Ey vicdanlarını köreltip dünyanın karasını masumların yüzüne çalmaya çalışanlar! Ey mazlumların ahını yeryüzünden kaldırmayıp, onları yokluğun, yoksulluğun ve ölümün kıyısına atanlar! Ey dünyayı karanlığa mahkum eden ve insanlığımızı unutturmaya çalışanlar! Masum canlar üzerinden hesap yapacak kadar zavallı olanlar!
Siz sevgi dolu bir yüreği kanatamazsınız.
Dünya Müslümanları için bir damla gözyaşı dökmeyenler bana vicdandan bahsetmesin. Beni kucaklayacağını söylemesin inancıma zerre kadar saygı duymayanlar… Beni düne kadar ötekileştirenler bana asla “kardeşim” demesin.
Ben ruhunu şeytana satmayacak kadar zenginim şükür ki… İkbalim memleketim… İkbalim kışımı bahar yapanlar… İkbalim yüzümü kara çıkartmayanlar…
Ey yüzündeki çizgilerde hayatın çilesini taşıyan yiğit… Ey bu milletin kabul olmuş duası… Ey karanlık bulutları dağıtarak mavi bir gökyüzü ile bizi selamlayan… Ve selamımızı aldığında yüzünde güller açan… Çocukların kalbinde sevgisini yeşerten güzel insan…
Dualarımızda geçiyor adın… Dualarımızdasın… Dün gibi bugün de hafızamızdasın.
Ey dünyanın çilesini çekenler! Ey savaşın ve ölümün soğuk yüzünü bilenler! Ey bir lokma ekmeğini bir damla su ile tüketenler! Ey boyunlarında asıldıkları iplerin izleri ile tarihe geçen körpecik bedenler! Yanmış ve yakılmış masum çocuklar…Sizin için dünyayı ayağa kaldırmaya çalışan birini tanıdım. Çektiğiniz çileye şahit ve derdinizi dert edinen birini… Dünya susarken bir yiğidin konuştuğunu gördüm yıllar sonra... Dünya sizi unutmuşken, hatırlayan ve etrafına hatırlatan birini tanıdım.
Siz şahitliğime engel olamazsınız.
Ey hoyrat elleriyle masum canlara dokunanlar! Ey ruhunu şeytana satanlar! Ey acizlikleriyle yarınları savaş meydanına çevirmeye çalışanlar! Ey felaket tellalları, bugünümü kabusa çevirmek için uğraşanlar, istikrarı kıskananlar! Ey huzurumuzu kapalı kapılar ardında kurulan senaryolara rehin bırakmaya uğraşanlar!
Siz geleceğimize dokunamazsınız.
Ey memleket sevdamızı anlayamayıp bize haddimizi bildirmeye çalışanlar! Ey bugün var olan ama yarın olmayacak bir makam için etrafındakileri kullanmaktan haz duyanlar! Yerlerinde gözümüz olduğunu sanıp kafamızı ezmeye çalışanlar! Ey bir yerde durduğunu sanıp hayalleriyle bile masivaya ulaşamayanlar!
Siz insan olmanın erdemine erişemezsiniz. Bizim gerçeklerimize yetişemezseniz.
Ey kavgası büyük, ey davası yüce, ey kanatlarının altında nice insanları barındıran yiğit! Ey saltanat düşkünlerine son sözü söyleyecek olan! İhtiraslarına memleketi kurban etmekten vazgeçmeyenlere söyleyecek sözü olan güzel insan! Yüzüne gülüp arkandan oyun edene aman vermeyecek olan asrın Fatih’i!..
Şükür ki, yanımızdasın… Şükür ki, davamızın başındasın.
Ey gözlerine perde çekilenler! Ey yüreğini matem yerine çevirenler! Ey yalanlarla dünyasını çevreleyen ve muhkem kaleleri yıkmaya çalışanlar! Mahrem yanlarımızı ifşa etmekten haya duymayanlar! Ey vatanının ve dünyanın geleceğini hırsları için masaya yatırıp pazarlık konusu yapanlar! Binlerce yüreği aldatmış olmanın ezikliğini hiç yaşamayan, asaleti köleliğe tercih etmekten sakınmayanlar!
Siz en güzel zamanlarımızı çalamazsınız.
Kim nerede duruyor bu millet biliyor artık.
Hizmet eden kim, köle olan kim bu millet biliyor.
Kim zalim, kim âlim, kim hain bu millet biliyor.
Kim oyun kuran, kim oyun bozan bu millet biliyor.
Kardeş coğrafyaları kucaklayan kim, ülkesindeki kardeşini ötekileştiren kim bu millet biliyor.
Kim haklı, kim haksız, kim gerçek, kim sahte bu millet biliyor.
Kim adil, kim gafil bu millet biliyor.
Ve bildiği ile asrın müsveddelerine hükmediyor.
Milletten bu kadar korkmayın artık. Milletin iradesine de ipotek koymayın.
Eğer vicdanınız varsa…
Yeter artık ikbalimize kara çalmayın!