1949 Yılında Yozgat Musabeyli’de dünyaya gelen Yazar Yusuf Dursun, Edebiyat Öğretmenliğinden emekli olduktan sonra da hem kalemini hem öğretmenliği bırakmamış Türkiye’nin çok değerli yazarlarından biri. Kendisiyle söyleşi teklifimizi bizi kırmayarak kabul ettiği için çok mutlu olduk. Bakalım neler konuşmuşuz?
“Sayın Hocam öncelikle teşekkür ediyorum. Özellikle Çocuk Edebiyatı denilince akla gelen ilk isimlerdensiniz. Çocuklar kadar büyükler tarafından da takdir edilen örnek alınan, kişiliğiyle, mütevazılıği ile içtenlikle sevilen bir yazarsınız. Yusuf Dursun olmak zor mu? Öncelikle onu sorayım.”
“Öncelikle bu güzel duygularınız için size teşekkür etmeliyim. Anlaşılan, söylediklerinizi hak etmek için daha bir gayret göstermem gerekiyor. Diğer taraftan Yusuf Dursun olmanın zorluğu ya da kolaylığı göreceli bir kavramdır diye düşünüyorum. Mesela ben bunun için özel bir gayret sarf etmiyorum. Allah’ın, her insana bahşettiği güzel duyguları öne çıkarıyorum o kadar. Yine de bu konuda, “Ya Rabbi, kötü huylarımı ıslah eyle.” diye sürekli dua ediyorum. Sizden de bu kardeşiniz için aynı duayı istirham ediyorum.”
“Bu kadar kitap, bu kadar ödül, bu kadar okuyucu… Maşallah SübhanALLAH diyelim. Yazar Yusuf Dursun, kalemine, okuyucular da onun yazdıklarına hayran. Yusuf Dursun bunu ne kadar görebiliyor? ‘Yazar olarak hedefine ulaşabildi mi?’ diye sorsam neler söylersiniz?”
“ Yazar olarak hedefime ulaştığımı söylemem, bu işi bırakmam anlamına gelir. Ben, henüz en başarılı eserini yazmamış biri olduğumu düşünüyorum. Mükemmelliğin, elbette Allah’a mahsus olduğunu biliyorum; ancak, bir kul olarak, yazabileceklerimin en güzeli yazma telaşı içinde olduğumu söyleyebilirim. Okuyucularımın bu konudaki takdirlerini görmek beni kamçılıyor, önüme yeni hedefler koyuyor. Her yeni hedef, yeni bir heyecan, yeni bir serüven demek...”
“Çocuk romanlarınız, masallarınız yeni baskılarıyla daha çok öğrenciye ulaşıyor, okul ziyaretlerinde sevgi selinde boğuluyorsunuz. Ben de “Masal Okulu” isimli kitabınızı okumuş ve çok beğenmiştim. Duygularınızı bizimle paylaşır mısınız?”
Okul ziyaretleri, benim en çok verim aldığım ve beslendiğim faaliyetler... Öğrencilerin gönüllerine girebilmek, onlarla aynı dili konuşup aynı gözle âlemlerin güzelliklerine bakabilmek... Bundan gü zel bir duygu olur mu, doğrusu bilmiyorum.
“İstanbul da yaşamak edebiyat ve yazım açısından size avantaj sağlıyor mu?”
İstanbul’da yaşamak, edebiyat ve yazım açısından bir avantaj sağlıyor elbette. Her şeyden önce takip edebileceğiniz pek çok edebi faaliyet bulunuyor. Biri olmazsa birine katılıyorsunuz bunların. Dinlemek de bir şeyler katıyor size. Diğer yandan, eğer sizde bir cevher varsa, onu işlemeye hazır yayınevleri pekâlâ bulunabiliyor. Bütün mesele, doğru yerde, doğru insanlarla bulunmakta... Eğer sizde yeterli sabır ve azim yoksa bütün bunların da işe yaramayacağını belirtmek isterim.”
“Çocuk Edebiyatı yazın alanı olarak bakıldığında oldukça zor. Her kelimenin çok önemli olduğu çocuk edebiyatı yazınında yazarken nelere dikkat edersiniz?”
“Çocuk edebiyatında, diğer alanlardan ayrı olarak, çocuğun dilini, ihtiyacını, beklentisini yakalamak zorundasınız. Hele günümüzün “internet çocukları”na kitap okutmak istiyorsanız, yazdıklarınız daha da önem arz ediyor. Zaten az okuyan, hatta hiç okumayan çocuğa öyle bir eser sunmalıyız ki çocuğun ayakları yerden kesilebilsin. Eserinizin ilk sayfasını okuyan, devamını okumak için bir istek duyabilsin. Zor, ama imkânsız değil.”
