Merve ATEŞ, babasının mesleğinden dolayı çocukluğundan itibaren anne kokusu, toprak kokusu, doğadaki bin bir çeşit çiçek kokusu gibi dünyanın en güzel kokularından biri olan kitap kokusuyla iç içe büyümüş bir yazar… Hal böyle olunca okudukça birikimini paylaşmak isteyen bir kalem sahibi. Kendisiyle aynı yayınevinde bulunmanın onuru ile sizler adına bir söyleşi yapmak istedim, sağ olsun bizi kırmadı. Siz de hazırsanız bu hoş söyleşimize başlayalım.
“Sayın yazarım, öncelikle bizi kırmadığınız için teşekkür ediyorum. Hoş geldiniz.”
“Güzel davetiniz için ben teşekkür ediyorum Fatma Hanım. Hoş bulduk.”
“Merve Ateş, ilk olarak yazmaya nasıl başladı, başta da söylediğim gibi bir yayınevi sahibinin kızı olmanın avantajları ne oldu? Birçok yazar deneme ve şiirle başladığını ifade eder, sizin serüveniniz nasıl oldu?”
“Bence en büyük etkisi çevremde sürekli kitapların olmasıydı. Bir çok yazarın böyle bir imkanı olmaz. İstediğiniz kitaba hemen ulaşabilmenin rahatlığı vardı. Ben de okumayı çok seven bir insanım. Yazmadan önce de sürekli okuyordum ve çevremde birçok yazarla tanışma, sohbet etme fırsatım oluyordu. Tabi her yazardan yeni bir bilgi, yeni bir yol öğrenmek gelişimime büyük katkı sağladı. Yazmaya gelince ilk olarak bazı denemeler kaleme aldım ve belli bir zamandan sonra ilk kitabım olan Aşk ve Savaş’ı yazdım."
“Babanızın mesleği yazarlık aşamasında size neler kattı? İyiyi ve kötüyü, faydalı ve gereksizi ayırmanızda ne gibi faydalar sağladı?”
“Kitabı yazdıktan sonra ilk okuyan insan tabii ki babam oldu ve kitapla ilgili birçok konuda profesyonel bir yardım almış oldum. Bu konuda gerçekten çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Bu da beni fazlasıyla motive etti ve yazım aşamasında beni hızlandırdı. Okudukça zaten iyiyi, kötüyü ayırt edebiliyorsunuz. Binlerce kitap içerisinde olmak mükemmel bir duygu.”
“Yazmak sizin için nasıl bir gereksinim? Olmazsa olmazınız aşamasında mı yoksa gerektikçe yazanlardan mısınız?”
“Okumak mı yoksa yazmak mı deseniz kesinlikle okumak derim ama yazmak da bu birikimleri insanlara aktarmak açısından güzel bir deneyim. Açıkçası bilgi birikimi olan insanların yazması taraftarıyım.”
“Romanlarınızdan bahsedelim dilerseniz… Alt başlığı “Umuda Yolculuk” olan AŞK VE SAVAŞ isimli bir eseriniz var. İsmine nasıl karar verdiniz? Biliyorsunuz içeriği yansıtması kadar okurun da ilgisini çekmesi için yazarın en çok zorlandığı noktalardan biridir bu.”
“Bir kitabı kitap yapan en önemli unsurlardan biri kitabın ismidir bence. İyi düşünmek, doğru karar vermek lazım. Babanızın mesleği size neler kattı diye sormuştunuz, belki de verilebilecek en güzel cevap buydu. Babam ve editörlerimiz ile ortak verilmiş bir karar oldu.”
“Romanda Suriye İstanbul ekseninde üç gencin başından geçen olaylar anlatılıyor. Aşkın, savaşın, kaçışın, kavuşmanın, dostluğun harmanlandığı bu eseri yazmak kolay olmasa gerek. Bu heyecanlı süreci yaşarken zaman zaman duygulandığınızı, zaman zaman heyecanlandığınızı, kızdığınızı tahmin edebiliyorum. Yazma sürecinizden bahsedebilir miyiz?”
“Bu kitabı yazdığımda liseyi yeni bitirmiş bir gençtim. Ve dünyanın kanayan yarası olan savaşları konu edinmek, insanlara bu konuda farkındalık yaratmak, beyin fırtınasını yaptırmak benim için güzel bir deneyim, büyük keyifti. Yazma heyecanı bambaşka bir şey. Okurla kavuşturma heyecanı da eklenince daha da güzel oluyor.”
“Umuda Yolculuk ve 1915 Nefer isimli eserlerinizden de bahsedebilir miyiz? Okur bu kitapları niçin okumalı? Bunu sizden yani yazarından duymak isteriz.”
“Kitapları okuyan insanlar önyargı konusunda büyük bir ders alır. Çünkü kitapta Suriye’de çok ünlü doktorken Türkiye’ye gelip kâğıt toplayıcılığı yapan üç doktorun Savaş içindeki yaşam mücadelesini anlatıyor. Bu da insanlara bir ders niteliğinde olup kendi hayatımızı sorgulamamızı sağlıyor. Şükretmeyi öğrenirken varlığımızı, imtihanımızı biz de sorguluyoruz. Hayatın kıymetini anlamak açısından da yararlı olduğunu dile getirenler oluyor.”
“Sevgili yazarım, sizce her kitabı çıkan yazar statüsünde midir? Edebiyat dünyası şu an sizin gözünüzde ne durumda?”
