Haber alınca içim cız etti. Volvo Çinlilere satılmış. Bir milyar 800 milyon dolara...
Volvo'yu Türkiye satın almalıydı. Bu alımı yapabilmek için şu şartlar gerekliydi:
1. Para olacak.
2. Vizyon olacak.
3. Yüzde yüz yerli ve millî bir otomobil sanayii olacak.
250 milyar dolar belki de bu rakamdan fazla kara ve haram para birimi olan bir ülkede Volvo'yu satın almak için para mı bulunamazdı?
Vizyona gelince bizde o hiç yoktur. On yıllar boyunca ülkemiz, otomobil sanayii konusunda korkunç bir hıyanete ve sabotaja uğramıştır.
Aman bizim millî ve yerli bir otomotiv sanayimiz olmasın... Aman bizim otomobillerimiz Londra'da, Paris'te, New York'ta, Tokyo'da, Seul'de, Pekin'de görülmesin... Aman yabancı büyük firmalara rakip olmayalım... Aman sermaye ve sanayi emperyalistlerini darıltmayalım.
Vatan hainliği sadece gizli askerî haritaları düşmana para karşılığı satmakla olmaz. İmkan ve fırsat varken yüzde yüz millî ve yerli bir otomobil sanayii kurmamak da bir tür vatan hainliğidir.
Biz yüzde yüz yerli ve millî otomobil üretemezmişiz... Böylediyene (affedersiniz) kocaman bir hoooşt demek gerekir. Güney Kore, Çin, Çekoslovakya, İsveç üretiyor da biz niçin üretemeyecekmişiz?
Bizim kadar yüzölçümü, nüfusu, imkanı olmayan, sanayileşmeye bizden sonra başlayan, 1950'de ağır savaş yaraları alan küçük Güney Kore dünya otomobil piyasasında zafer üzerine zafer kazanırken biz yabancıların otomobillerini üretmeye devam ediyoruz. Utanmalıyız.
Türkiye Cumhurbaşkanı niçin bir Türk otomobiline binmiyor? Başbakanımız niçin Türk otomobiline binmiyor? Millet Meclisi Başkanımız, Bakanlarımız, valilerimiz, Genel Kurmay Başkanımız, büyükelçilerimiz niçin Türk otomobilleri ile dolaşmıyor?
İsveç kralı İsveç otomobiline biniyor.
Bendenizin yukarıda sorduğu sualleri Türkiye'de kaç kişi soruyor?
Türkiye dünyanın en sağlam, en iyi, en güzel millî otomobillerini üretebilecek imkanlara, potansiyele sahiptir.
Niçin üretemiyor?
Ahlaksızlık, kokuşma ve beyinsizlik yüzünden.
Hıyanet yüzünden.
Ufuksuzluk ve vizyonsuzluk yüzünden.
Emanetlerin ehline verilmemesi yüzünden.
İşte Volvo'yu Çinliler satın alır, biz de aval aval bakarız!..
* (İkinci yazı)
Şiî kardeşlerimizden rica ediyoruz...
Bendenizin bu sütunlarda yayınladığı uyarılar Ehl-i Sünnet Müslümanları içindir. Yıllardan beri birileri, bazı çevreler, içteki ve dıştaki gizli mihraklar Sünnî Müslümanları ehl-i sünnet dairesinden çıkartmak, bid'at ve dalalet çıkmaz sokaklarına yönlendirmek için seferber olmuştur.
Şiî kardeşlerimizin bize karışmaya hakları yoktur. Böyle bir şey fitne çıkartmak olur.
Bendeniz açık ve seçik şekilde Ehl-i Sünnet Müslümanı olduğumu söylüyorum. Bazı Ehl-i Sünnet dışı kardeşlerimiz taqiyye ve kitman yapıyor, hangi fırka ve mezhebe mensup bulunduğunu saklıyor ve rümuzların, takma isimlerin ardına sığınarak şiddetli bir üslupla fitne çıkartıyor.
İran'ın şiî ruhanî lideri Hamaneî, bir grup şiî mollalarına ve İran bürokratlarına yaptığı konuşmada şunları söylemiştir:
"...Bu gibi kitapların basımı ve yayımı sadece ABD'nin ve Siyonistlerin amaçlarının gerçekleşmesine hizmet etmektedir. Böyle kitaplarla ne bir şiî gidip sünnî olur, ne de bir sünnî kendi mezhebini bırakıp şiîliğe meyl eder." (Hameneî, Sünnilerle Şiileri birbirine düşürmek için kafirlerin bastırdığı kitapları kastediyor.)
