HER Allah'ın günü Özdemir İnce yazıyorsun... Her Allah'ın günü Ertuğrul Özkök yazıyorsun...
Peki birader, söyler misin, bu memlekette Ertuğrul Özkök'ten ya da Özdemir İnce'den başka sorun yok mu?
Yıllardır iktidar yüzü görmemiş CHP'ye çaka çaka bir hal oldun...
Bir yılda CHP'ye 153 kez çakan bir köşe yazarının, Allah'ın bir günü olsun, şöyle ufaktan bir AKP tırmalaması yapması gerekmez mi?
Nesin sen?
"Tayyip'in fedaisi kara Murat" mı?
Görmüyor musun?
"Fırça demokrasisi" almış başını gidiyor...
"Birinci adam", ağzını açtığında, en kibarından "şerefsizsin" diye olaya giriyor...
Bunu gören mukallitleri durur mu? Onlar da ha bire ağızlarını bozuyorlar...
Senin bu ağzı bozuklara diyecek bir lafın yok mu? Hadi diyelim ki Tayyip Erdoğan seni aşıyor...
Bari "adamları"na iki çift laf ederek durumu idare etsene...
Bak, "Kemal Abi" var, kolay hedef... Hadi, çaksana bir tane... Hem denge falan kurmuş olursun... Yoksa "Kemal Abi"ye de mi çakılamıyor?
Hiçbir şey umurunda değilse bile, "helal para" kazanmak gibi bir kaygın da mı yok?
* * *
Eskiden vaziyeti gayet iyi kurtarıyordun...
Çünkü...
Eskiden "Sezer" vardı, "Ordu" vardı, "Yargı" vardı, "YÖK" vardı...
Ve sen bütün bu odaklara karşı yalın kılıç mücadele vererek, "Ben ülkenin asıl iktidar sahipleriyle savaşıyorum" havası basabiliyordun...
Haklıydın da...
Ama artık bu paradigma iflas etti...
Görmüyor musun? "Mağdurlar taburu" gitti, "mağrurlar taburu" geldi... Mağrura diyecek bir lafın yok mu senin Allah aşkına?
Tayyip Erdoğan'ın savaş açtıklarına savaş açarak nereye kadar gidebilirsin ki?
Hadi ben Tayyip Erdoğan'a "Utanmıyor musun?" diyerek ayıp etmiş olayım...
Peki ya sen?
Sen Tayyip Erdoğan'ın arkasına geçerek sağa sola ateş açmayı nasıl içine sindirebiliyorsun?
* * *
Görmüyor musun? "Afra tafra demokrasisi" memleketimizde egemen olmuş...
"Kriz çıkabilir" diyene "Kriz fırsatçısı" diyorlar...
"Teröre karşı etkin önlem" isteyene "Terör yardakçısı" diyorlar...
"Aktütün'de öğretim yok" diyene "medya teröristi" diyorlar...
"Tampon bölge" diyene "Ağzı olan konuşuyor" diyorlar...
"Höt" diyene "zöt" diyorlar...
Ve sen bütün bunlar olup biterken...
Oturmuş ince ince Özdemir İnce yazıyorsun, Ertuğrul Özkök yazıyorsun...
İkide bir benim Başbakan'a "Utanmıyor musun?" demiş olmama laf ediyorsun...
Anladık, kuldan çekinmen yok... Allah'tan korkun da mı kalmadı?
Olmadı Başbakan
BAŞBAKAN 'ı dinliyorum... Gözlerim kapalı...
Adnan Menderes'in İstanbul'da Vatan Caddesi'ni nasıl açtığını anlatıyor... Diyor ki:
"O zamanlar Menderes'i eleştirmişlerdi... Bu kadar geniş cadde mi olur demişlerdi... Uçak mı inecek buraya demişlerdi... Ama şimdi Menderes'in ne kadar uzak görüşlü olduğu anlaşıldı."
Bence Başbakanlık danışmanlarından Yalçın Akdoğan kardeşimize bir görev düşüyor...
Yalçın kardeşimiz, İletişim Yayınları'ndan çıkan "Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce" ansiklopedisinin "Muhafazakarlık" cildinde yayınlanan Nur Altınyıldız imzalı "Eskiyi muhafaza / Yeniyi inşa" başlıklı makaleyi okumalı...
Ve Adnan Menderes'in Vatan Caddesi'ne buldozerlerle girmesinin, İstanbul'un tarihi değerlerini nasıl tarumar ettiğini öğrenip Başbakan'a anlatmalı...
Sadece Vatan Caddesi meselesi mi?
Başbakan Hasankeyf'in yok edilmesine karşı çıkanların da PKK'nın oyununa geldiği söylüyor...
* * *
Ne Allah'ın yarattığı tabiata, ne de ecdadın miras bıraktığı medeniyete saygısı olan...
"Dümdüz kalkınma" dışında gözü bir şey görmeyen...
Soğuk savaş dönemi sağcı kafasının yeni bir versiyonuyla karşı karşıyayız...
Allah sonumuzu hayır etsin...
İran dizilerine destek
TRT, İran devlet televizyonu ile anlaşmış...
Dizi değişimi yapılacakmış...
İran dizileri TRT'de yayınlanacakmış...
Bu durum, halkımızın "yabancı bir kültür" ile tanışmasının zararlı olacağını düşünen bazı memleket evlatlarını kaygılandırmış durumda...
Mesela CHP'li Canan Arıtman diyor ki:
"İran dizileri gençleri zehirler."
Bence Canan Arıtman merak buyurmasın...
Tam 40 yıldır Amerikan dizilerine esir olmuş bir milletin çocukları olarak...
Bünyemiz "yabancı diziler" konusunda epey bir bağışıklık kazanmıştır...