Yeni Dünya Düzeninde İstihdam

Mehmet Y. ULUTAŞ

1800’li yıllarda başlayan sanayi devrimi ile beraber dünya düzeni ve istihdam piyasası değişmeye başladı ve 2000’li yıllarda daha da hızlanarak değişmeye devam ediyor. Yaşadığımız pandemi sürecinin yolaçtığı ekonomik sıkıntılar sonucu milyonlarca insan işinden oldu. Globalleşme ve bilişim devrimi yüzünden bir ülkede artık ekonomi düzelse bile işsizlik oranının kriz öncesi seviyelere düşmesi uzun sürebiliyor. Bazı mesleklerin tarihe karışması, işyerlerinin kapanması, şehirleşmenin artması gibi istihdama etki eden sebepleri daha önceki yazılarımda işlemiştim.

İstatistiklere göre 2050’de şehirlerde yaşayan insanlar toplam dünya nüfusunun %68’ini oluşturacak. 1900’lerde bütün dünyada başlayan köyden şehire göç dalgası artarak devam ediyor ve Türkiye de bu durumdan muaf değil. Göçün başlıca sebepleri daha iyi iş, daha iyi eğitim, daha iyi hayat beklentisi. Her ne kadar “uzaktan çalışma” bu trende biraz sekte vuracak olsa da şehirlere göç devam edecek. Türkiye bu şehirleşme dalgasını farklı farklı şehirlere yaymak mecburiyetinde. Çünkü hadsiz göç alan ve nüfusu 20 milyona yaklaşan İstanbul’daki trafiğin hali ortada. Yapılan o kadar kapsamlı karayolu, deniz yolu, metro, tünel ve diğer ulaşım projelerine rağmen İstanbul’da bir yerden başka bir yere gitmek bir çile haline dönüşmüş.

Türkiye de pandemi kaynaklı bir ekonomik krizin içinden geçiyor ve işsizlik var. İstihdam sorununun çözümünde Devlet, Belediyeler ve STK’lara büyük görev düşüyor. Globallleşme artık hizmet sektörüne kaydığına göre insanlara global istihdam pazarında iş bulabilecek kalibrede eğitim vermek gerekiyor. Ortak hareket edilerek ve kişinin yaşını gözetmeksizin ücretsiz mesleki ve kişisel gelişim eğitimleri verilmeli. Bunları şöyle detaylandırabiliriz:

  1. Her vatandaşa en az iyi derecede İngilizce öğretilmeli. Globalleşen dünyada ve iş ortamında İngilizce bilmek şart.
  2. ‘Devamlı eğitim’ ve ‘yeniden çıraklık eğitimi’ programları uygulanmalı. Bu şekilde mesleği demode olanlara yeni meslek eğitimi alma fırsatı verilmeli ki tekrar iş bulabilir hale gelsinler.
  3. Yeni teknoloji ve üretim standartları ile uyumlu bilgisayar uzmanlığı, internet satış, siber reklam, üretim optimizasyonu gibi nitelikli ve yüksek maaşlı meslekler öğretilmeli.
  4. Hizmet sektöründe istihdama yönelik eğitimler arttırılmalı. Örneğin sağlık turizminde dünyada en önde olan ülkelerden biri olan Türkiye’de sağlık çalışanlarının Yabancı dil ve mesleki eğitim seviyeleri yükseltilebilir.
  5. Üniversiteler ve meslek okulları değişen endüstrilere adapte olmalı ve ihtiyaç olan alanlarda eleman yetiştirmeli.
  6. Kendi işini kurmak isteyen gençlere teşvik, hibe para ve rehberlik verilmeli.
  7. Bakanlıklar, Valilik ve Belediyeler teşvik programları ile Türkiye’deki büyük şirketleri coğrafik olarak tespit edilmiş daha az sanayileşmiş şehirlerde fabrika, genel merkez, iletişim merkezi gibi işyerleri açmaya ikna etmeli. Bu şehirler mastır planları hazırlanarak ve gerekli altyapı (su, kanalizasyon, elektrik) ve üstyapı (karayolu, demiryolu, havayolu) iyileştirmeleri yapılarak büyük şehir statüsüne taşınmalı ve cazibe merkezleri haline getirilmeli.

Yukarıda saydığım programların uygulanması halinde Türkiye’nin katma değeri ve kişi başına düşen gelir rakamı artacaktır. İyi ve yüksek kalibrede eğitimli toplum global istihdam pazarında daha rahat iş bulabilecek ve ülkemizi uluslararası platformlarda temsil edebilecektir. Bu sayede Türkiye’nin yeni dünya düzenindeki yeri ve eli kuvvetli olacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.