Uzun bir aradan sonra birlikteyiz çok şükür. Benim için çok uzun bir ara oldu zira teknolojinin nimetlerinden istifade edemedik internet ya da adsl bizim oralarda (Thessalonike) bağlantınız sizi yolda bırakabiliyor. Haa birde rica minnette edemezsiniz, adamlar zaten saat 3"e kadar çalışıyor ertesi güne işinizin kalma ihtimali çok yüksek gelipde bağlantınız sağlanırsa elinizdekilerle idare etmek zorundasınız, canlarını niye sıksınlarki para kazanmış kazanamamış dert değil zaten bir işi var onu da kendi isteğine göre yapacaklar. Dolayısıyla bizde bu sabırlı beklemelerin sonucunda gecikmelide olsa ulaşabildik sizlere, çok şükür uzaklarda olsakda ayrı memleketlerin havasını solusakda değilmiki din kardeşiyiz dualarımız ulaşıyor akabinde herkese ne mutlu arkadaşının arkasından dua edebilene.
Geçen buranın paskalya tatilini firsat bilerek eşimle birlikte Mardin"e gitmiştik. Nisan ayının en güzel günleriydi orda bizleri TEGV SAVUR sorumlusu sevgili Gülşen Kaya karşılamıştı. Onunla birlikte yaptığı çalışmaları yerinde izlemek bana ülkemin çocukları adına sevinç vermişti. Savur"un gönüllü temsilcisi olarak orda bir çok başarıya imza atmış bir genç kızımıza Savur"un değil Türkiye"nin her yerinde ihtiyacımız var. İnternet oralarda okadar hızlı ve güzel işliyorduki bizim buralardaki Selanik utanmalıydı bence Avrupa ülkesiyiz biz havalarını atan Selaniklilere ithafen söylüyorum. Hakikaten stresden uzak bir topluluk daha önceki yazımda da aktardığım gibi (den birazi) boşver demek o kadar kolayki belkide o yüzden olsa gerek ülkede kanserden ölen sayısı hiç yok denecek kadar az. Toplum olarak diyetisyenlerin bağıra bağıra tavsiye ettiği zeytin yağını en cok kullanan ülke oldukları için işin aslını baştan çözmüşler. Sabah saat 7 de başlayan sigara içme alışkanlığı taki yatana kadar aralıksız devam eden bir millet ama oyle hiç kimse de akciğer kanserinden gitmiyor şimdilerde moda olan hani hep birbirimize gönderdiğimiz slaytlar mailler vardır ya hayatınızı yaşayın, anı yaşayın bir daha geri gelmeyecek bu günler, geleceğinizi de bilmiyorsunuz, geçmişle uğraşmayın, içinde bulunduğunuz anı yaşayın gibi veye hayata dair bir çok mail. Biz Türkler de bu çok yaygındır paylaşımcıyızdır, çok severiz haberdar etmeyi bilgilendirmeyi her işe atılmayı her işe sahip çıkmayı fakat ne hikmetse Mehmet Zahid Kotku Efendinin dediği gibi yazmak kolay, söylemekde kolay, zor olan yaşamaktır. Yaşamayı bilmiyoruz yaşamadan yaşatmaya çalışıyoruz, benim araştırdığım ve gördüğüm kadarı ile en az geliştirebildiğimiz meziyetimiz empati kurmak malesef hiçde bilmediğimiz bir alışkanlık.
Mardin"den, ordaki çocuklardan bahsetmiştim, gözlerinin içi sizinle gözgöze geldiği an sevgiyle parlayan zeki enerjik bir okadarda çocukluğun verdiği masumiyetle yaklaşmaya çalışan ağzınızdan çıkacak her söze, gözlerinizden fırlayacak her bakışa hazır bekleyen çocuklar doğrusu bayağıda gayretliydiler. Çalısmalarını gördüğüm zaman sevindim. Okul çıkışı etüd merkezi olan TEGV vakfında hertürlü imkanlara haizdiler. Onlarla konuşurken çok rahatlıyorum ülkemin çocuklarını çok seviyorum Allah hakikaten dağına göre kar veriyor ben öğretmenlikden başka bir meslekde kendimi hiç bir zaman düçüşünmedim. Rahmetli dedem bana hep afferum kızum en güzel iş senunki, peygamber mesleğini secmişsun derdi. Beni bu telkinlerle yetiştirirdi. Çocukken oynadığımız evciliklerde ben hep öğretmen olurdum.
Mardin"deki çocuklardan niye bahsettim? Şu günlerde tv deki bir reklam doğrusu fazlasıyla beni ilgilendiriyor. Kız çocuğu erkek kardeşini okula hazırlıyor, önlüğünü giydiriyor, kardeşi giderken arkasından boynu bükük bakıyor ahhhhh diye iç geçiren bir ifadeyle yüzüne yansıyor içindeki okuma aşkı sonrasında da hadi kızlar okula ya da baba beni okula gönder, ya da ben de okumak istiyorum diyen sloganlar kampanyalar oldukça fazla. Genelde de bu özellikle Doğu ya da Güneydoğuya yönelik hazırlanıyor. İşte Mardin"de kız çocukları hep okuyor kızlar gayet mutluydu kimbilir belkide ben hep mutlu olanlara rastladım. Ya da görmek istediğim manzara oydu.
Şimdi bende bir eğitimci olarak diyorumki ülkemin doğusu batısı kuzeyi güneyi değil, ülkeler ötesindeki kızları maalesef hiç bir zaman mutlu bir çocukluk ya da genç kızlık ya da olgun kadınlık yaşayamayacak bu ülkede okumuş inançlı kızlar, bayanlar fazla ileri gidemezler,(kızlar fazla oluyorsunuz) Okumuş yetişmiş eğitilmiş aklı ve yaşayışı özgür bireyler olamazsınız ilk okul hadi, orta okul eh, lise, bir de üniversite çıkarırsanız başımıza o zaman olmaz. Siz örtündünüz şimdi okuya okuya dininizide öğrendiniz fazla ileri gidemezsiniz saçlarınızı örttünüz ya açın ya da dışarı çıkın. Az önce yazdıklarım gibi o kızlarımızın yerine kendimizi koyalım lütfen. Onların yaşadıklarını yaşamaya çalısalım. Okumak istiyor kendini yetiştirmek istiyor vatana, milletine toplumuna faydalı olmak istiyor bu ülkenin vatandaşı olarak bir yerlerde var olmak yer almak istiyor ama en ulvi bir duyguyla imtihana tabi tutuluyor. Kadın olarak toplum orda kabul etmiyor, kadına kadınlığını yaşatmıyorlar, toplumların ilerleyişi yücelmesi eğitimle olur eğitmekle olur deniyor, neden kadına engel tanıyan bu yasağa bu tepkiye eğitimsiz insanlar sizi denmiyor. Herkes okumalı herkes inançları gereği yaşarken engel olunmamalı ilim Çinde de olsa arayınız denilincede kızlarımız kendi ülkelerinin dışına Çin"e yolculuğa başlıyor. Tabi yol bulupda gidebilenler madden ve manen hazır olanlar. Ya olamayanlar? bana göre hergün sabah programlarında hayatını paylaşmaya çalışan hazırcı kadın topluluğu bunların tesettürlülerle alakası yok, eğitilmemiş kocayı babayı evde bırakmış kendini rahatlatmaya çalışmaya çalısan kadınlarımız. Bir de bunların başarıdan başarıya imza atmış olanları var.
Başarılı kadınlarımızdan örneklerin artacağı günlerde buluşmak dileğiyle. Hayatınız hep sevgiyle sağlıcakla geçsin.