Yani onca muvazzaf, muhalefet ettikleri için mi tutuklandı?

xxx654
İstek Vakfı arazisinde çıkan silahlar için Bedrettin Dalan, "Orası askeri bölge; bizi de almıyorlar" demişti. Askeriye ise "Toprağa gömülü böyle bir silahımız yok" diyor.
Benim görüşüm şudur:
Her devlet gibi, bizimki de geleceğe yönelik tedbirler alıyor. Bunlar arasında işgale karşı yeraltı mücadelesi yapmak amacıyla gizlenmiş cephanelikler de var.
Bunlar elbette ' resmi' değil.

Ancak korkulan oldu:
HIV virüsü nasıl bağışıklık sistemini ' içeriden' çökertiyorsa, Ergenekon şebekesi de ordunun gizli bilgilerini ele geçirdi.
Aslında ' ele geçirdi' sözü doğru bir ifade sayılmaz:
Görevleri gereği o bilgilere sahip olanlar Ergenekonculaşınca (yani bir darbe şebekesi oluşturunca) gizli güvenlik sistemi de amaç ve işlev değiştirmiş oldu.
Ne bekliyorsunuz? ' Evet, işgale karşı kullanmak için gizli silahlarımız vardı. Ancak aramızdaki darbe heveslileri, bunların kontrolünü ele geçirdi' diyerek başlarına iş almalarını mı?
Tabii ki reddedecekler.
Oyunun kuralı böyle!
Ergenekon dostları kafaları bulandırmak için ortaya çeşitli sorular atıyor:
"Ne yani, o silahlarla mı darbe yapılacaktı? Hani bunların tankları?"
Hatırlayın: 17 Mayıs 2006'da Alparslan Arslan, Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürdüğünde Türkiye nasıl da sarsılmış, nasıl da gerilmişti!
Şimdi bu olayı yaygınlaştırın:
Birkaç ay içinde; iki Alevi lider, iki laikçi aydın, üç demokrat entelektüel, iki milliyetçi milletvekili, dört Kürt aydını ve siyasetçi, iki de tarikat ve cemaat lideri öldürülürse Türkiye'nin hali nice olur?
Ülke birbirine girer.
Korkunç bir ortam oluşur.
Bu durumda en Avrupa Birliği yanlısı komutanın dahi kayıtsız kalmasını bekleyemezsiniz.
Yani Ergenekoncular sadece 15 kişiyi öldürerek toplumun, siyasetin ve hepsinden önemlisi TSK'nin dengesini bozabilir.
Zaten amaçları, böyle bir kaos ortamı yaratarak TSK'nin darbe yapmasını sağlamak, o arada da iktidarı ele geçirmekti.
Başaramadılar: Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ buna izin vermedi.
Bir de Ergenekon soruşturması için "Bunun ardında AKP ve Gülen Cemaati var, muhalefeti sindirmeye çalışıyorlar" diyenler çıkıyor.
Yani onca muvazzaf subay, ' hükümete muhalefet ettikleri' için mi tutuklandı?
O durumda GK Başkanı Org. İlker Başbuğ, AKP'ci ve Gülenci oluyor ki buna kargalar bile güler.
Bu ülkede ha deyince askeriyeye dokunamazsınız.
Bilmiyorlar mı ki ' Suçüstü hali olsa dahi polis; asker ya da silahlı kuvvetlerde görevli bir sivili gözaltına alamaz .'
Faraza bir subay, bir adamı sokak ortasında öldürse, orada bulunan polisler, bu subayı gözaltına alamaz. Karakola götüremez.
Polis ancak cinayet işleyen subayı olay mahallinde bekletebilir ve askeri yetkililere teslim eder.
Kulağa inanılmaz geliyor değil mi?
Böyle bir ' hukuk devleti' olur mu?
Böyle demokrasi olur mu?
Olmaz ama Türkiye'nin gerçeği bu.
Ve bu şartlar altında dahi onca subay Ergenekon'dan tutuklanıyorsa, varın siz anlayın olayın ciddiyetini.