Bu yazıya başladığım gün Diyarbakır – Silvan’daki hain pusu sonucu 13 şehidimizin acısı yürekleri yaktı. Yazılarımızı takip edenlerin bileceği gibi, iç dairede ülkemizin, yakın dairede ortadoğu ülkelerinin (kürdler dahil) ve geniş dairede ise müslüman ülkelerin özgürlük ve geleceği için, ülkemizde insan hakları ve ifade özgürlüğünün genişletilmesi ve sağlamlaştırılması son derece önemlidir.
Geçmiş hükümet zamanında başlayan demokratik açılım projesi, zaman zaman, kesintiye uğrasa bile, belli bir yol almıştır. Toplumda kürd açılımı olarak da bilinen bu proje aslında bir etnik gruba yönelik bir proje değildir. Proje başarıya uğramasından çekinen Türkiye Cumhuriyeti içerisindeki derin ve çirkin oluşumlar ve BDP’nin katkısı ile, Kuzey Irak’tan Habur’a teslim olmaya gelen bir grup teroristin karşılanması sırasında yapılan gösteriler projenin ve sonrasında gösterilen tepkiler bu projenin kesintiye uğramasına yol açmıştır. Burada yine PKK ve BDP’nin kürd halkına karşı samimiyetsizliği mevcuttur. Demokratik açılımın başarıya ulaşmasının onların her türlü rantlarının sonu olacağını çok iyi bilmektedirler ve bu yüzden bu projenin engellenmesi için her türlü engellemeyi yaptılar ve yapacaklardır. BDP ve PKK yaptıkları bu hareket ile sonucun ne olacağını çok iyi biliyorlardı.
Bu yüzden bu özgürlük projelerinin başarıya ulaşması için yeni dönemde hükümete büyük sorumluluklar düşmektedir. Her ne kadar ülkemizdeki genel halkın farkına varmaması normal ise de, kendini aydın kabul eden büyük bir kısım aydının da göremediği şey, bu projenin başarısı Türkiye Cumhuriyeti’nigloballeşen dünyada hak ettiği yeri almasını sağlıyacaktır. Çünkü giderek küçülen dünyamızda, adalet ve özgürlük en az ekonomik gelişmişlik kadar devletlerin devamı için gerek şart olacaktır.
Bu proje ile sağlanacak özgürlüklerin genişletilmesi ve sağlamlaştırılması ile, Türkiye Cumhuriyeti kabuğunu kıracak, üzerine uymayan, kendisine dar gelen elbiseyi çıkaracaktır. Türkiye Cumhuriyeti içinde çökelekleşmiş derin ve karmaşık ilişkileri olan silahlı terorist ve bazı sivil toplum kuruluşları, ki bu gruplar çeşitli ulusal ve uluslararası diğer çeteler ve gruplarla direk ve indirek ilişkiler içinde olduğu bugün bir gerçektir. Mevcut hükümetin bu oyunu bozmak için, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bireysel ifade, inanç, eğitim ve doğru haber alma temel özgürlüklerini anayasal güvence altına almalı ve bu özgürlükler tanımları yorumlara ve kısıtlamalara açık olmamalıdır.