Yangına Körükle Değil Kamerayla Gidiyorlar

Lütfi AYHAN

(Çağ değişince ölçülerde değişiyor insan da. İnsanların huyları da değişiyor davranışları da. Pekiyi  lisan değişmiyor mu? Elbette değişiyor. İnsan değişir de Lisan değişmez mi?   Bu sebepten  atasözlerimizi ve deyimlerimizi çağa uyarlamak zorunda kalacağız yakında. "Mesela Kuş gibi git gel" sözünü artık " Jet gibi git gel" şeklinde, değiştireceğiz. "Gelin atta değil artık arabada" "Yangına  körükle gitmek devri bitti. "Yangına kamera ile gitme" devri başladı.)  

     Önce kısa birkaç teknik bilgi:

  1. “…Konunun uzmanlarına göre Orman Teşkilatımız,  orman yangınlarının söndürülmesinde The European Forest Fire Information System  (EFFİS)  raporlarındaki verilere göre dünyanın bir numarasıdır..."
  2. "...Orman yangınlarında ormanlarımızın  %90 ının topoğrafik yapısı gereği olarak söndürmede uçak kullanımına uygun değil..."
  3. "...Yangınların başlaması, devam etmesi nem oranına,  sıcaklığa, rüzgarın yön ve şiddetine,  yanan ağaçların cinsine, yanan yerin topoğrafik yapısına bağlıdır..."    
  4. "...Ormancılık (gerek orman mühendisliği, gerek orman işçiliği ve  memurluğu olarak ) ihtisas isteyen bir meslektir. Hakeza Orman yangınlarını söndürmek işi de ihtisas isteyen bir sahadır…”   
  5. "...ABD başta olmak üzere bir çok gelişmiş ülke bile yangınlarla (maalesef)  baş edemiyor. Mesela Rusya, Avustralya yangınlarını inceleyin.(Mesela Rusya'da  5 milyon hektardan fazla alan yanmış) Almanya'da son sel baskınında 170 e yakın insan öldü bunu hatırlayın ..."                                                                                        

         Günümüzde teknolojinin iletişime sunduğu müthiş ve muazzam katkı inanılmaz boyutlarda. İnternete bağlı  bilgisayar, cep telefonu olan herkes  tüm ansiklopedilere, yazılı olan ve internet ortamına aktarılan her türlü bilgiye saniyeler içinde ulaşabiliyor. Bu kolaylık büyük bir nimet,  lakin bu nimet aynı zamanda uzmanı olmadığımız her konuya, her bilgiye yüzeysel bir bakışla sahip olmanın getirdiği kolaylıktan dolayı bizleri şımarıklığa, hoyratlığa sürüklemekte.  Bu netice de  insanları  “sonuçları hakkıyla değerlendirememe”  hastalığına itmekte. Her türlü bilgiye kolayca ulaşan bir kısım insanlar,  bazen iyi niyetle, bazen gafletle, bazen de bilerek bu bilgileri saptırıp,çarpıtarak, devletler, gruplar, aileler, kişiler… Aleyhine ( dezenformasyon yaparak) kullanmaya kalkınca büyük bir haksızlık ortaya çıkıyor. 

      Asrımızda  bazen klavyenin başına oturan, bazen akıllı telefonu eline alan ve onlar aracılığı ile  internet deryasına  dalan  büyük bir kesim “  anında bir alim, bir aydın, bir münevver, bir  mütehassıs” olup çıkıveriyor. Bu durum ise  Türkiye gibi siyasi rekabetin çok sert ve acımasız olduğu, okumanın, araştırmanın pek zayıf kaldığı ülkeler de,  her türlü mücadeleyi hak ve adalet zemininden uzaklaştırıp, yüzeysel bir hale getirip gerçekleri  adeta örtüyor. Sanal âlem bu mevzuda  münbit bir tarla, engin bir deniz olarak kullanıma emre amade bekliyor...

AMAÇ YANGINI SÖNDÜRMEK Mİ İKTİDARI DÖVMEK Mİ? 

     Bu görüşler, bu tezler son orman yangınlarında açık bir şekilde  sosyal medyada bir kez daha ispatlandı. Eline telefonu alan mühim bir kesim  az bir bilgi ile “…ormanlar, orman yangınları, nem oranı, sıcaklık değerleri, yangında kullanılan araçlar( helikopter, uçak, itfaiye aracı, toma, yangın söndürücü);  bu işte görev alan insanlar ( itfaiyeci, orman koruma memurları, Jandarma, afad…) Yanan ormanların ve ormanların yer aldığı  arazinin yapısı, ağaçların  cinsi, rüzgarın etkisi…”  Bu bilgilere vakıf olmadan; "nereye uçakla, nereye helikopterle, nereye arazözle, nereye köpükle, nereye ters yangınla.... Müdahele edilir, yangında neresi önceliklidir ? " bilgilerini öğrenmeden adeta konunun uzmanı birer allame olup çıktılar. Eline telefonu alan herkes itfaiyeci, kamerayı açan  herkes cankurtaran, canlı yayın tuşuna basan herkes  orman mühendisi, kendisine mikrofon uzatılan herkes gazeteci, yorumcu, araştırmacı kesildi başımıza. Konu ile ilgili kesilen  "ahkamları"  tırlar  bile taşıyamaz hale geldi  Hele de bu mevzudan siyasi çıkar elde etmeyi hedefleyen vatandaşlarımız var ya, onların lisanları adeta çağlayan olup coştu. 

KONU İLE İLGİLİ BİR YETKİLİNİN SÖYLEDİKLERİ   

     Konu ile ilgili, konunun uzmanı olan bir kişinin söylediklerinin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum:

“…Yangınların çoğu kızılçam ormanlarında çıkmıştır. Kızılçam diğer çam türleri arasında en çok reçineli olan ağaç türdür. Yangında alevler ağaçların tepesine çıkmaya başladığında bu ağaçlardaki reçine buharlaşmaya başlar. Ağaçlardaki reçine bitene kadar su ile sonuç almak mümkün değildir.

"...Bu gerçeği bilen Amerika ve Kanada yetkilileri Kızılçam ağaçlarından oluşan bir orman yanmaya başladığında eğer yangın önemli yerleri (sanayi kuruluşları,  yerleşim yeri, vb.) tehdit etmiyorsa genellikle “ boşuna söndürme masrafı çıkarmayalım” diye yangına müdahale etmezler..."

"...Ormanlarda nem ne kadar yüksek ise tutuşma azalır yangının ilerleme hızı düşer. Rüzgarın hızı ve yönü de bu mevzuda  etkili bir faktördür. Maalesef yangının devam ettiği bu günlerde Ege ve Akdeniz de nem oranı düşük, rüzgar hızı ise hem yüksek,  hem de yönü sıkça değişmekte..."

  "... Türkiye Ormanlarını koruma mevzuunda hazırlıklı ve güçlü bir ülke ( Orman Genel Müdürlüğü 2 bin 597 araç ve bu araçlarda görevli 10 bin 545'i yangın işçisi olmak üzere toplam 18 bin 545 personele sahip..."

     Konuyu bitirirken bir örnek olsun diye soruyorum. şu bilgiye hangimiz sahibiz. Yangının söndürmede kullanılan arozözler ( 4X4 kamyonlar) fiyatları ve teknik özellikleri hakkında kaç kişi yeterli bilgiye sahip? 

         Rabbim ormanlarımızı yangından, ülkemizi depremden, selden, çığdan, kuraklıktan, heyelandan, benliğimizi hırstan, tamahtan, gönlümüzü kin,  buğz, düşmanlık ve gayzdan kurtarsın.  Amin Amin 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.