaldım…Hatrıma gelmen bile dayanılmazmış onu anladım..
Hatrımı sorman nasıl olurdu bir düşündümde kaldım yerli yerimde….
Boş duvarlara bakarken bir anda hayalin geldide seni gördüm seni hatırladım..
Yüreğim ayağa kalktı ben oturup kaldım…Elime bir kalem geçti…Bir selam vereyim dedim.
Eski verdiğim selamlar geldi aklıma…yüreğimin eski sayfalarına döndüm..toz tutmuş bir sayfa aradım senden yana bulamadım..Halen pırıl pırıl bütün sayfalar…
Hatırlarmısın nasıl sana gelirdim nasıl selam verirdim…..
Yanına geldiğimde birileri duyar diye kızardın..sessiz ol ayıp derdin….Ben yaramaz serseri yürekli koca adam seni görünce dayanamaz, kimseleri umursamaz bedenime sığmayan selamlarla seni selamlardım.. Değiştiremezdim kendimi…Seni görünce kendimi unuturdum sen olurdum sana karışırdım.
Büyük selamlarla selamlardım seni…Kızardın....Bir çakmak gibi çakardın beni…Ateşinle yanardım..Sönemezdim…durulamazdım…Selamlardım seni…
Selam dikenini bile özlediğim diğer yanım derdim sana…
Kızardın…Telaşlı bakardın etrafına…Paniklerdin…Sıkılır utanırdın…
Üzerine doğan güneşin seni aydınlatmaya geldi derdim…Gülerdin…
Rahatlardım…
Ben geldim derdim…Dudaklarını gerer yanaklarınla dans ettirir öyle bir gülerdin ki..Nasıl yapardın da o kadar küçük tebessümlerle koca dünyalar kurardın bu şehit düşmüş yüreğime.
Saatler dursun isterdim yanında..Yanında dünya bana başka güzel gelirdi, sen olunca hayallerimde büyük olurdu, keşfi mümkün olmayan dünyaları senin adınla keşfeder seninle cilasız ayakkabılarım bile parlak gelirdi gözüme..Seninle görürdüm dünyayı…Sen olmasan düşünecek tek bir şey bile bulamazdı beynim..Ne varsa seninle düşünür seninle anlar seninle hisseder seninle severdim..
Seni görünce ceketimi çıkarmayı unutup çok terlediğim anlarım olurdu.Senin yanındayken benden yana bir şey kalmaz herşeyim sen olur sen kokardı…Odalarıma ses getirir sofralarıma ekmek olur perdelerimden yansıyan dünyam olurdun benim..Ete kemiğe bürünmüş bedenimden beni ayırır duyan kulaklarım gören gözlerim olurdun sen..
Adın aşktı senin…Kitaplarda yazılmayan adın bilinmesede hatrın sorulmasada vardın sen hep… Varolmaya en çok yakışandın sen…
Varolamadınsa sanmaki yoksun bende…Sen hep varolacaksın cezane törenine hazır bedenimin en kıymetli yerinde….
Sen yirmili yaşlarım.. yazışmamış şiirim, bitiremediğim kitabımdın..En güzel yerine koydum seni bedenimde orda duruyorsun..Ara sıra açıp okuyorum seni…ama hiç bitirmiyorum seni…
Sanmaki unutuyorum seni…Hatırmadığım anlarım azdır…
Adın Sevgi idi senin…
Nerde olursan ol adın değişmeyecek ….Sen oradasın..Yazılmamış bir şiir gibi…Saf ve masum..Ben burada…
Ben kocaman bir hayat sığdırdım senin adına…İsyanımda isyankarlıklarım benimle..Hayat bana en acı ve en merhametsiz anlarını seni sevdiğimi inkar ettiğim günlerde gösterdi yaşattı..Ve şimdi asıl olmam gereken yerde..hayata başladığım yerde kalbindeyim….
Benim için vazgeçilmez oluşunun sırrıda bu işte..
Ben senin olmadığın yerde ne olduğunu biliyorum artık…
Öğrendim…
Ölü çocuk doğurmuş bir kadının yaşadığı hüzünüm hayatta….
Yüreğim paslı bir sarnıç…
Gözyaşlarının demi hala avuçlarımda…
Kendi içinden geçen suyu içemeyen dünyasında kalemine sarılmış, anlaşılamasada anlamanın tadına varmış deli adam…
Yine gururlu yine onurlu yine başı dik sevdalı adam….
Şimdi burda yoksun….Olmayacaksında…Belki beni duyuyor belkide duymuyorsun…
Yokluğun yüreğimde karanlık bir gece…Yokluğun yastığıma bıraktığın kimsesiz saç telleri..Dokunduğun için atamadığım peçetelere yazdığın notlar yokluğun…
Yokluğun soluduğum giysilerin…ben diye ne varsa gördüğün hepsinin anlamı senin yokluğun..
Yokluğun yağmurlu bir gecede telefonun ucunda ağzından dökülen
‘’Beni hep sev’’ sözün..
Yokluğun yokluğum….
U.Şafak Demir.. 25 Aralık 2011 Pazar - İstanbul
Not: Şizofren bir yazıdır.