YÖK ile alakali yazmaya devam etmem istendi. Dusunduk; madem ki tweet ler ikiye katlaninca makbul. Biz de YÖK'un Ö'su ile alakali yazimizi ikiye katlayarak "makbul" bir is yapalim dedik. Oyle de yaptik.
Onceki yazimizda, ozet olarak; YÖK'un 12 Eylul askeri darbesi urunu oldugunu; asiri merkezci ve tek tip bir yonetim anlayisina sahip oldugunu; Türkiye'mizin her bolgesinde, sayilari 200 e yaklasan universiteler kuruldugunu; YÖK'un hali hazirdaki tek tip, asiri merkezci bir yonetim anlayisi yerine, YÖK'un Ö'sundeki noktalarin atilip, yerine ozerk, sadece standartlari belirleyen bir koordinasyon kurumunun tesis edilmesini veya da bolgesel YÖK lerin kurulmasini onermistik. Bulunduklari bolgelerin sosyo kulturel ihtiyaclarina daha iyi cevap verebilmeleri icin, universitelerin ozerklesmesi gerektigi, bunun da ozerk bir YÖK sistemi ile mumkun olacagini ifade etmistik.
Bu yazimizda ise; ayni mecrada fakat daha spesifik bir konuda, "rektorluk secimleri" uzerinde "konusacagiz".
Hali hazirda yapilan rektor secme islemleri, isminin aksine bir secim degil; bir temayul yoklamasi. Ilk alti aday arasindan, YÖK istedigi her hangi ucunu Cumhurbaskanina sunuyor. Cumhurbaskani da; ucun her hangi birini rektor olarak atiyor. Teoride de, piratikte de, en az "oy" alan, pekala rektorluk koltuguna koyulabilir. Nitekim oldu da. Bu surece rektorluk secimi demek, her seyden once siyasi bir "munafikliktir". Ve bir çok sakincalari vardir.
Bir defa, bir rektor o universitenin amiri hukmundedir. Oranin patronudur. Patronlarin "secim" ile is basina geldigi bir isletme gordunuz mu siz hic? Evet, belediye baskanlarini seciyoruz; millet vekillerini seciyoruz; meclis uyelerini seciyoruz. Lakin, onlari basimiza patron olsunlar diye degil, bizim adimiza kararlar alsinlar, bize hizmet etsinler diye. En azindan teoride bu boyle. Nitekim, onlar bizim amirlerimiz de degildirler. Oysaki, rektorluk secimleri ile (velevki en çok oy alan koltuga koyulsun), siz bir amir secmis oluyorsunuz; siz o universitede kendinize bir patron secmis oluyorsunuz. Bu bir mantik hatasi.
Ikinci bir mantik hatasi da, rektor olabilmek icin illa da full profesor olma sarti. Full profosor olan bir akademisyen, akademik verimliliginin en doruk tepesine cikmis demektir. Meyveye durmus agac gibidir. Rektorluk makami ise, bir idari makamdir. Idarecilik farkli, akademisyenlik farkli. Siz bir profosoru rektor yaparak; adeta meyveye durmus agaci kokunden sokup, sonrada hadi meyveye devam et demis oluyorsunuz. Sunnetullaha aykiri.
Rakamlar ile konusacak olursak, 200 universite icin; 200 profosor, her universite icin en az 2 rektor yardimcisindan 400 profosor daha. Etti mi size 600 profosor. Dekanlari saymiyoruz. Her 4 yilda yenilenen rektorluk secimleri; bu her 4 yilda 600 profosor kiyimi demek. Profosor kolay yetismiyor. Gelin bu kiyimi yapmayalim.
Yeni kurulan universitelerimize akademisyen lazim.
ONERIMIZ:
1-Rektorler secimle degil, atama ile, mumkunse de universite disindan, olsun.
Adaylar belirlensin. Gorusler alinsin. Ama secim olmasin.
2- Rektorluk ve dekanlik atamalarinda full profosorluk sarti kalksin. Amerika'da bu sekilde