“Bana göre kesinlikle yazar statüsünde değildir. Çünkü onlara yazar dersek Türkiye’de ve Dünya’daki bu işe gönül vermiş yüzlerce kitap çıkarmış birçok yazara haksızlık etmiş oluruz. Ben de kendimi onlarla bir tutamam. Naçizane bilgilerimi birikimlerimi tecrübelerimi insanlara aktardım diyelim. Edebiyat dünyası insanların kitapları olan ilgisi ve okumalarıyla gelişeceğine inanıyorum bunun içinde herkesi hem kendi gelişimleri içinde kitap okumaya davet ediyorum.”
“Bir düşünür “yazara zahmet vermeyen yazı okura zevk vermez,” diyor siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?”
“Pek katılmıyorum çünkü insanların kişisel tercihine göre kitaptan aldıkları haz farklılık gösteriyor.”
“Merve Ateş’in imza günleri nasıl geçiyor, okurlardan nasıl geri dönüşümler alıyorsunuz?”
“İmza günlerime ilgi gerçekten yoğun ve güzel geçiyor. Ben de elimden geldiğince okurlarımla kaliteli vakit geçirmeye çalışıyorum. Aldığım geri dönüşümler gerçekten çok güzel herkesin yaşaması gereken duygular.”
“Boş zamanlarında yazarımız en çok nasıl vakit geçirir, en sevdiği şeyler nedir mesela?”
“Birkaç yıldır ilgilendiğim en önemli şey eğitimim diyebilirim. Sosyal Hizmetler ve Danışmanlık Bölümü’nü bu yıl bitirdim yine eğitim ile ilgili bazı konularda çalışma yapıyorum ve bol bol kendimi geliştirecek sosyolojik ve psikolojik kitapları okumaya çalışıyorum. Kendimi her açıdan geliştirmek en büyük idealim..."
“Yayın dünyasında neleri değiştirmek isterdiniz? Ya da neler yapmak isterdiniz?”
“Yazılmak için yazılan, insanlara bilgi, birikim, hayal katmayan kitapları ortadan kaldırmak isterdim.”
“Her ortamda yazabiliyor musunuz yoksa muhakkak sessiz ve istediğiniz türde bir mekân mı lazım?”
“Maalesef her ortamda yazamıyorum çünkü kitabımın yazım aşamasında araştırma yapılması ve üzerinde durulması gereken önemli konular vardı durum böyle olunca yazarken benim de sessiz bir ortamda olmaya, okumaya, kurgulamaya ve doğal olarak düşünmeye ihtiyacım oluyordu.”
“Romanı yazarken sizi zorlayan noktalar oldu mu? Ve şu sorumu da yöneltmek istiyorum, bir romancı kaleme aldığı eserinde nelere dikkat etmelidir?”
“Zorlandığım noktalar tabii ki oldu ama yanımda bu işin uzmanları olunca çözüme daha kolay ulaşabiliyordum. Araştırma yapılması gereken çok konu vardı çünkü kitaptaki en önemli nokta insanlara savaşın zararlarını anlatabilmekti. Dikkat edilmesi gereken çok önemli unsur var ama bana göre en önemlisi hikâyenin okuyucuyu çekmesi ve okuyucudan merak uyandırması, yani şöyle açıklayacak olursam; Ben bir kitap okurken o kitabı merak edip hemen bitirmek istiyorsam kitap bana göre güzeldir. Ama bu bana göre kişiden kişiye göre değişir. Belki ileriki yıllardaki birikimim ile bu ilk eserimde hatalar bile bulabilirim, diye düşünüyorum.”
“Evet, haklısınız, bir sonraki kitapta daha iyi olmamızın nedeni o süreçte kendimizi geliştirmemizden kaynaklanıyor ama biz bunun farkında olmuyoruz elbette. Dediğiniz gibi her kitabın okuru da ilgi alanı da farklı. Benim ilgiyle okuduğum kitap sizin için sıkıcı gelebilir... Konuyu dağıtmadan bir sonraki soruma geçeyim. Peki, Merve Ateş bir yirmi yıl sonra kendisini nerde görmek istiyor, yakın geleceğe dair planlarınız nelerdir?”
“Şu anki hedeflerim arasında yüksek lisans yapmak ve akademisyen olmak var. Bu sayede kitap yazmaya da vakit ayıracağımı düşünüyorum.”
“Güzel planlar, dilerim gerçekleştirirsiniz. Sayısız kitapla haşır neşir olan biri olarak, okurlarımıza muhakkak okunmalı diyeceğiniz kitaplar ya da yazarlar var mı? Birkaç isim alabilir miyiz?”
“Bu konuda pek isim verme taraftarı değilim tek tavsiyem Dünya Klasiklerini herkesin okuması olur.”
“Şu an hangi proje üzerinde çalışıyorsunuz? Yine bir roman mı yoksa farklı bir tarz ile mi okurlarınızın karşısına çıkacaksınız?”
“Şu an Aşk ve Savaş'ın ikinci baskısını çıkarmaya hazırlanıyorum ve Nefer adlı kitabımın bazı aşamaları var. Bundan sonraki süreçte de tarzımı devam ettirmeyi düşünüyorum. Farklı birkaç projem var ama bunlar şu sıralar görüşme aşamasında.”
“Vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz Merve Yazarım. Var olun, kaleminiz daim ilhamınız ve okurunuz bol olsun.”
Ben çok teşekkür ediyorum, okurlarımızı saygı ile ve sevgi ile selamlıyorum.
FOTOĞRAF: EFSUS VE EFSUS ÇOCUK YAYINLARI SAHİBİ AHMET ATEŞ, İSTANBUL