Yine ne varsa ailede var

xxx78

Oturup düşündüm, “En son kime ne zaman mektup yazmıştım?” sorusunun cevabını bulamadım. İnsanlar birbirleriyle artık ya telefonla, ya da e-postayla haberleşiyorlar... Eskinin hisli, sevecen mektuplarının yerini soğuk, kuru mesajlar aldı.

 

Hâlâ mektup yazan ve cevabını da aynı yoldan bekleyen bir isim tanıyorum: Kemal Kılıçdaroğlu... Bir Ak Partili belediyeyle ilgili yolsuzluk iddialarını mektuba dökmüş CHP lideri, kuryeyle Başbakan Tayyip Erdoğan’a göndermiş; “Ben de aynı yolla cevabını verdim” dedi Başbakan Erdoğan son grup toplantısında...Mektupla haberleşme hayli nostaljik bir olay; aynı zamanda bu yola başvuranın kişiliğine de ışık tutuyor. Bildiğinden şaşmayan, dediğim dedikçi bir karakter... Daha önce yüzlerce kez değişik ortamlarda dile getirdiği ve cevabını aldığı iddiaları kâğıda döküp farklı bir cevap almayı umabilen biri...

 

Acaba bu yüzden mi CHP’nin oyları beklenenin altında kaldı? Eğer öyleyse CHP’nin kaderi bundan sonra da pek değişmeyecek demektir.

 

Sevim Kılıçdaroğlu CHP liderinin eşi... Geçen gün Habertürk gazetesinden Amberin Zaman’ı evinde ağırlayıp görüşlerini paylaştı. “Herkes en az yüzde 30 bekliyordu, niye olmadı?” sorusunu kendine sorup şu cevabı vermiş Sevim Hanım: “Öyle oturduğun yerde oy gelmez. Doğu’yu, Anadolu’yu gezmek, tanımak gerekiyor... Ve doğru adaylar belirlemek...” En sonda da şu tespitte bulunmuş: “Şu bir gerçek: Türkiye’de sağ muhafazakâr-milliyetçi damar her zaman hâkim oldu; sol taş çatlasa yüzde 35’ten fazla oy alamaz.”

 

Doğru tespitler bunlar...

 

Evde başbaşa kaldıklarında bu görüşlerini eşiyle de paylaşıyorsa Sevim Hanım, birlikte CHP’ye bir çıkış yolu aramaya başlayabilirler. Yardımının işe yarayacağını sanıyorum.

 

Ülkemizde seçmenin yüzde 65-70 kadarının bugünkü CHP’ye oy vermeyecek insanlardan oluştuğu bir gerçek. O halde, oylarını artırmak istiyorsa, CHP’nin ilk yapması gereken, o kesimin de hoşuna gidecek politikalar oluşturmak olmalı.

 

İlk elde kolay görünse de bayağı zor bir iş bu. Zor, çünkü CHP içerisinde hayli güçlü bir damar buna asla müsaade etmiyor. Deniz Baykal birkaç kez deneyecek gibi oldu, geri adım attırdılar. Bülent Ecevit gibi bir efsane, eline geçen ilk fırsatta redd-i mirasta buldu çareyi ve farklı bir parti kurdu. Kemal Kılıçdaroğlu da kaptan köşküne ilk geçtiği günlerde farklı limanlara uğramak istedi, Allah’ı var; o damar dümeni derhal bildikleri sığ sulara kırdırdı.

 

Geçmişte sonuç getiren farklı bir yöntem vardı: Sevim Hanım’ın ‘sağ muhafazakâr-milliyetçi’ diye tanımladığı kesimin oylarını bölmek... Oysa Tayyip Erdoğan tam tersi bir süreç başlattı ve o kesimin bütün renklerini partisinin çatısı altında toplayabildi; her seçimde oyunu artırmasının sebebi bu... Artık o yöntemle iktidar olma yolu CHP’ye kapalı. Şikâyetlerini yüz değil bin kere tekrarlasa da kapalı o yol, mektup yazmayıp e-posta atsa da...

 

Kemal Bey eşiyle daha sık konuşmalı.