Kalktığımda beklenen büyük
yağmur henüz gelmemişti...
İddia o ki gelişini az biraz ertelemişti.
Sakinlikten yararlanıp geçtiğimiz haftaya şöyle bir baktım.
Türkiye çirkin ve acı dolu bir hafta geçirdi.
Bunaltıcı ülke görüntülerinden kaçıp bir aşinaya sığındım.
***
Onu on sekiz yıldır tanır, izlerim...
Boyunu posunu, huyunu suyunu bilirim...
Aslında eni boyuna pek de denk değildir...
15,9 metre uzunluğu ama sadece 11,110 kg ağırlığı var... Çapı ise 4,2 metre... Siz onu “şekilsiz” de bulabilirsiniz...
Ama çok ışıklıdır...
2,4 milyon ışık toplayıcı aynası ve beş ölçüm aletiyle bir derviş gibi döner durur...
1990 yılından beri şimdi durduğu yerde; dünyadan 600 kilometre uzaklıktaki yörüngesinde.
Evet, ABD’li ünlü astronom Edwin Hubble’ın adını taşıyan efsanevi uzay gözlemcisi Hubble Uzay Teleskobu’ndan söz ediyorum.
Uzayda saatte 965 bin 600 km hızla yol alıyor.
Hubble, bugüne dek dünya çevresinde 93 bin tur attı, 24 binden fazla gök cisminin fotoğrafını çekti.
Dün, bütün günümü yenilendikten sonra gönderdiği yepyeni fotoğraflara bakarak...
Çarpışan galaksilerde...
Kararıp yok olan yıldızlarda geçirdim.
NASA’nın internet sitesine mıhlanıp kaldım.
Son bir hafta içinde görüp yaşadığım ve ilkel siyasetçi üslubunun daha da ağırlaştırdığı gündemden kaçıp kurtulmak, olup bitenden arınmak için...
Adeta...
“Bugüne kadar inşa edilmiş en önemli bilimsel gereç” olan Uzay Teleskobu Hubble’ın insanlığın geçmişini de aydınlatan marifetlerine tapınıp durdum.
***
Kepler de, Hubble gibi... İkisi de NASA’nın iki büyük teleskopu.
1995’ten beri kendi yıldızlarının etrafında dönen 340 gezegen keşfettiler.
Ancak...
Yıldızlarına çok yakın olan bu gezegenlerin çoğu, üzerinde yaşam barındıramayacak kadar sıcak.
Bu gezegenler arasında beş tanesi canlı yaşamına en elverişli gezegenler olarak öne çıkıyor.
Uzmanları en çok heyecanlandıran ise Dünya’ya 20 ışık yılı uzaklıkta bulunan “Gliese 581d”... O bizim yer küreye en çok benzeyeni.
***
Hubble, bir ara hastalanır gibi oldu.
Astronotlar, Atlantis Uzay Mekiğine atlayıp imdadına yetiştiler.
Astronotlar John Grunsfeld ve Drew Feustel...
Önce, güneş panelleri gölgedeyken de teleskobun çalışmasını sağlayacak bataryalar ile teleskobun hedefe odaklanmasını mümkün kılan yön sistemini değiştirdiler, sonra da elektronik donanımını korumak için üç ısı paneli monte ettiler.
***
Hubble, sadece öncekinden daha güçlü mercek ve çekim cihazları ile donatılmadı.
Ömrü de uzadı.
Bu müdahale yapılmasa, şimdi tüm dünyayı ayağa kaldıran fotoğrafları gönderemeyeceği gibi bir de ıskartaya çıkacaktı.
Şimdi beş yıl daha insanlığa yol gösterecek.
Sonra mı?
Hubble daha sonra görevini James Webb teleskobuna devredecek.
***
Şöyle de diyebiliriz...
Galileo teleskobu icat ettiğinden beri astronomide elde edilen en büyük araç bu.
Çünkü...
Amerika Birleşik Devletleri’nde gökbilimciler, Hubble teleskobunun çektiği görüntüler sayesinde 13,5 milyar yıl geriye bakmayı başardılar.
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA’nın tespit ettiği görüntüler, araştırmacılara, evreni yarattığı düşünülen büyük patlamadan, uzay ölçülerine göre “kısa bir süre” sonra, kâinatın nasıl göründüğüne dair önemli ipuçları veriyor.
Evrenin bundan 13-14 milyar yıl kadar önce meydana gelen bir büyük patlamayla ortaya çıktığı düşünülüyor.
Çünkü Hubble 13,5 milyar ışık yılı uzaktaki yıldız kümelerinin resmini çekmeyi başardı.
Buna istinaden Londra’daki Greenwich Kraliyet Rasathanesi’nden İngiliz gökbilimci Anton Wampler da “görüntülenen cisimlere bakarak, evrenimizin başlangıçta ne tür unsurlardan oluştuğunu belirleyebiliriz” diyor.
***
Hubble’ın son resimlerine bakıp bakıp, insanlığın aydınlık yüzüne şükrettim.
Su basınca gamsız yönetimler yüzünden insanların ölmediği bir dünyayı da gene Hubble’ın arkasındaki insanlığın aydınlık yüzünün kurtaracağına kanaat getirdim.
İyi pazarlar, çok bunaldıysanız siz de gökyüzüne çevirin gözü...