Yukarıdaki satırları Azerbaycan'da yayınlanan EKSPRESS gazetesinin 21 Aralık 2008 tarihli nüshasından almış bulunuyorum. Arzu edenler, internetten okuyabilir.
Hameneî'nin dediği gibi Şiîlerin Sünnîleri Şiî yapmaya, Sünnîlerin Şiileri Sünnî yapmaya kalkışmaları fitne çıkmasına sebep olur.
Sünnîler Şiî dünyasında fitne çıkartmıyor ama maalesef bir kısım Şiîler Sünnîleri mezheplerinden, fıkıhlarından uzaklaştırmaya çalışıyor.
Bu gibi propagandalar fitneye sebep olur. Fitne ise katilden eşeddir.
Şiîler ile Sünnîlerin arasında maalesef aşağıdaki konularda anlaşmazlıkları bulunmaktadır.
1. Kur'ân'ın tefsirinde,
2. Sünnet ve hadîs konusunda.
3. Bazı akaid meselelerinde.
4. İmamet meselesinde.
5. Ashabın dinî konularda adaleti meselesinde.
6. Taqiyye ve kitman meselesinde.
İki tarafın uleması bin yıldan fazla bir zamandan beri bu konularda tartışmışlar, lakin anlaşamamışlardır.
Ben bir gazeteci olarak bu anlaşmazlık konularında tartışmak istemem. Böyle bir şey beni aşar.
Yazılarım Sünnî Müslümanları uyarmaya yöneliktir.
Yazılarımdaki fikir ve görüşler kendime ait değildir, Sünnî ulemanın görüşleridir.
(1) İlmî ehliyeti olmayan cahiller ve mukallidler Yüce Kur'ân'ı kendi re'y ve hevaları ile tefsire yeltenmemelidir.
(2) İslâm fıkhının ve Şeriatının ikinci ana kaynağı Sünnettir, sahih hadîslerdir. Hindistan'da zuhur etmiş ve şu zamanda İslâm dünyasının her yerine yayılmış olan Kur'âniyyûn fırkası bozuk bir fırkadır.
(3) Ashab-ı Kiram dinî konularda, Peygamberin öğretilerinin açıklanmasında âdildir.
(4) Bundan 1400 yıl önce Ashab arasında zuhur etmiş olan üzücü hadiseler dolayısıyla onları kınamayız, en doğrusunu Allah bilir deriz.
(5) İki asırdaki ihtilaflara şianın gözlüğü ile bakmayız.
Şia, Ehl-i Sünnet'in muteber kabul ettiği Kütüb-i Sitte'ye ve diğer hadîs kaynaklarına itibar etmez. Biz Sünnîler Sahih-i Buharî için "Esahhü'l-kitab ba'de kitabillah" (Allah'ın kitabından sonra kitapların en doğrusu) deriz. Onlar ise onu mevzu hadîslerle dolu kabul eder. Biz de onların en muteber hadîs kitabı olan el-Kâfi'yi sahih ve muteber kabul etmeyiz.
Lütfen fitne çıkartmayalım. Şiî kardeşlerimiz biz Sünnîlerin iç işlerine karışmasınlar. Şunu iyi bilsinler ki, bazı Sünnîleri bid'atçi yapabilirler ama şiî yapamazlar.Küfür dünyası, Haçlılar, Siyonistler, ateistler, Sünnîlerle Şiîleri birbirine düşman etmek için var güçleriyle çalışıyor. Onların ekmeğine yağ sürmeyelim.
Bendeniz bir Sünnî olarak Şiî kardeşlerimin mezheplerine İslâm'ı anlayışlarına karışmam, onlar da bize karışmasınlar.
Müslümanın Müslümana, mü'minin mü'mine taqiyye ve kitman yapması doğru olmaz. Peygamberimiz "Bizi aldatan bizden değildir" buyurmuşlardır.
Lütfen fitne çıkartmayalım.
Sevgili Sünni kardeşlerim!.. Sizi Ehl-i Sünnet itikadından ve fıkhından uzaklaştırmak isteyen bid'atçilere, reformculara, yenilikçilere, tarihselcilere, diyalogçulara, ehliyetsiz müctehidlere aldanmayınız; Ehl-i Sünnet İslâmlığına sımsıkı bağlı kalınız. "Kur'ân'dan başka kaynak yoktur" inancı, düşüncesi ve görüşü Kur'ân'a aykırıdır.
Cenab-ı Hak hepimizi din konusunda fitnelerden ve fesatlardan korusun