Yehova Şahitliğinden Kur’aniyun Olmaya Yolculuk
Yaklaşık 13 yıl önceydi. Dini rehber olarak çalışmaya başladığım ilk gündü. Hapisahenedeki Protestan rahip bana kurumu dolaştırıyor personelle tanıştırıyor ve hücre ziyareti sırasında neler yapmamız gerektiğini gösteriyordu. Hapishanede hücre kısmına girdik. Uzun boylu ve cüsseli bir mahkum çıldırmışçasına bağırıyordu. Beni Arap zannetmiş olacak ki bağırarak şöyle dedi :
- Siz Arapların dinini lanetliyorum.
- Merhaba ben yeni başladım ama şunu demek isterim İslam Arapların dini değil. Zaten ben Arap değilim.
- Senin ne olduğun beni ilgilendirmez. İslam köleleği meşru gören bir din. Böyle bir din kabul edilemez.
O gün ilk günüm olduğu için o mahkumla istediğim gibi konuşmadım. Rahip bana, o mahkum kölelige atıf yaptığına göre muhtemelen İslam Ulusu (Nation of Islam) üyesi olmalıdır. Lakin daha sonra öğrendim ki o mahkum Malcolm X’in eski meşrebi olan İslam Ulusu örgütünden değilmiş.Herkes gibi İslamı kabul etmiş ama bir takım kölelik ve cariyelik bağlamında ve birde siyah ırkı tahfif eden sözde bazı rivayetleri okuduğu için irtidat etmiş.
Aradan yıllar geçmişti ve ben o kurumda 3 yıl kadar çalıştıktan sonra şimdiki çalıştığım kuruma geçtim.O mahkumla o kurumda ne kadar konuşmak istediysem de maalesef İslama karşı çok doluydu ve konuşma imkanı bulamamıştım. Lakin tevafuk olacak ki o mahkum ilk çalıştığım kurumdan benim şimdiki çalıştığım hapishaneye transfer edilmişti. Bu mahkumu bir gün Yehova Şahit lerinin dersinde gördüm. Yehova Şahitleri her hafta bir kere yıllardan beri sürekli gönüllü olarak hapishaneye gelir ve kendi dinlerini anlatırlar. Birgün bu mahkumla yeniden konuşma imkanı buldum.
- Hatırladın mı seninle yıllar önce tartışmıştık. O benim ilk günümdü beni şok etmiştin.
- Evet kusura bakma hatırlıyorum. O zamanlar çok doluydum. O hapishanedeki müslümanlarla kavga ettim. Onu da sana yansıttım kusura bakma.
- Yehova Şahidi olmuşsun. Özel değilse bu tercihini öğrenebilir miyim?
- Bu inanç sisteminde de teslis yok. Tesli gibi akıl dışı bir şeyi kabul etmek mümkün değil. Ancak tam oldum denemez. Araştırıyorum.
- Herkes bu dünyada kendi yolunu seçer. Sende seçmişsin. Artık bana düşen senin hidayetin için dua etmektir.
- Açıkçası İslam ile ilgili çok ciddi sorunlarım var. Onun hak din olduğunu düşünmüyorum.
- O zaman konuşalım dilersen. Niçin düşünmüyorsun?
- Sana en temel kaynaklardan siyahların nasıl aşağılandığını , kölelik ve cariyeliğin meşrulaştırıldığını gösterebilirim.
- En temel kaynak dediğin nedir?
- Elbette Buhari, Müslim gibi hadis kitapları.
- Bizim için en temel kaynak Kur’andır. Anladığım kadarıyla senin sorunun rivayetlerle. Sana şunu sorayım. Senin Kur’anla sorunun var mı?
- ( Biraz düşündükten sonra) Hayır dediğin gibi benim daha çok taktığım hadis kitapları. Lakin bunlar sahih olarak geçiyor.
- Onların sahih olması kişilerin şahsi kanaati. Mesela Buhariye göre sahih olanlar Ebu Davuta göre veya İmam Müslime göre olmayabilir. İmam Darakutni, İmam Buharı eleştirisi yapar. Bizim sorunumuz bu kitaplara Kur’an gibi muamele yapmak. Zaten sorun orda başlıyor.
- Sen bu kitapların Kur’an gibi bağlayacılığının olmadığını mı söylüyorsun?
- Elbette Kur’an Rabbimizin kelamı. Ondan asla şüphe duyamayız. Lakin hadis kitapları içinde zan barındıran eserlerdir. Onun için onlar her zaman peygamberimizin söylediği sözler olmayabilir.
- ‘Resul diyor ki’ diye başlıyor her biri?
- Resulullah’ın söylediği iddia ediliyor. Lakin bu iddia doğru olmayabilir her zaman.
- Çok ilginç bir şey söyledin. Hapishanedeki mahkumlar bana öyle öğretmedi.
- Onlar selefi okul olarak kendilerine ehli hadis dediklerinden maalesef bazı rivayetlere Kur’an muamelesi yapıyorlar. Onlarla aramdaki sorun o.
