Yanlış inançlar ve gerçeklerle yüzleşme

xxx78

CHP Ergenekon davasının bir tür rövanş olarak kurgulandığına inanıyor. 28 Şubat'ta zarar görmüş bir siyasi kadronun veya bir dini cemaatin kendilerini mağdur edenlerle hesaplaşması olarak görüyor Ergenekon'u... 'Ak Parti'yi ve Fethullah Gülen Cemaati'ni Bitirme Planı' adlı belge ortalığa dökülünce konuya kuşkuyla yaklaşmasının bir sebebi de bu. 'Balyoz Darbe Planı' içerisinde yer alan kendi jetini düşürme ve camileri bombalama eylemlerinin bizim subaylarımız tarafından planlanmış olabileceğine CHP'nin inanmakta zorlanmasına kim şaşırır?

Her vesileyle 'derin devlet' gerçeğine işaret eden, her siyasi suikast sonrasında 'olağan şüpheliler' suçlandığında 'devletin içinde yuvalanmış çeteler'in varlığına dikkat çeken ben bile ortaya dökülen belgelere, belgelerde yer alan iddialara duyar duymaz inanmakta zorlanıyorum. Mantık süzgecimden geçiriyorum, eylemleri kronolojik sırasına göre değerlendirmeye tâbi tutuyorum, her yeni iddiayı bilgi dağarcığımda varolan bilgilerle tartıyorum; sonunda "Doğrudur" noktasına geldiğimde bile ihtiyatı bütünüyle elimden bırakmıyorum.

Yıllardır siyasetin içinde bulunan bir kadronun, birbiri ardına ortalığa dökülen belgelerden kuşku duymamasını, her iddiayı hemen kabul etmesini kimse beklememeli. Kendi hesabıma benim böyle bir beklentim hiç olmadı.

Dün bir kez daha hatırlattım: İddialar gerçeklik kazanmaya başladığında CHP'nin de tavır değiştireceğine dair umudumu yitirmedim. 'Islak imza' ve 'Balyoz Darbe Planı' ile ilgili iddiaların gerçekliğine dair askeri mercilerin yaptığı son açıklamaların CHP'nin katı tutumunu yumuşatmasını beklemem bu yüzden: Sonuçta CHP de demokrasi içerisinde varlığı anlam taşıyan bir siyasi parti; demokrasi-dışı müdahalelere günümüz dünyasında nasıl ters bakıldığını bilecek kadar bilgili ve bilinçli insanlar var CHP saflarında...

Dünya bir yöne giderken Türkiye'nin başka bir yöne savrulmasını, geride kalmasını ve üstüne oyunlar oynanmasını herhalde istemez CHP'nin yönetici kadrosu...

Ergenekon davasıyla başlayan sürecin, siyasete kuralsız müdahale çabalarının meydana çıkarılmasının, darbe girişimleriyle hesaplaşılmasının ülkemizi demokrasi zemininde dünyayla buluşturacağını herhalde görüyordur o kadro; görüyor ve sürecin sonuna kadar gidilmesini de istiyordur.

Bir zamanlar herkesin dilindeki 'CHP+ordu=iktidar' formulüne bel bağlamış insanlar olabilir mi bugünün CHP kadrosunda? Bülent Ecevit'in selefi İsmet İnönü'ye karşı çıktığı 1970'lere kadar bir anlam taşıyordu o formül; bugünden geriye baktığımızda son 30 yıl içerisinde meydana gelen darbelerde CHP kadrolarının da dayak yediğini herkes görüyor.

Siyasi akıl, CHP'yi demokrasi-dışı müdahalelerin karşısındaki safa yerleştirmemizi gerektiriyor: Eline fırsat geçse bazı güçler Ak Parti'yi kapatma yoluna gidebilir; iyi de aynı güçler ellerine fırsat geçtiğinde CHP'yi de kapatmamışlar mıydı 1980'de?

Yasa-dışı yapılanmalar, devlet içerisinde yuvalanmış çeteler, derin devlet de denilen olgu, yarın iktidar olsun CHP'ye de günyüzü göstermeyecektir.

Kuşkularla geldiği noktayı doğru değerlendirsin CHP: Karşısında sekiz yıldır iktidarda olan bir parti ve hükümeti var; bu kadar uzun süre içerisinde demokrasi-dışına çıktığı oldu mu iktidarın? Klasik muhafazakâr gündemini bile sekiz yıl içerisinde gerçekleştiremeyen bir iktidarın gizli gündemi olabilir mi?

Ve daha da önemlisi, CHP'nin gerçeklere karşı anlamsız direnişi, 'sol' siyaset iddiasını da müthiş sakatlıyor.