Ak Parti hükümetinin 2012 de BDP ile başlattığı “açılım süreci” birkaç olumlu sonucun yanında genelde fiyasko ile sonuçlanmıştı. Olumlu dediklerim şunlar:
- Türkiye kamuoyu ve bölge halkı PKK nın gerçek yüzünü görmüş oldu.
- Bölge halkı ve Türkiye PKK nın aslında Kürtlerin hakları diye bir meselesinin olmadığını GÖRDÜ.
- BDP- HDP, PKK’ dan, PKK da ABD den bağımsız hareket edemeyeceği gerçeği anlaşıldı….
Türkiye tüm bunları görüp “ha demek ki senin derdin başkaymış. Al bakalım o zaman” deyip isyan çıkartan, hendek kazan PKK ile büyük bir mücadeleye girişti. Allah’a şükür ki bu kanlı örgüt bu gün bitme noktasına geldi. Tam da bu sırada PKK yine aynı şeyi yapmaya başladı. HDP nin arkasına sığınıp “silahlar sussun, hakkımız verilsin, barış olsun…” demeye başladı. Her yenildiğinde, her sıkıştığında böyle yaparak kamuoyun yanıltamaya çalışan örgüte/ HDP ye bu sefer CHP sahip çıkmaya başladı.
CHP nin bu tavrı çok garip doğrusu. Çünkü Hükümetin BDP ile denediği açılım sürecindeki döneme göre bu günkü ortam çok namüsait. Bu gün, PKK/YPG, ABD’ nin desteği ile Kuzey Suriye’de devlet kurma aşamasına gelmiş durumda. HDP ye dış destek o güne göre bu gün daha fazla. Bu gerçekler ortada dururken CHP nin “Kürt açılımı” “HDP ile ittifak şart” , “6 milyon oy almış bir parti” “ kayyum atamaları adaletsizliktir…” gibi söylemlerle ortaya çıkıp olmayacak bir duaya âmin demeleri, doğrusu siyasi bir gaflettir.
HDP ile herhangi bir anlaşma! Yapmak mümkün değil, çünkü:
1- HDP, PKK sız hiçbir adım atamaz,
2- PKK da ABD den izin almadan gık diyemez,
3- PKK’ nın üzerinde sadece ABD nin değil, Almanya, Fransa, Rusya ve İran’ın da büyük etkisi var. Bu devletler izin vermeden PKK/HDP bir şey yapamaz.
2012 de ki açılımda biraz mantık vardı. Çünkü baskıcı bir görüşün yıllar önce uygulamaya koyduğu faşist yaklaşımlardan halk bizar olmuştu. Kürtçe konuşmak yasak, Kürtçe tv, Kürtçe radyo, Kürtçe müzik, kürtçe kurs… Yasaktı. Kendi dilini bile konuşamıyordu insanlar. Bu basit ve temel hakları vermek bir insanlık görevi idi. Ak Parti ve Erdoğan bu yanlışları giderdi. Geri kalmış bölgelere büyük yatırımlar yaptı. Lakin sonra anlaşıldı ki HDP/PKK nın amacı Kürtlere özgürlük falan değil. ABD’ye yularını kaptıran bu güruh “Ağamız ABD ne derse o olur” noktasında. Bu konuda şimdi çok daha fazla ABD ye bağlanmış durumdular. O zaman eğer CHP, HDP ile bir uzlaşma konuşma yapacaksa yanlış adrese gitmesin onların efendileri ile görüşsün.
Konu ile ilgili 2012 Ağustosunda yazdığım yazının linki: http://www.habername.com/yazi-lutfi-ayhan-pkk-istese-bile-baris-yapamaz-8859.htm
O gün bakın neler yazmışım:
PKK İSTESEDE BARIŞ YAPAMAZ
“…400 sene dünyayı, 400 sene balkanları, 500 yıla yakın Ortadoğu’yu diğer imparatorluklara göre daha adil, daha insani bir yönetimle idare eden bir millet, 30 yıla yakındır kendi içinden türemiş adeta bir "katiller sürüsünü" andıran bir güruhla baş edemiyor. Bebek, çocuk, kadın, erkek, sivil, öğrenci, işçi, fakir, zengin, Türk, Kürt ayırt etmeksizin katleden bu katiller bu toprakların, bu kültürün ürünü olmaz, olamaz, olmamalı...”
MHP HAKLI ÇIKIYOR
“Bebek katilleri ile müzakere yapılmaz, mücadele edilir. Bunlar ancak güçten anlar, bunlar Marksist, Leninist, ırkçı ve bölücüdürler. Bu nedenle bunlar fikirden, laftan, konuşmadan değil ancak ve ancak silahtan, güçten anlar. Bunlar vampir gibidirler. Kan içmeden yaşayamazlar… ” diyen MHP haklı çıkmıştır. Ben kendi adıma “barışa da bir şans tanınmalı” türküsünü çağırdım bir süre. Ama geldiğimiz nokta gösterdi ki “Barış” onların dilinde bir kandırmaca dan, bir oyalamaca dan başka bir anlam taşımıyor.
Örgütle isteseniz de barış veya müzakere yapamazsınız. Çünkü Örgüt tek başlı değil. Yedi kocalı Hürmüz’e, 7 başlı ejderhaya benziyor.En başta muhatabınız belli değil. Bir başı Avrupa’da, bir başı İsrail’de, bir başı İran’da, bir başı Suriye’de, Irakta, okyanus ötesinde… Siz bir başı ile Oslo’da görüşürken, siz Kandil’de bir başı ile, içi barış mesajları taşıyan röportajlar yaparken, diğer başları Tokat'ta, Hatay'da, İstanbul'da, Gaziantep'te ölmeye, öldürmeye devam ediyor. Bu sebeple bu yılanı, tüm başları ile birlikte yok etmeden aydınlığa kavuşmamız, düzlüğe çıkmamız mümkün görünmüyor. Tabi bu işi devlet eliyle yasal yollardan resmi, silahlı devlet güçleri yapacak. Barıştan, huzurdan yana olan biz sivillere düşen görev ise devlete, millete, bu ejderha ile mücadele eden güvenlik güçlerine yardım ve dua etmek, yapmakta olduğumuz işimizi, üzerimize aldığımız vazifemizi hakkıyla yerine getirmektir…”
Evet, tarih döndü dolaştı yine aynı noktaya geldi. Dün Ak Parti hükümetinin büyük kamuoyu desteği ile yapmaya çalıştığı ve birkaç olumlu sonuç dışında olumsuz neticeler doğuran denemesini bu gün CHP yapmak istiyor. Ne hazin, ne garip, ne anlaşılmaz bir durum değil mi? CHP liler gidip bu konuda MHP ile bir istişare yapsalar çok iyi olur derim .