YA RABBİ SEN BİLİRSİN
Sokaklarda çocuklar gurup gurup
Oyunun her çeşidini oynuyorlardı
Seyrettim bir kenarda durup
Cennete oynayan yoktu
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Caddelerde insanlar sel gibi akıyor
Âvâre başlar sağa, sola dönüyor
Gözler vitrinlere ve âşüftelere bakıyor
Nazar ber kadem eden yoktu
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Çok şeyler öğrettiler yıllardır bize
Edebi, ahlâkı getirdiler dize
Aldatmak varken doğruluk neyimize
“Türküm, doğruyum” ise dillerde
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Saatlerce kuyruklarda beklemeyi
Bir görevlinin arkasından pineklemeyi
Yürümek, koşmak nere hep emeklemeyi
Ve de köle gibi el bağlamayı öğrettiler
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Kalleşliği, beleşi, emeksiz yemeyi,
Ayak ayaküstüne atıp demlenmeyi
Kuyruktaki insanlara sırt dönmeyi
Ha, bir de yüze duman üflemeyi
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Magazinle yatıp kalkmayı
Sövmeyi, dövmeyi, takım tutmayı
Teksas, Tommiks okumayı
Şey, açlık edebiyatı yapmayı
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Siyasîlere alkış tutmayı
Deveyi hamutuyla yutmayı
Horoz şekeriyle avutmayı
En acısı da, her şeyi unutmayı
Ya Rabbi sen bilirsin.
Topa falsolu vuruşu,
Mankenimsi duruşu,
Üç beş kuruşu
Hesap soruşu, çok iyi öğrettiler.
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Onlar öğrettiler, biz ne ürettik?
Var olan sermayeyi tükettik
Zulmeti kâim, nuru yok ettik
Riyalar hakim oldu bize
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Nifâk ürettik ve de bölmeyi
Ürettik mi Allah için ölmeyi?
Acıklı halimize çılgınca gülmeyi
Bir acayip, bir garaipleştik
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Hizipler, guruplar, dinler
İçerisinde bir sürü hâinler.
Ümmete yol gösteren kâhinler
Nereye varırız böyle?
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Günahlar ürettik ki, dağlar gibi
Bizi altında ezmekte çığlar gibi
Her yanımıza saplanmış tığlar gibi
Fark ettik taşın sert olduğunu
Ya Rabbi sen bilirsin.....
Ya Rabbi sen bilirsin,
Ya Rabbi, sen bilirsin
Yetim bebekler gibiyiz
Dilersen emzirirsin
Bizi aç kurtlara bırakma
Bilirim sen muinsin
Ya Rabbi sen bilirsin
Abdülkerim Karaağaç