Yorgun yüreğimi sunarken insanlara
Savaştığım hiç bir anın mücadelesini anlatmamışımdır onlara.
Tebessüm ederiz çoğu vakit
Her tebessüm edişim aslında, kalan hüznün tecellisidir bana
Dik durmak veya dik durmak için
büründüğümüz kimliğimiz
Aslında kimin?
Kimin kimliğini taşıyorsun üstünde, hiç düşündün mü?
Kime, neye karşı bu hırçın, bazen de durgun duruşun?
Peki bu seninle alakalı olmayan beden kimin?
Hangi göz, hangi dudak, hangi saç, hangi kaş, hangi tırnak?
Hangisi senin!
Peki bu sükseli tavrın kime!
Hayatı ağırlamadık, ömürden
Zamanımızı çaldırdık
Kendimizin hırsızı olduk çoğu vakit
Gereksiz insanlara gerekli olan ömürden ömür harcadık.
Kullanılmış olan duygularım mı?
Diye sorarken kendime
Sessiz, çaresiz bakışlarım kaldı geriye
Sonra yeşermesini beklediğim Umutlarım…
Evet yukardaki satırlar herbirimizin içinde bulunduğu duyguların karma karşılık hali öyle değil mi? Bir tarafta ailemiz, bir tarafta yakın çevremiz, bir tarafta hiç tanımadığımız insanlardan oluşan bir üçgen içerisin de yaşar insan.
Kendimizi nereye nasıl koyacağımızı bilemeyiz çoğu vakit. Hayvan besleyen insanlar daha iyi anlarlar ki hayvanlar tek duygu yaşar. Sevdiklerini severler, sevmedilerse de sevmezler. Ama bu insanlar öyle değiller işte.
Sağları, solları velhasıl güvenli olmazlar. Oysa ki Yaradanın emri ile yaşasalar böyle karışık duygular için de olurlar mı dersiniz?
Güvensizlik iklimin de yaşıyoruz maalesef. Bugün canım dediğine birgün sonra canı çıksın diyenler bilirim.
Yapmacık ilişkiler sonucu yaşanan tüm olaylar silsilesine yalan dünya diyoruz.
Oysa yalan dünya değil, insanların kendisi.
Yaşanan dünyayı kirleten insanlar değil mi?!
Nefis ile yarışmak yerine; komşusu ile yarışan
Doğru yoldan gitmek yerine; çamura batmak için uğraşan bu insan!
Gelelim Meltemizimsi duygulara…
Dost bildiğim aynalar konuşunca anladım
Zamanımı gereksiz dost bildiğim insanlara çok harcamışım.
Neyse bu kalsın aramız da bundan sonra tüm dost bildiğim şahıslara, bu satırlar hatıra!