Dünyanın, evrenin, zamanın, mekânın, ezelin, ebedin hulasa her şeyin sahibi her şeyi yaratan Allah’tır. Rabbimiz varlığı yaratmakla kalmamış ona nizam vermiş, onun devamı ve dengede alması için kanunlar koymuştur. Dünyada yaşayan varlıklara insanı halife kılan rabbimiz, Dünya düzeninin normal devam etmesi için de müminlerin/İslam devletlerinin dünyanın yöneticisi olmasını istemiştir. Müminlerin bu vazifeyi deruhte ettikleri asırlar tarihin en adil zamanları olmuştur. (meselen,Osmanlı Selçuklu Abbasi devirleri )
BM in Kudüs kararı gösterdi ki İslam Dünyası bir araya geldiği gün Dünyadaki zulümler, haksızlıklar düzelecek, adaletsizlikler en aza indirilecek. Meriyetteki dünya düzeni hem yapısı icabı, hem de gücü elinde bulunduranların karakteri ve cibilliyetleri gereği biteviye zulüm üretiyor. Şu andaki dünya düzeni mazlumların, garibanların, güçsüzlerin, hakları gasp edilenlerin dertlerine deva olmuyor, tüm dünya ve tüm sema mazlumların, garibanların ahüeninleri ile çın çın çınlıyor. Arakandan Filistin’e, Libya’dan Irak’a, Suriye’den Afganistan’a başta İslam Dünyası olmak üzere tüm mağdur v e mazlum diyarlara zulüm bulutları her gün kahır yağmurları yağdırıyor. Çare mi? Çare İslam Dünyasının bir araya gelmesi. Güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğu bir düzenin, bir nizamın tekrar dünyaya hakim olması.
Ceddimiz Osmanlının, dedelerimiz Selçukilerin Tarihte insanlığa yaşattığı bu nizamın tekrar kurulması hem İslam Dünyasını ( ki İslam dünyası deyince tekmil Arap dünyası, bütün Türk Dünyası Acem, Kürt, Malay… maşrıktan mağribe islam dünyası bu cümlenin içinde yer alıyor) hem de tüm alemi huzura sükuna kavuşturacak. Bu günkü dünya düzenin çarpıklığı o kadar belirgin, o kadar zahir ki üzerinde fazla konuşmaya gerek yok, lakin sayılar her şeyi açıklamaya yeter. BM üye 196 ülke var. Güvenlik konseyinin ise 5 daimi üyesi var. Bu beş ülke ne derse o oluyor. Hak ve gerçek bu beş daimi üyenin iki dudağı arasına sıkıştırılmış durumda. Şimdi dünyanın herhangi bir ülkesi, açık seçik, herkesin gözü önünde zulme uğrasa ve tüm devletlerde bunu görse, birkaç devlet bu zulmü BM e taşısa 196 devletin 195 i “evet falan devlet falan devlete, millete zulmediyor…” dese, o beş daimi üyeden biri,”… öyle ama o zulüm yapan devlet benim adamım. Bu nedenle bu kararı veto ediyorum…” dese yapılacak bir şey kalmıyor. Bu nedenle bu apaçık zulüm yapısına karşı insanlığın bir şeyler yapması lazım. Bunu yapacak, yapabilecek olan da İslam Dünyasından başkası değildir.
Müslümanların nüfuslarının çokluğu, devletlerinin sayısı, sahip oldukları medeniyet mirası, tarihi birikim (peygamberimiz dönemi, 4 halife dönemi, Abbasîler, Selçukiler, Osmanlılar döneminin dünyaya bıraktığı izlerden bahsediyorum) coğrafi ve stratejik konumları yenidünya düzenini kurmaya en layık ve en yakın grubun Müslümanlar olduğunu haykırıyor.
Yorgun, yıpranmış, zulümle vicdanı kararmış Avrupa’nın, tüm dünyaya kana bulayan ABD’nin böyle bir şey yapması eşyanın tabiatına aykırı. İnançları ve kültürleri buna müsait olmayan Çin, Hindistan gibi uzak doğu ülkeleri ile ruhları ve bedenleri asırlardır köleleştirilmiş Afrikalı devletlerin bu değişimi yapması namümkün. Yeni Nizamı alemi yine Müslümanlar kuracak inşallah. Bu müjdenin, bu umudun ilk belirtileri son İslam İşbirliği Teşkilatının toplantısı sonrası apaçık görüldü. 50 ye yakın İslam Dünyasının bir araya gelmesi nasılda hemen etkisini gösterdi ve BM genel kurlunda kendini dünyanın efendisi gören ABD yapayalnız kaldı. Bu da gösteriyor ki İslam dünyası bir araya geldiği gün zulüm sona erecek adil bir düzen tekrar dünyaya hakim olacak.
İslam âlemi başlarında bir halife bile yokken böyle bir başarı elde ettiyse, bir de İslam Dünyasının bir halife etrafında siyasi, sosyolojik, ekonomik ve dini birlik oluşturduğu manzarayı düşünün. Evvel Allah o zaman başta Türk ve İslam Dünyası olmak üzere tekmil dünya huzurun, adaletin, barışın meyvelerini bolca devşirip, saadet ve selametin güvenli limanına demir atacak. (inşallah)