Mavi Marmara gemisi, İHH İnsani Yardım Vakfı’nın öncülüğünde düzenlenen ”Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım” kampanyası kapsamında 22 Mayıs 2010 günü, elliye yakın ülkeden Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, ateist, farklı görüşten 600 yardım gönüllüsü ile yola çıktı.
Gazze’ye insani yardım götürüyorlardı (aç insanlara gıda, hastalara ilaç, çocuklara oyuncak, sakatlar için tekerlekli araba, her çeşit ihtiyaç maddesi, çimento vb).
Gemileri organize eden insani yardım kuruluşlarının iki amacı vardı:
Öncelikle, çok zor şartlarda yaşamaya mahkûm edilmiş Gazze halkına “insani yardım” ulaştırmak.
İkincisi- ve bence en önemlisi -Gazze’ye uygulanan ablukayı dünya gündemine taşımak.
Taşıdılar da!
En ağır, en kıymetli bedeli ödeyerek!
Gemi, 31 Mayısta Akdeniz’in uluslararası sularında, milletlerarası hukuka aykırı bir şekilde İsrail Ordusu tarafından saldırıya uğradı.
İnsanlığın asla unutamayacağı bir saldırı!
Dokuz yardım gönüllüsü öldürüldü. Onlarcası yaralandı…
Şehitlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
O gemiye binme cesareti gösteren herkese selam olsun!
Gazze için yürekleri sızlayan kahramanlara selam olsun!
Kendi çocuklarını hasret bırakıp, muhtaç çocuklara yardıma koşan annelere babalara selam olsun!
Onları bağrına basan insanlara selam olsun!
Her zaman olduğu gibi içimizden birileri, uluslararası sularda gemimize saldırı kabul edilemez diye haykırıp, dünyayı ayağa kaldırmak yerine, bu konuda “neden engel olmadı” diye hükümeti suçlamaya çalışıyorlar.
Ey İsrail’in avukatlığını yapanlar, bir seferlik olsun yaşadığınız ülkenin insanlarını savunun.
Mazlumları savunun! Güçlüyü değil haklıyı savunun!
Bu sivil örgütlerin düzenlediği bir kampanyadır.
Sivil örgütler hükümetlerin güdümünde değildir. Öyle olsa sivil demenin bir anlamı kalmaz!
İsrail’in saldırısından sonra hükümet ve Türkiye Büyük Millet Meclis’i vatandaşına sahip çıkmıştır.
Başbakan meclis grubunda İsrail’i sert bir şekilde uyardı.
TBMM, İsrail saldırısını bildirge yayınlayarak sert bir dille kınadı.
Türkiye’nin İsrail’den üç talebi var:
Bir: İsrail’in özür dilemesi
İki: bağımsız, uluslar arası bir soruşturma komisyonunun oluşturulması
Üç: İsrail’in gazze’ye uyguladığı ablukayı tamamen kaldırması
Bölge kabadayısı İsrail, Türkiye’nin taleplerini kabul eder mi? kabul etmezse Türkiye nasıl bir yol izler? Bunu bekleyip göreceğiz.
”Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikârdır”
İsrail, bölgede söz sahibi olmaya başlayan Türkiye’yi ayak bağı olarak görüyor. Alandan çekilmeye zorluyor. Ortadoğu, benim alanım, sen burnunu sokma demek istiyor!
Türkiye’nin bölgedeki gücünden rahatsız olan “ diğerleri ”de İsrail’i cesaretlendiriyor!
Birlikte Türkiye’nin gücünü sınıyorlar!
Belli ki hesapları var.
Ancak, böyle devam ederlerse!
Hesap dönecek ve zalimler ağır bedel ödeyecek!