Geçtiğimiz gün Ankara Ulucanlar Cezaevi Müzesini ziyarete gittim. Bu diğer ziyaretlerimiz gezilerimiz gibi değildi. Bilindiği üzere sayısız tekke türbe ziyaretlerin de bulunuyorum gitmeden önce içimde çocuksu bir duygu ayrı bir huzur kaplanır.
Ulucanlar Cezaevi tarihin en acı anılarını içinde barındırdığı için olsa gerek iç huzursuzluğu ile gezdim diyebilirim. Gezi izlenimlerimin yanında neden Müzeye layık görünen bir cezaevidir başlığı altında cezaevinin tanıtımını yapmak istiyorum siz sevgili okuyucularıma…
Cumhuriyetin ilk yılların da 1920 yılında askeri depo olarak inşa edilmiş zamanla 1925 yılında cezaevine çevrilmiştir. Yapılan tarihsel araştırmalar doğrultusunda 1960 tarihli Merkez Cezaevi Müdürlüğü ve Milli Emlak Müdürlüğü arasında geçen yazışma belgelerine göre; Şehir Plancısı Alman Carl Christoph Lörcher’in önerisi ile yapılan Ulucanlar Cezaevi, 1925 yılında İçişleri Bakanlığınca “Umumi Hapishane” olarak işlev görmeye başlamış.
1925-2006 yıllarında Ankara’nın Altındağ İlçesinin Ulucanlar semtinde yer alır. ilk adı Cebeci Tevfikhanesi olan hapishane, daha inşa edilip açılmasından bir yıl sonra infazların gerçekleştiği bir mekan oldu. 1925'ten mahkumların başka bir cezaevine sevk edilip cezaevinin boşaltıldığı 2006 yılına kadar, tam 81 yıl boyunca insanların hapis edildiği, işkencelerin yapıldığı, infazların gerçekleştiği soğuk, karanlık bir mekan olmaya devam etmiş. Ulucanlar Cezaevi, Cebeci Umumi Hapishanesi, Ankara Cebeci Sivil Cezaevi, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi ve en son Ulucanlar Cezaevi adlarını almıştır.
Şimdiler de 2010 yılından beri müze olarak faaliyet göstermektedir. Cezaevi adeta geçmişin ağır izlerini üzerinde taşımaktadır.
Öyle bir koğuş var ki adını tarihe yazar.
Hilton koğuşu
Hilton olarak adlandırılan 9. Ve 10. Koğuşlar ilk kez 1957 yılında dönemin Milletvekili Sayın Osman Bölükbaşı’nın tevkifi üzerine özel olarak yapılmıştır. Ankara manzaralı Hilton daha sonraki yıllarda dönemin Başkan’ı Bülent Ecevit’in tutuklulukları ev sahipliği yaptığı gibi birçok gazeteci, yazar, karikatürist ve siyasetçilere de ev sahipliği yapmıştır.
Osman Bölükbaşı, Bülent Ecevit, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet, Osman Yüksel Serdengeçti, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Nihat Subaşı, Ahmet Emin Yalman, Fethi Giray, Erdoğan Tokatlı, Ratip Tahir Burak, Şinasi Tahir Berker gibi tanınmış kişilerin yattığı tespit edilmiştir.
İlk olarak sizi balmumundan yapılmış bir gardiyan karşılıyor. İçeride toplamda 22 adet mahkûm şekli verilmiş balmumu heykelleri bulunmaktadır. Her şey ayrıntıları ile düşünülmüştür.
Müşahede odaları ve Tecritler âdete aslını yaşatıyor.
Tek kişilik hücrelere yapılan balmumu heykelleri mahkûmları canlandırırken aynı zamanda hoparlörlerden dışarıya verilen haykırış, yakarış sesler mahkûmların o zamanda yaşadıkları acıları taze tutuyor.
6. Koğuş ünlü mahkûmların özgeçmişlerinin yer aldığı ve anılarının canlı tutulması adına ufak bir müze haline getirilmiştir.
Farklı zamanlarda aynı koğuşu kullanan gazeteci, yazar, şair, siyasetçi ve sanatçılara ilişkin eşyalar sergilenmektedir.
Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Deniz Gezmiş, Metin Toker, Hüseyin İnan, Mustafa Pehlivanoğlu, Fakir Bayburt, Necip Fazıl, Kısakürek, Hüseyin Cahit Yalçın, Sait Özdemir, Fikri Arıkan, Albay Talat Aydemir, Mehmet Kemal Pilavoğlu, Fakir Bayburt, Hasan Damar, Beyhan Cenkçi, Nazım Hikmet, Yılmaz Odabaşı, Necdet Adalı, Yılmaz Güney, İskilipli Atıf Hoca, Nail Bey, Maliye Nazırı Cavit Bey, Recep Sakın, Halim Büyükbulut, Osman Yüksel Serdengeçti, Nihat Subaşı, Tarık Halulu ya ait eşyalar yer almaktadır.
Toplam 6 koğuşun bulunduğu müze de 2. Koğuşta Ahmet Arif, Muhsin Yazıcıoğlu, Ali Bülent Orkan, Ahmet Tevfik Ozan, Kasım Gülek ve daha birçok ünlünün eşyalarının yanında mahkûmların zulaları, mahkûmların kendilerinin yaptıkları eşyalar yer alıyor. Duvarlarda idam edilenlerin daha önce yayınlanmamış mektupları yer alıyor.
Ulucanlar Cezaevinde Gerçekleştiği Tespit Edilebilen İnfazlar(1915-1983)
İstiripli Mehmet Arif Hoca 3 Şubat 1926
Babaeski Müftüsü Ali Rıza Hoca 3 Şubat 1926
Maliye Nazırı Cavit Bey 26 Ağustos 1926
Dr. Nazım Bey 26 Ağustos 1926
Milletvekili Hilmi Bey 26 Ağustos 1926
Nail Bey 26 Ağustos 1926
Abdulkadir Bey(Eski Ankara Valisi) 1 Eylül 1926
Süvari Fethi Gürcan 24 Haziran 1964
Albay Talat Aydemir 5 Temmuz 1964
Deniz Gezmiş 6 Mayıs 1972
Yusuf Aslan 6 Mayıs 1972
Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972
Necdet Adalı 8 Ekim 1980
Mustafa Pehlivanoğlu 8 Ekim 1980
Fikri Arıkan 27 Mart 1982
Ednan Kavaklı(Adli Suçlu) 13 Haziran 1982
Ali Bülent Orkan 13 Ağustos 1982
Memleketim yetiştirdiği insanları da orda görmem beni biraz daha etkiledi ve üzdü diye bilirim. Merhum Yeminli Mali Müşavir Selahaddin Şenliler Beyefendi ve Yusuf Aslan maalesef ki yargılanan ve ceza alan kişilerin arasındadır.
Şimdi de gördüğüm bazı yanlışları da söylemem gerektiğini düşünüyorum. Ulucanlar Cezaevi Müzesinde mahkûmların eşyalarının sergilendiği camlarla kaplı alan da biz buna vitrin diyoruz. Vitrin de sergilen eşyaların hepsine aynı özen gösterilmemişti. İsim olarak yazmayacağım yanlış anlaşılmalara vesile olmamak adına sadece bilgi mahiyetinde sunacağım. Mahkûmların not ve anı defterleri mevcut aynı zamanda birkaç mahkûmun mektuplarına da yer verilmiştir. Bu görsellerin daha korunaklı olması adına cam çerçevelere konulmuş bazı belgeler. Bazıları da sadece şekilde cam vitrinin içine gelişi güzel bırakılmış. Şimdiden başlamış silinmeler bu ilerleyen zamanda şöyle diyelim 4-5 yıla bile kalmayacak yazılan notlar mürekkep hava ile karışıp uçup gidecek.
Mademki orası bir müze bu sorumluluk Kültür Bakanlığının Müzeler Daire Başkanlığı sorumlu olmalı. Korunaklı ilaçlar ile muhafaza edilmeli. Müzeyi ziyaret edecek okuyucularıma tavsiyem duvar da mahkûmların daha önce hiç sunulmamış ailelerine yazdıkları mektuplar yer alıyor. Onları okumalarını arzu ediyorum.
“Özgürlük, duygu ve düşüncelerin içer de perçinleşmiş hali değildir. Duyguların özgürce hareket halinde olması halidir. M.K”
Müzede bulunan balmumu heykellerini ve mahkum koğuşlarını incelemek isteyenler aşağıda vereceğim linki tıklayabilirler..
https://www.habername.com/haber-ulucanlar-cezaevi-81-yillik-tarihi-ile-yasiyor-162345.htm