Bütün bir hafta sonunu gözümü kırpmadan Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşlerini seyretmekle geçirdim. Busene 649. su yapıldı. Dile kolay. Savaş gibi nedenlerden dolayı zaman zaman yapılamamışsa da asırlardır devam eden bir gelenek.
Meraklıları için çok cezp edici, son derece heyecanlı bir spordur yağlı güreş. Bütün tarihi boyunca yağlı güreşin sıkı takipçileri vardır. Seyircilerini görmeniz lazım. Sabahın dokuzundan akşam hava kararana kadar ihtiyaçlarını karşılamak için bir müddet yerlerinden ayrılırlar, sonra hemen yerlerine koşarlar. Başka spor dallarında bu kadar bol, bu kadar vefakar bu kadar tutkulu ve efendi taraftar göremezsiniz.
Eskiden zenginlerin, ağaların güreşçileri olurdu. Yanında güreşçi barındırır, her türlü ihtiyacını karşılardı. Meydanlarda güreşen pehlivanlar kadar ağalar da pehlivanları vasıtasıyla çekişir, nam yapardı.
Şimdilerde pehlivanlara belediyeler sahip çıkıyor. Çok da güzel yapıyorlar. Bu vesileyle ilçelerin, şehirlerin pehlivanları hem ilçelerinin veya şehirlerinin ismini duyuruyor, hem de birçok pehlivan yetişerek meydanlarda boy gösteriyor, güreşlere heyecan geliyor. Geleneksel güreşimize belediyelerin katkıları elbette takdire şayan ama katkı bu kadarla kalmamalı diye düşünüyorum. Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerinin de yağlı güreşe bütün illerde katkısı olmalı.
Yağlı güreş birçok il ve ilçelerde meydanlarda, çayırlarda organize edilir. Hakikaten güreşimizin harika geleneğinden gelen usta-çırak terbiyesi, centilmenlik, kardeşlik hem güreşçilere, hem de izleyicilerine çok hoş anlar yaşatır. Cazgırların pehlivanları salavatlarla ve güzel dörtlüklerle çayırlara salması, pehlivanların peşrevde tamamıyla dinimizden sembolleri uygulamaları, genç güreşçilerin kendilerinden yaşça büyük ağabeylerini yenince ellerini öpmeleri çayırlarda uhrevi hava oluşturur.
Bu uhrevi hava ve centilmenliğin ülkemizin içinde bulunduğu hassas şartlara olumlu katkısı olabileceğini düşünüyorum. Hep aynı illerin karşılıklı müsabakaları yerine mesela Diyarbakır’dan, Şırnak’tan, Mardin’den güreşçiler de bu engin geleneksel mücadelede kendilerini gösterseler ve bu uhrevi havadan bütün bir memleketçe nasiplenilse ne güzel olur. Onun için spordan sorumlu yetkililer, güreşin centilmenlik ortamına memleketimiz gençlerini davet etmeliler.
Her sporun kendine uygun kuralları ve geleneği vardır. Elbette en ciddi gelenek sahibi sporlardan biri yağlı güreştir. Gerek cazgırlık, gerek ağalık, gerek usta-çırak ilişkisi, aynı zamanda yağcı, güreşlere davet ve güreş sonunda ödüllendirme bu geleneğin en temel öğelerini oluşturur. Ve yine güreşçilerin boy atlamaları ve birbirlerini yenişleri de gelenek içinde bellidir.
Geleneksel güreşimizde çağın gerektirdiği bir takım düzenlemeler yapmak mümkün. Ama bu düzenlemeler yağlı güreşimizin genlerini bozacak dereceye asla varmamalı. Güzelim tarihi yağlı güreş, minder güreşine dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya. Rakibini yenmeden dereceye ulaşmak ne geleneksel güreşimizin hakkı, ne de vefakar seyircinin hakkı. Türkiye’nin dört bir yanından güreş seyretmeye gelen binlerce seyirci hayal kırıklığına uğruyor. Seyirciler puanlamaya kalmak için itiş-kakış seyretmek ve akabinde de arkaya dolanıp bir puanla güreşin sona ermesinden son derece rahatsız.
Yağlı güreş federasyonunun bu ucube güreşe son vermesi lazım. Evet, güreşin hareketini mutlaka arttırmak lazım ama bu puanlamayla çok korkunç bir hal almış durumda. Yüz küsur oyunu olan yağlı güreşin meydanlarda üç beş oyunu sergileniyor ancak. Zira güreşçiler puanlamayla sonuca varmayı düşünüyor. Puanlama kalkmalı ve yeniş sağlanmalı. Süreler gözden geçirilip, adilane ihtarlarla güreş tekrar geleneklerine döndürülmelidir.
Birde ustalarımıza bir ricamız var. Çıraklarını yağlı güreş geleneğine uygun yetiştirsinler. Temsil ettikleri gelenek, başta Peygamber Efendimiz olmak üzere, Hazreti Hamza’ların, Sarı Saltuk’ların, cihana hükmeden padişahlarımızın, Kel Aliço’ların, Koca Yusuf’ların, Kurt Dereli’lerin, Adalı Halil’lerin… geleneğidir.