Uzlaşı ve DTP

xxx78

Ak Parti'nin Türkiye'nin önünü tıkayan sorunun çözümünden yana olduğunu en baştan biliyoruz; 2003'te henüz iktidarda taze iken kapsamlı bir proje hazırlamış, ilk elde geniş bir af yasası için kolları sıvamışlardı. Sonra 'iyi saatte olsunlar' devreye girdi ve 'af' güdük bir biçimde çıktı. O gün bugündür yapılan yanlışlığın telâfisi için fırsat kolluyor Ak Parti...

CHP kendisini 'asla iktidar yüzü göremeyecek bir parti' olarak algıladığı müddetçe Ak Parti'nin her dediğinin tam karşısında konuşlanmayı ilke edinmişti; son yerel seçim sonuçları iktidar umudunu beslemiş olmalı ki, CHP de, Güneydoğu'da 'çözüm' yolu gözleyenlere göz kırpmaya başladı. Geniş kapsamlı bir af ve 'kimlik' eksenli değişimlere ters bakmadığı anlaşılıyor CHP'nin...

Türkiye'de Ak Parti ile CHP'nin üzerinde buluşabildiği her konu 'toplumsal mutabakatın oluşması' anlamına geliyor. 'Kürt sorunu' konusunda iki partinin üzerinde birleşebileceği bir zemin var bugün...

Siyasette uzlaşmanın kritik konularda çözüm için yeterli olmadığı bir ülkeyiz; kırmızı çizgileri silsek bile görünmez kırmızı çizgiler yerli yerinde duruyor. Partiler arası mutabakata devlet aygıtlarının da bir biçimde katılması, herhangi bir dikenli sorunun çözümü için gerek şart. Anayasal olarak devlette uyumu sağlamakla görevli Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklamaları bu alanda da bir uzlaşı olduğunu hatırlatıyor; hassas devlet kurumları da şu sıralar uyum sinyalleri veriyor.

Lâfı fazla uzatmak gereksiz: Türkiye en ciddi sorununu bertaraf etmeye ve 'barışa' ulaşmaya hiç bu kadar yakın olmamıştı.

Bu noktada en ciddi sıkıntı, sorunun muhatabının kimliğinin tespitinde... Türkiye'nin bugüne kadar yürüttüğü savaşta muhatabı belliydi, peki savaşın bitmesini getirecek çözüm arayışında muhatabı kim olacak? Devletler düzenli savaşlarda başka devletlere muhatap, ancak terörle savaştaki muhatabının barış arayışında karşısında yer almasını hiçbir devlet kabul etmiyor.

IRA'yı değil, Sinn Fein'i muhatap seçti İngilizler... Teröre muhatap her ülkede çözümün yolu siyasi bir muhatapla açıldı. Türkiye'de bu muhatabın kim olacağı belli: Demokrat Türkiye Partisi, DTP... Ak Parti ve CHP'nin devletin hassas birimlerinin de destek çıktığı çözüm arayışlarına DTP'nin de katılması bir zorunluluk...

DTP de son zamanlarda üzerine düşen sorumluluğun farkında olduğunu düşündüren mesajlar veriyor. 6 erin şehit düşmesiyle sonuçlanan son mayın patlaması ardından yaptığı açıklamada, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, 'demokratik bir çözüm' veya 'silâhsız bir çözüm' arzulayanların ellerini tetikten çekmesi gerektiğini hatırlattı.

Açıklamadan DTP'nin iki adımlı bir çözümden yana olduğu da anlaşılıyor: İlk adımı 'ölümlerin durması', ikinci adımı da 'siyasetin yolunun açılması' olan bir çözüm...

Makuliyet sınırları içerisinde bir öneri bu. Sanırım, Ak Parti ile CHP'nin de fazla zorlanmadan kabul edebilecekleri bir öneri... Şimdi sıra ölümleri durduracak gelişmelerin yaşanmasında: Dağdakileri inmeye ve silâhlarını terke ikna edecek, siyasetin özgürlük alanını genişletecek gelişmeler...

Ülkeyi çeyrek asırdır zayıf hale düşüren büyük bir dertten kurtarabilecek bu gelişmelerin yaşanmasına 'uzlaşı' dışında kalanların da fazla ses çıkartmaması beklenebilir. Başarısından doğrudan zarar göreceklerin süreci baltalamak için sergileyecekleri her türlü tezvirat ve kışkırtıcı eylemlerin boşa çıkartılabilmesi için uzlaşı tabanının mümkün olduğu kadar geniş tutulmasında yarar var çünkü...

“İyi şeyler olacak” vaadinden buraya geldik. Şimdi iş, sonunda, “İyi şeyler oldu” dedirtecek süreci başlatmakta...