- Peki Kur’ana göre köleliğin statüsü nedir?
- Rafında Kur’an görüyorum. Demek hala saklıyorsun.
- Evet kütüphanemde bir çok kitapla beraber o da var.
- Peki şimdi al o Kur’anı eline ve Muhammed süresinin 4. ayetini bana oku
- Okuyorum “Küfre batmışlarla burun buruna geldiğinizde, boyunlar vurulur. Nihayet onları bastırıp sindirdiğinizde, antlaşma bağını sıkı bağlayın. Artık bundan sonrası ya bir bağışlama ya bir fidyedir. Nihayet, harp, ağırlıklarını yere bırakır. İşte böyle! Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Ama kiminizi kiminizle denemek için böyledir. Allah yolunda öldürülenlerin amelleri asla göz ardı edilmeyecektir.”
- Burda birşey dikkatini çekti mi ?
- Boyunları vurmak mı?
- Hayır o savaş durumuyla ilgili bir durum. Karşı karşıya geldiğinizde elbette muharaebe esnasında sert ve haşin olacaksın. Lakin benim dikkatini çekmek istediğim bir başka şey var. Yeniden içinden oku ayetin mealini.
- Eveet. Sanırım şunu diyorsun. Savaşa sonrası “ Ya bağışlayın ya da fidye karşılığı bırakın”
- Evet peki burda köle edin diyor mu? Köle etmek Kur’anda yok. Daha ilk nazil olan ayetlerde Beled süresine bakar mısın? Orda “Fekkü rekabe” ifadesi geçer. Bunun anlamı esaret bağını çöz anlamında. Bu dinin temeli tevhid ve adalettir. İnsan Allah ilişkisinde tevhid ne kadar mühimse insan-insan ilişkisinde adalet o kadar önemlidir.
- Beni İslam dininde rahatsız eden şu olmuştu. Bir hadis var: “"Ka'be'yi ahir zamanda Habeslilerden iki cılız bacaklı birisi tahrib edecektir.” diye.
- Bir kere şunu diyeyim. Rabbimiz Kur’anda gaybi yani geleceği sadece ve sadece Rabbimizin bilmeye muktedir olduğunu söyler. Gaybi bilgiler Rabbimizin tekelindedir. Kaldı ki bu rivayeti tekzip edecek daha onlarca rivayette mevcuttur.
- Onu biliyorum ama hapishanedeki mahkumlar o hevasından konuşmaz diyorlar.
- Evet o Necm suresinde “Vemâ yentiku ‘ani-lhevâ” ayetidir. Lakin hemen bir sonraki ayete bakarsan “İn hüve illâ vahyun yûhâ” diyor. Yani mesele hadislerle ilgili değil. Konu bütünlüğü açısından ki biz buna siyak ve sibak deriz (context) ordaki ayet Kur’anın kendisiyle alakalı.
- Sen diyorsun ki Kur’an köleliğe ve siyahların aşağılanmasına karşıdır.
- Evet aksi düşünülebilinir mi? Kaldı ki daha başka bir çok rivayette biraz önce söylediklerini tekzip eder. Sanırım senin sorunun rivayetlerle imiş.
- Evet haklısın. Düşünüyorum da benim kafama takılanların hepsi rivayetlerle ilgili.
- İslam bu hapishanedeki müslümanların bakış açısına mahkum değil. Ben hadislerin Kur’ana arzedilmesinden yanayım.
- Bana hadis külliyatını kritize eden bir doküman bulabilirmisin?
Hemen ertesi gün kendisine hadisleri aleştiren en güzel hadisin (ahsenül hadis) Kur’an olduğunu belirten bir makale getirmiştim. Bir hafta geçmedi ki bu arkadaşımız müslüman oldu.
- Demek şehadet almaya hazırsın.
- Elhamdülillah. Benim ufkumu açtın. Beni kurtardın. Yoksa ben bu dünyadan bir Yehova şahidi olarak gidecektim. Sana müteşekkirim.
Lakin bu mahkum ile hikayemiz burda bitmiyor. Zira mahkum daha sonra Resad Halife’nin Final Testament isimli mealini almış ve 19 sözde modern hurafesini savunmaya başlamıştı.
Öyle ki kendisinin hidayetine vesile olduğum için hadislerin kategorik olarak rafa kaldırılmasını kabul etmediğimden ve Tevbe suresinin son iki ayetini inkar etmediğim ve 19 sözde mucizesini kabul etmediğim için beni dahi sen tam iman etmiş değilsin diyecek derecede kendinden uzak tutuyordu. Lakin ben yine de huzurluydum. En azından artık Yehova Şahidi değildi. Belki bir gün o da dengeyi bulur ve Kur’aniyun sapmasından kendisini kurtararak bir Kur’an müslümanı olma şerefini kazanır.
Selam ve dua ile
Bilgin Edoğan
12 KASIM 2016