Bugünlerde gösterimde olan iki Türk Filmi oldukça beğeni topluyor. Kore Savaşı’nın acımasız yüzünü gösteren ‘’Ayla’’ filmi Türkiye’nin Oscar Adayı. Filmin gerçekler üzerine kurulmuş olması, sinemalarda filmden hemen sonra gerçek fotoğraf ve videoların yayımlanması oldukça etkileyici. Yönetmen Can Ulkay güzel bir iş çıkarmış. Yapımcıyı, yönetmeni, oyuncuları ve teknik ekibi tebrik ediyoruz.
Ses getiren bir diğer film ise ‘’Yol Ayrımı’’. Şener Şen, ‘’Eşkıya’’ filminden sonra göstermeye başladığı dominant karakterli oyunculuğunu sürdürmüş. Filmin ilk yarısından sonra Rutkay Aziz’de oyunculuğunu ustalıkla sergiliyor.
Kısaca film; Babası ‘’Ali Cengiz Oyunları ile’’ zengin olan ve babasının mirasına konan bir fabrikatörün, acımasız, tekdüze ve en güçlü benim edasındaki yaşam biçiminde -bir trafik kazası sonucu meydana gelen- değişiklikleri anlatıyor.
Bir ‘’yol ayrımında’’ kaza yapan ve bundan sonra şirketteki hisselerinin ‘’tamamını’’ çalışanlarına devretmek isteyen Mazhar Bey karşısında annesini, hanımını ve çocuklarını bulur.
Bunun üzerine ailesinin yanından ayrılarak ve tüm servetini bırakarak tek başına yaşayan ve 70 yaşında olan Altan isimli arkadaşının (Rutkay Aziz) evine taşınır.
Filmin oyuncuları rollerinin hakkını vermiş. Filmin, özellikle ikinci yarısında dünyaya daha güzel bakmak, daha iyi şeyler yapmak vurgulanmaya çalışılmış.
Adil ve hakça bölüşüm, insana güzel davranmak, güzel düşünmek, iyi işler yapmak yeryüzünde hemen her inancın ve kişinin kabul edeceği ortak değerler olarak filmde gayet başarılı işlenmiş.
Ancak, her şeyden önce tüm mal varlığını işçilere dağıtmak gibi her babayiğidin harcı olmayan ütopik bir sosyalist öğe, günümüz için oldukça gerçek dışı durmuş.
Hakça ve adil bölüşüm gibi sosyalist söylemler üzerinden yürüyen filmde, hayatında bir yol ayrımına gelen ve yaşı itibari ile bunun için biraz da geç kalan Mazhar Bey’in, oldukça ‘’çapkın’’ olan ve aile kurmayı becerememiş en yakın arkadaşı Altan’ın hayatını örnek alması ise filmin en olumsuz yanı olarak dikkat çekiyor.
Daha çok sevin, daha çok paylaşın, gezin-tozun-eğlenin şeklinde verilen bol mesajların içinde olabildiğince çok kadın sevin, içki içme zevkinden kendinizi mahrum bırakmayın, hayata karşı aşırı sorumluluk yüklenmeyin gibi ince ince işlenmiş yönlendirmeler de var.
Ama Müslüman bir ülkede üretilen ve bildiğimiz kadarı ile Müslüman olan oyuncuların rol aldığı filmde, tabiri caizse bir ayağı çukurda olan insanlara iki rekat namaz kılın, Kur’an okuyun, Allah (CC) ve Peygamber (SAV) sevgisini içinizde hissedin, İslam dininin güzelliklerini anlatın, Cenneti murad edin gibi ‘’bu toprakların nüvesini teşkil eden’’ unsurlara hiç yer verilmemiş.
Üstü örtülü şekilde; zina yapın, içki için, oynayın zıplayın mesajları verilmiş. Bir Müslüman usulünce ve İslami Kurallar çerçevesinde aynı anda ikinci bir hanımla evlilik yapsa toplumun dışına atılır ve kadının sömürülmesinden bahsedilir. Ama bir adam evlilik yapmaksızın ne kadar çok kadınla zina yaparsa bu aşk diye tanımlanır ve medeniyet kapsamında değerlendirilir.
Hasılı kelam, ‘’Yol Ayrımı’’ iyi işlenmiş bir ideoloji filmi olmuş.