“2009 Yılında En iyi Çocuk Edebiyatçısı seçildiniz. Ben bu ödülü hak ederek aldığınıza gönülden inanıyorum. Bu dalda yazmaya yeni başlayanlara tavsiyeleriniz neler olabilir?”
“Kabaca bir hesapla edebiyata 20 yaşında başladığımı farz edelim. İlk şiirim yayımlandığında 35, ilk kitabım çıktığında 45 yaşındaydım. Şimdi, hamdolsun eserlerimin sayısı 30 civarında... Özetle çok okumak, çok çalışmak, çok sabır, eleştiriye açık olmak, her yazdığını beğenmemek... İşin sırrı bunlarda...”
“Günümüzde değerler eğitimi sizce yeterince veriliyor mu? Eskiye göre kıyaslarsak neler söylersiniz?”
“Değerler eğitimi, farklı isimlerle de olsa her zaman verilmeye çalışıldı. Günümüzde bu konu, eskiye göre daha da öne çıktı. Çok farklı ve güzel eserler yayınlanıyor. Yeter mi, derseniz elbette yetmez. Eserlerin sayısal çokluğundan ziyade kalite öne çıkmalı. Biliyorsunuz çocuklar, nasihat dinlemeyi sevmez. Verilmek istenen mesaj, sanat değeri olan metinlerin içinde, satır aralarına serpiştirilmiş olmalı.”
“Bir masal yazarı da olarak çocukların Yusuf Amca’sı oldunuz. Onların bu sevgi ve ilgilerinin kaleminize etkisi oluyor mu?”
“Çocukların hiçbir duygusu karşılıksız kalmıyor. Çünkü onlar, gönülden seviyor ve gönülden istiyor. Bize de onlara cevap vermek kalıyor.”
“Nar Yayıncılık, Çocuk Gelişimi Dalında isim yapmış yayınevlerinden. Sizin kitaplarınızın büyük bir kısmı Nar Yayınları tarafından basıldı. Nar Yayınları sahibi Tayfur Esen Bey’in titiz bir yayınevi sahibi olduğunu biliyoruz. Nar Yayınlarının hayatınızdaki önemi nedir?”
“Nar Yayınları, benim edebi hayatımda dönüm noktasıdır diyebilirim. 15 sene İstanbul’a geldiğimde basılmış eserimin sayısı sadece 2 (yazıyla iki) idi. Tayfur Bey’le tanıştıktan sonra onun güven, teşvik ve gayretleriyle bugünlere geldik. Diyebilirim ki Tayfur Esen Bey, benim için bir yayınevi patronundan ziyade, ailece görüştüğümüz bir arkadaş, sırrımı açabileceğim bir dost gibidir.”
“Son çıkan kitaplarınız hakkında bilgi verir misiniz?”
Son iki yılda Nar Yayınları’ndan Bir İncidir İstanbul ve Cennet Kapısı Çanakkale adlı iki romanım çıktı. Her ikisi de üçüncü baskılarını yaptı. Bu yıl içinde üç kitabım daha çıkacak inşallah: Çocukluğumu anlattığım bir roman (Çocukluğum Sobe) ve iki şiir kitabı, biri çocuklara, diğeri büyüklere yönelik…”
“Yeni, projeleriniz nelerdir? 2014 Yılı için ne gibi planlarınız var?”
Üzerinde çalıştığım bir proje var: Gençler için bir Fatih romanı... Dua edin lütfen...
“Vakit ayırdığınız için teşekkür ediyor, Allah başarılarınızın devamını nasip etsin diyorum.”
“Ben teşekkür ederim. Allah, sizin de başarılarınızı daim eylesin.”
Müsaade ederseniz okurlarımızla BENİMLE YAŞIT DEDEM şiirinizi de paylaşmak isterim.
"Elbette, olabilir..."
BENİMLE YAŞIT DEDEM
.
Benim dedem, nur dedem,
Her gün bizde dur dedem.
Sen gelince doluyor,
İçime huzur dedem.
.
Kel dedem, keltoş dedem,
Yüreciği kuş dedem.
Kucağına gömülüp
Uyuması hoş dedem.
.
Gül dedem, pamuk dedem,
Gözleri yumuk dedem.
Taşı bile güldürür,
Her şeyi komik dedem.
.
Şeker dedem, bal dedem,
Her gün bizde kal dedem.
Senin tatlı dillerin,
En güzel masal dedem.
.
Ak dedem, akbaş dedem,
Rüzgâra eşit dedem.
Dişi dökülmüş ama,
Benimle yaşıt dedem!