Yani?

xxx444

Kandil Dağı'ndan ve Mahmur Kampı'ndan gelen otuz dört PKK'lının teslim oluşu ve salıverilmesi hadisesi demokratik açılım süreci için çok önemli bir kilometre taşı…

*

Peşinen söylemeliyim…

Örgüt yanlılarının gövde gösterileri, kimi taşkınlıkları "aslında ne olduğu" konusunda sakın ola kimseyi PKK'nın tasfiyesinin tamamlanmakta olduğu bir aşamada, kimi çevrelerin itina ile icra ettiği "Örgüte taviz veriliyor. İmralı'nın yol haritası uygulanıyor" şeklindeki kirli mi kirli propaganda amacına ulaşamayacak, çözümü engelleyemeyecektir.

*

Bu aşamada, özellikle DTP'nin son derece sorumlu davranması gerekiyor.

PKK ile 'yanaşık düzen' siyaseti güden DTP, tahrik edici davranışlardan kaçınmalıdır.

DTP içinde de çözümü istemeyenlerin var olduğunu unutmayalım.

*

"Dağdan Eve Dönüş"ün seri halde devamının geleceğine, açılımın asıl hedefinin Kandil Dağı olduğuna dair çarpıcı bilgileri Yeni Şafak'ın dünkü manşetinde okumuşsunuzdur.

Suça bulaşmamış örgüt mensuplarının serbest bırakılacağından; bu arada yedi yüz civarında militanın da Suriye'ye gönderileceğinden söz ediliyor.

*

Kürt sorununun çözümünün PKK'nın tasfiye süreci ile birlikte eş zamanlı olarak hayata geçirileceğini hep söyleye geldim.

Bugünlerde yaşadıklarımız, 2006 sonbaharından itibaren çözüm yolunda yapılan çalışmaların çok ileri bir mesafe aldığının göstergesidir.

*

2007'nin sonundan itibaren Kandil'den indirilen suça karışmamış terör örgütü mensubu sayısının 1700 civarında olduğundan; ilki 2008'nin başında olmak üzere daha önce birkaç kez bahsetmiştim.

Bu bilgiler kesindi; ancak resmen açıklanmadı.

"Otuz dört suça karışmamış PKK'lının teslim olup serbest kalması" olayı; gizli olarak yürütülen ve hiçbir biçimde açıklanmayan o sürecin artık görünür hale getirilmesiyle ilgilidir.

*

PKK'nın tasfiye edilmekte olduğunu ısrarla yazdım; neticede bugünkü tablo, bu hayati konuda Türkiye'nin nasıl ileri bir mesafe aldığını göstermeye yetiyor.

PKK'nın tasfiye süreci…

ABD'nin perde arkasında Türkiye'yi; Irak'taki yenilgisi nedeniyle de bölgeyi kaybetmesiyle birebir bağlantılı tarihi bir gelişmedir.

Bakınız…

Tasfiye süreci; ABD'nin iradesiyle, inisiyatifiyle falan gerçekleşmiyor…

Tersine "ABD'ye rağmen" başarılıyor.

*

Siyasi mülahazalarla dillendirilen "İmralı'dakinin istediklerini yapıyorlar" şeklindeki gözbağcı değerlendirmelerin çözümü engelleme amacını taşıdığı ve de iyi niyet taşımadığı aşikardır.

Teröristbaşı Öcalan'ın PKK'sı, darbeci Ergenekon örgütünün "en kanlı kolu" olarak yıllarca işlev gördü; şimdilerde Ergenekon'la birlikte tasfiye ediliyor.

Hakikat tam olarak budur.

*

Kürt açılımının bir devlet politikası olduğu hususunun, en başından beri ısrarla bu sütunda dile getirildiğini biliyorsunuz.

Bu gerçeğe itiraz edenlerin çoğu, Türkiye'deki temel gelişmelerin tamamına yakınında yanıldıkları gibi bu konuda da "aslında ne olduğunu" fark edemediler, göremediler.

Neticede, şu son günlerde görünür hale gelen kimi hayati gelişmeler, statükonun devam ettiği yanılgısını yaşayanların gözlerini biraz daha açmış oldu!

*

Bir önceki MGK'dan açılıma destek kararının çıkması ardından Genelkurmay Başkanı'nın "Gayet tabii, açılımı destekliyorum" diye konuşması da statükonun değişmiş olduğunu göstermesi bakımından önemliydi.

*

Kürt açılımının 'devlet politikası' olarak icra edilmesi, Ankara'da yeni ve farklı bir iradenin egemen olmasıyla ilgilidir.

"Yeni Ankara"nın asıl anlamı…