Geçenler de yazılarıma yapılan yorumlara bakarken bir okurumun benden, önce ki gibi yine moda hakkında yazılar yazmamı istediğini dile getiren yorumunu gördüm ve o an düşündüm… Neyi mi? Yılın modasını, Ben bu yazımda yılın modasını yazsam ve bu yılın modası giyim, kuşam değil de “İNSANLIK” olsa! Merak ediyorum acaba kaçımız uyarız bu modaya? Kaçımız devam ederiz insanlık sandığımız hallerimize? Sorduğumuz da neredeyse herkes kendini kusursuz, dürüst, yalansız, iyiliksever, tam bir dost olarak tanımlar. Peki herkes bu kadar iyi ise bu kötüler nerede? Kim bu kötüler? Dili başka kalbi başka olanlar, yüzüne gülüp aslında elinden gelse seni bir kaşık suda boğacak olan söz de dostlar!, herkese işine geldiği şekilde konuşacak kadar dürüst! olanlar, ya da seni nasıl sömüreceğini, iyi niyetini nasıl su istimal edeceğini planlayan iyiliksever! arkadaşlar. İnsanlıktan nasibini almayanlar…
Sözlükteki manasına baktığımızda insanlık; Doğru dürüst insana yakışır adamlık, ademiyet. İnsanın değerini, saygınlığını veren öz, insana yaraşır yaşama ve düşünme ilkesi. Başka bir tanımlama da şu, bir insanın ihtiyaç sahibi (bu maddi ve manevi olabilir) başka bir insana karşılık beklemeden yaptığı iyiliklere, güzel davranışlara insanlık denir diye açıklanmış... Peki bana göre nedir insanlık? Manası uzun uzun düşünülmesi gerektiği gibi, kimileri hala var olduğunu söylese de bana göre ne yazık ki neredeyse tükenmiş olan bir kavram. Etrafımdaki insanlara baktığımda işin içinden çıkamıyorum. İnsan olmak insanlıklı olmaya kafi mi? Nedir insanlık? İnsanların başarılarını kıskanıp onlara engel olmak yollarına taş koymak mı? Ya da biri mutluluğunu seninle paylaştığında yüzünde zoraki bir tebessümle mutluluğa ortakmış gibi görünüp içinden homurdanarak “niye ben değil de o mutlu?”diye hasetlenmek mi? İnsanlara yıllarca dost görünüp sonunda maskeni düşürüp sahteliğini göstermek mi? Ya da düşene yardım etmek yerine tekme vurarak düşeni bitirmeye çalışmak mı? İnsanlığımızı kaybettiğimiz yerde arkadaşlarımızı, dostlarımızı ve hayatımızın manasını kaybetmiş oluruz. Her şey “ben” olgusu öne çıktığında ve çok kazanmak hırsından bu hale geliyor. “Niye onun sahip olduklarına ben sahip olamıyorum?, O bu kadar sevilirken neden kimse benim farkımda bile değil? Niçin o çok zengin lüks yaşarken ben harcamalarımı kısıtlı yapıyorum? , O güzel ben çirkinim, vs, vs…
İnsanlara yardım ederek çevredeki dostluk zincirini genişleteceğimiz yerde tam tersini yaparak bu zinciri daraltıp nefes almayacak hale getiriyoruz. Halbuki iyi insan olmanın insanlık sahibi olmanın etrafımızdakilerden çok kendimize faydası var. Çünkü bu durumdan Allah c.c da, kullarda hoşnut olur hem dünya hem ahretimiz için kendimize bir nevi yatırımda bulunmuş oluruz.
Mesela kendimden basit bir örnek vereyim, nerede karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaşlı teyze , amca görsem müsaade isteyerek koluna girer karşıya geçmesine yardımcı olurum. Bu durumdan o kadar memnun oluyorlar öyle güzel dualar ediyorlar ki bu da bana yetiyor. Ve eminim ki bu durum Allah c.c ‘ında hoşnut olduğu bir durum… Ben dostlarımın, arkadaşlarımın sadece iyi günlerinde değil her daim yanlarında olurum, onların dertleriyle dertlenirim, başarılarını kendi başarım gibi görüp mutlu olurum,sevinçleri sevincimdir. Çevremdekiler bilirler düşene hiçbir zaman bir de ben vurayım düşüncesinde olmadım kişinin yaptığı büyük bir hata olsa da başkaları nasıl böyle bir hata yaptığını sorgularken, ben vardır bir sebebi ki yapmış maddi, manevi, vs durumlar mecbur kıldı belki? Neden onun yaptığı hatayı birlikte bertaraf etmek yerine onu ezmeye çalışayım? O zaman hatanın büyüğünü ben yapmış olmaz mıyım? İnsanlık dediğimiz şey nerede? Ya da biz insanlığın neresindeyiz? Bunu bir düşünmek lazım…
Başkalarının kusurlarını örtmek yerine deşifre etmek, kendi yanlışını görmeyip başkalarının doğrusunu yanlış göstermek, bize ihtiyaç duyan birine yardımda bulunurken kendi çıkarını gözeterek davranmak, yani “ben ona yardım edeyim ki o da benim şu işimi görsün” düşüncesinde olmak, insanların mutsuzluklarıyla mutlu olmak, mutsuzluklarıyla mutlu olmak gibi kötü düşüncelere sahipsek ne yazık ki insanlık denilen kavramdan bize hiç bir şey kalmamış demektir. Diyorum ki bu yılın modası “İNSANLIK” modaya uymak için vitrinleri incelemeye, para harcamaya gerek yok. Gönlümüzü güzelliklerle donatmamız, kendimiz için istediğimiz güzellikleri başkaları için de istememiz yeterli. Masrafsız olan bu modanın (insanlık modasının) götürüsü olmadığı gibi, getirisinin büyük olacağını göreceksiniz. Yine diyorum ki; Neredeyse kaybedilen insanlığı yeniden kazanalım bu konuda birbirimizle yarışalım. İnsan nadir değil, insanlık nadirdir. İnsan az değil, doğruluk azdır demiş Kutadgu Bilig. Var mısınız nadir olan insanlığı az olan doğruluğu çoğaltmaya? Yine başka bir sözünde; İnsanların seçkini insanlığa faydalı olan insandır. Halk nazarında muteber kimse, merhametli olan insandır demiş. Demek ki seçkin insan olmak için insanlığa faydalı olmak gerekli…
Hz. Mevlana’nın şu sözüyle yazıyı noktalamak istiyorum “Her canlıya ölüm vardır, insan ölür ama ölmeyen insanlıktır”.
İnsanlığın hiç ölmemesi dileğiyle…
SUNA KARTAL