Umutlanabiliriz

xxx78

Herhalde bütün dillerde en çirkin sözcüklerden biridir 'işkence'; insanı bir 'hiç' olarak gören, onurunu ayaklar altına almayı doğal sayan bir anlayışın sonucudur... 'İşkenceci' diye anılmayı hak eden bir anlayışı ve yaptıklarını bugünün dünyası kınıyor.

Dünyanın kınaması, iğrenç uygulamayı bütünüyle ortadan kaldırmıyor elbette. Dünyanın bir yerlerinde, birileri, başka birilerine 'işkence etmeyi' doğal sayıyor. Batılı ülkelerde bile, 'teröre karşı mücadele' sınıfına sokulabilen 'zanlılar' için, yeni keşfedilmiş ve olağanüstü tesirli işkence yöntemleri kullanılabiliyor. Uçaklara doldurulan 'zanlılar' özel donanımlı uçaklarda ve yerleri gizli özel mekânlarda işkenceye tâbi tutuluyor.

Kim, ne amaçla yaparsa yapsın 'işkence' en büyük insanlık suçlarından biridir.

Engin Ceber adlı bir gencin tutuklu bulunduğu cezaevinde işkenceye tâbi tutulması ve maruz kaldığı kötü muamele yüzünden hayatını kaybetmesi, çoktandır unuttuğumuz eski alışkanlığın yeniden uç vermeye hazır beklediğini hepimize hatırlatıverdi. 'İşkence' bu topraklarda çok sık rastlanan kötü uygulamalardan biriydi ve o günleri artık geride bıraktığımıza inancımız sebebiyle bir daha tekerrür etmeyeceğini düşünmeye başlamıştık.

Kötü alışkanlıkların bir yerlerden yeniden kendilerini dışa vurma âdetleri vardır. Sürekli eğitim aksatılır, yanlış yapanın üzerine gidilmez ve yaptığı yapanın yanına kâr kalırsa, hiç kuşkunuz olmasın, Türkiye'nin dört bir yanı kısa zamanda 12 Eylül sonrasının 'Diyarbakır Cezaevi'ne bile dönebilir.

Ak Parti iktidarı birçok başka kötü alışkanlıkla birlikte 'işkence' uygulamalarını da tarihe karıştırmayı başarmıştı. Sadece Avrupa Birliği böyle istediği için değil, Ak Parti'nin üzerine oturduğu moral zemin de işkenceyi 'insanlık suçu' saydığı için... 'İşkence' konusunda kararlılığını, demek ki, biraz daha fazla belli etmeliymiş hükümet... Bu konuya verdiği önemi, siyasi tarihimize yapılan işkencelerle geçmiş olan Diyarbakır Cezaevi'ni, Metris'i birer 'insanlık suçları müzesi' haline getirerek herkese bir daha hatırlatmanın zamanı...

Hayatını işkence altında kaybeden Engin Ceber'i geri getirmek mümkün değil; insanlık suçu işleyen işkencecilerine verilecek cezalar da merhum, ailesi ve yakınları için fazla bir anlam taşımıyor. Ancak, devlet ve hükümet adına dilenen 'özür' ve sergilenen kararlılık, eski alışkanlıkları depreştirmeyi düşünenler üzerinde etkili olacaktır.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in dilediği 'özür', karşımızda yeni bir Türkiye bulunduğunun işareti...

'Yeni Türkiye' yanlış uygulamaların ortadan kalktığı, kötülüğün bütünüyle kazındığı bir Türkiye değildir elbette; ancak yanlışlıklara ve kötülüklere müsamaha edilmeyen, insanlık onuruna saygılı bir bir ülkedir 'Yeni Türkiye'... Hükümetin konuya yaklaşımı ve sergilediği kararlılık bunu bir kez daha göstermiş oldu.

Bizi dünyanın karşısında başımız öne eğik durmaktan kurtaran bir kararlılık bu. Adalet Bakanı Şahin'i açık yürekliliği sebebiyle kutlamak şart.

Umutlanabiliriz.