ABD-İsrail arasındaki gerilim gerçekten bir kriz mi? Ya da Barack Obama, son Benajamin Netanyahu ile son görüşmelerinde gerçekten "İsrail'e Kudüs tokadı" mı indirdi? İki devlet arasında gerçekten de medyada pazarlandığı gibi bir kriz var mı ya da yaşanabilir mi? Hiç sanmıyorum. Bunlar, oldukça erken yorumlar.
Yahudi yerleşim birimleri tartışması üzerinden yürütülen ancak gerçekte İran'a karşı nasıl tavır alınacağı konusunda anlaşmazlıklardan kaynaklanan geçici bir gerilim yaşanan. Şu an için, ABD İsrail'i herhangi bir "delilik" yapmaması konusunda dizginlemeye çalışırken, İsrail, etki alanına giren bütün çevre ve güçle Obama yönetimini, Tahran'a karşı harekete geçirmeye çalışıyor. Görünen o ki, ABD yönetimi içinde çok güçlü bir çevre, "her ne pahasına olursa olsun" İsrail'e kayıtsız şartsız desteğini devam ettirecek. Obama'nın görünüşte karşı çıkışı ile ABD sisteminin tam desteği arasında bir kıyaslama yaparsak Obama'nın etkisiz kalacağını söyleyebiliriz. Öyleyse, acele bir yargıya varıp, ABD-İsrail arasında kriz yaşandığını söylemek şimdilik söz konusu değil.
Bu neden önemli?
ABD'yi istediği pozisyona getiremeyen, Avrupa ülkelerinden açık işaret alamayan, İran'ı durdurma konusunda dünyanın aciz kaldığını düşünen İsrail'in bütün dünyayı bir oldu-bitti ile karşı karşıya getirme ihtimali oldukça ciddi. Her ne kadar, ambargo dışında bir politika geliştiremeyen Batılı ülkeler, İran'a açık askeri müdahale seçeneğinin başarısız olacağını düşünseler de, böyle bir durumda İsrail'in yanında yer almak zorunda kalacaklar. Tel Aviv yönetimi, bunu bildiği için, hırçın ve şımarık tavrını devam ettirecek. "Yapacağı deliliği engellemeye" Obama'nın gücünün yetip yetmeyeceğini o zaman göreceğiz. Nükleer çılgınlık dahil, çok şeyi göze alan bu ülke, önünde duran Obama bile olsa, onu "etkisizleştirmek" için her yolu deneyecektir.
İsrailli askeri tarihçi Martin van Creveld'in; "Her biri Avrupa'nın kalbindeki hedefleri, başkentleri vuracak yüzlerce nükleer savaş başlığımız ve füzemiz var" sözünü, "Siz İran'ı vurmazsanız biz yapacağız" türü şantajları, "İsrail batarsa dünyayı da batırırız" türü tehditleri iyi algılarsak, gerçek tehdidin asıl kim olduğuna dair kanaatlerimiz değişir. Dünya; devlet gibi değil örgüt gibi hareket eden, sınırsız sorumsuzluk örnekleri sergileyen, hiçbir geleneğe uymayan bu dokunulmaz ülkenin, sadece komşuları için değil, gelecekte Batı ülkeleri için de tehdit oluşturabileceğini bir yere not edilmeli.
Bugünlerde, hemen her ülkeyle sinir harbi yaşayan ve tehlikeli hesaplar yapan İsrail'in burnunun sürtülmesi, hizaya sokulması Avrupa ve Amerika'nın da çıkarına olacaktır.
Dünyanın Ortadoğu'da İsrail'in düşündüğü tarzda bir krizi kaldırma gücü yok. Ortada iki seçenek var. Ya İsrail'in yol açacağı provokasyona teslim olunacak, ya da İran'la başka türlü bir çözüm yolu bulunacak. Ancak, ABD ve müttefiklerinin yeni ve ağrılaştırılmış ambargo dışında ellerinde hiçbir plan olmadığı da ortada. Yoğun olarak Çin ve Türkiye'yi bu ambargo için ikna etmeye çalışıyorlar. Ankara net bir şekilde tavrını ortaya koydu ve ambargoya karşı olduğunu açıkladı. Türkiye'nin yaklaşımı ambargo karşıtlığının da ötesine geçiyor. İsrail'in sorumlu alana çekilmesi, Kudüs merkezli tahriklerin son bulması, bölgesel yakınlaşmanın sabote edilmemesi. Türkiye ile İsrail arasındaki gerilimin ana sebebi de bu zaten. İsrail'in tahrikleri, oyun bozma girişimleri ABD ve Avrupalı ülkelerden önce Türkiye'den çok sert karşılık buldu.
Eğer İran'a ambargo uygulanacaksa Türkiye'nin kesin ikna edilmesi gerekiyor. Bu da hiç mümkün görünmüyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmini 30 milyar dolara çıkarma, yeni enerji anlaşmaları yapma, yerel para üzerinden anlaşmaların uygulanması gibi çabalar, ambargo taraftarlarının ümitlerini kırıyor. Türkiye, söz konusu ambargonun kendisine maliyetinin çok ağır olacağının ve hiçbir sonuç doğurmayacağının farkında. Ama bunu Batılı ülkelere anlatmakta zorlanıyor. Ermeni tezleriyle ilgili gelişmeleri, her ne kadar yalanlansa da, bu yönde değerlendirmekte fayda var. Türkiye'ye karşı baskı aracı olarak kullanılacaktır.. Sadece Ermeni tezleri değil, ambargoya ikna etmek için Türkiye'ye karşı hemen her baskı aracı kullanılacaktır.