Tuzla'daki tersaneler ölümcül sorunlar üretmeye devam ediyor. En son olay yürek dağlayıcı: Kurtarma amaçlı bir filikanın işe yarayıp yaramayacağı, canlı denekler içine doldurularak test edilmeye kalkışıldığında, hayat kurtarmaya yaraması gereken araç üç can alıyor, 16 kişinin de yaralanmasına sebep oluyor...
Belli ki, oralarda insan hayatını sudan ucuz sayan bir anlayış hüküm sürüyor...
Tersaneler son yılların hızlı gelişen gemicilik sektörüne ayak uydurmakta zorlanıyor. Beş yıl öncesine kadar aynı mekanlarda en fazla beşbin işçi çalışırken, bugün bu rakam 35 binin üzerine çıkmış durumda. Tersaneleri Yalova'ya taşıma niyeti henüz hayata geçirilemediği için, dar bir alanda, gemi inşa sektörü, mekanların istiab haddini çok aşan sayıda işçi çalıştırmak zorunda. Bu durum da, son birkaç yıl içerisinde, 100'ün üzerinde işçinin hayatını kaybetmesine yol açan kazalara sebep oldu.
Ancak kolayca 'kaza' denilip geçiştirilemeyecek vahametteki son olay Tuzla'da daha köklü bir çürümüşlüğün hüküm sürdüğünü gösteriyor...
İşe yarayıp yaramadığını ilk kez test edeceğiniz her tarafı kapalı küçük bir filikanın içerisine, sırf ağırlık yapsınlar diye, aralarında yüzme bilmeyenlerin de bulunduğu 19 işçiyi bindirir misiniz? Kitabında da yazıyormuş; insanlı deneme ancak üç testten sonra yapılıyormuş bu tür filikalarda... Tuzla'daki tersanede, daha ilk deneme için, gelsin işçiler... Yevmiyesi 40 milyona çalışan ve ne iş teklif ederseniz edin reddedemeyecek durumdaki ucuz insan malzemesi varken, aracın içine ağırlık teşkil edecek farklı malzeme arama zahmetine katlanılır mı?
Denemeyi yapanlar böyle düşünmüş olmalı. Kafalarının içinden böylesine sakim bir düşünceyi bu çıplaklıkta geçirmiş olmasalar dahi, giydirilmiş düşünceleri bile ne kadar müstehcen!
Hayatını kaybeden işçilerin sayısı üçle sınırlı kalmayabilir, aracın içine tıkıştırılan 19 kişinin hepsinin tabutları çıkabilirdi Tuzla'daki tersanelerden...
Türkiye için gemi inşa sektörü elbette önemli; tersanelerin sağladığı iş imkanı, orada üretilen gemilerden kazanılan para kimbilir kaç aileyi ayakta tutuyor. Zaten bu sebeple, alarm zilleri artık kulak tırmalayıcı bir yüksekliğe çıkmış olsa da, yetkililer, tersaneler Yalova'ya taşınana kadar sektörü zarara uğratmayacak tarzda yumuşak bir geçiş yapılmasından yanalar...
İyi de Tuzla'daki tersanelerde kol gezen bu kötücül ruh ve köklü çürümüşlük, ucuza satın alınabilen hayatları Yalova'da da tehdide devam etmeyecek mi?
Yalova'ya da sirayet etmeden, daha Tuzla'da iken, çürümüşlük ve kötücül ruhu oracıkta yok etmenin yollarını aramak şart. Tersane midir sorumlu, denemeyi yaptıran taşeron firmamı mı, gemilerine bir an önce kavuşma telaşındaki müşteri mi, bugün üçü hayatta olmayan 19 canı birden tehlikeye atmakta beis görmeyen her kimse, hesap vermeye zorlanmalıdır. Ölüme sebebiyet vermenin hesabı hukuken elbette sorulacaktır; ancak ticari açıdan da canını acıtmak şart insan hayatına sinek kadar değer vermeyen o kötücül ruhun...
Gemisine el koyarak mı, lisansını iptal ederek mi, tersanesini kapatarak mı, her ne yolla ise...
İnsan hayatı bu kadar ucuz, ölüm bu kadar kolay olmamalı.