Gördüm nurlu geleceği rüyamda bir gece ,
Işıklar yağıyordu her yer sessizce
Ahenkle işleyen saat gibiydi
Bir bir silinip gitmişti karanlık geceler
Yeni bir dünya yeni bir dünya
Yeni bir dünya kuruyorlardı
Her taraf gökler gibi pırıl pırıl
Yeni bir dünya kuruyorlardı.
Olimpiyat Marşı
Dünyanın yaşadığı sıkıntıların ana kaynağı , cehalet, fakirlık/ başkalarına muhtaç durumda olma hali ve ihtilaflara sebep olan ayrılıklardır. Bu durum kafalarda hayali düşmanlıklara neden olup, toplumları birbirinden ayıran sınırlar oluşturmaktadır.
Gelecekte dünyamızın kargaşa ve çatışmalardan uzak, yeni bir hayat çizgisinde şekillenmesi, güç odaklı bir medeniyet anlayışından uzak, insan merkezli bir medeniyet anlayışının neticesi olan açık görüşlü, önyargıdan uzak, dürüst kişilikli insanların yetiştirilmesi zorunluluğuna bağlı.
Bu zorunluluk yıllar öncesi Anadolu’nun mütevazi, sıradan görünümlü fakat gönlü enginlere sığmayacak kadar zengin ve cömert insanlarını harekete geçirmiş, yaklaşık çeğrek asırdır süregelen hizmetler, millet olarak “ barışın taraftarı” olduğumuzu tüm dünyaya kanıtlama vesilesi olmuştur.
Şimdilerde köşe bucak dünyayanın her karış toprağında “ savaşsız da yaşanabileceği” mesajı veren, kendilerini barışın elçileri olarak görebileceğimiz yeni bir nesil yetişiyor…
Bu büyük ve kutlu projenin mimarlarının ülkemiz insanı olması ise toplum olarak bizleri onurlandıracak en büyük değer.
Bu kutlu proje, çok kısa sayılabilecek bir zaman diliminde özellikle yakın tarihimizde misyon itibariyle aynı kulvarda başka bir benzeri olmadığını gördüğümüz “gönüllüler hareketi” nin bir parçası “Türk Okulları”dır.
Birkaç asırdır siyasi, ekonomik ve sosyal bir çok sıkıntılar yaşayan veya yaşatılan bir toplumun evrensel anlamda eğitim alanında ortay koyduğu bu projenin üzerinden 21 yıl geçti. Bu faaaliyetler bugün 130 ülkede devam ediyor.
Sosyologların bir “sivil toplum hareketi” olarak tanımladığı, bugün insanlık olarak yaşadığımız düşmanlıkların, bölünmelerin, savaşların sebebi sayılan din, ırk ve mezhep kaynaklı hiçbir ayrımcılığı kabul etmeyen bu hareket, fedakar Anadolu insanının gönlündeki faziletli duyguların pratiğe dönüştürülmüş halidir.
Her biri bulundukları coğrafyalarda “sulh adacıkları” tabiriyle anılan bu okullar, zaman içerisinde eğitim hizmetleri yanında direkt olmasa da dolaylı olarak Türkiye’yi tanıtmaktadır. Ülkemiz ve diğer ülkeler arasında ekonomik ilişkileri ileri seviyeye ulaştıracak altyapıyı hazırlamış, günümüzde gelinen noktaya büyük katkı sağlamıştır.
Türkiye, son yıllarda bu okulların mevcudiyetiyle ortaya konan Türkçe olimpiyatları projesiyle dünya kültür ve medeniyetler platformunda kendini daha da görünür hale getirdi. Yaşanılan her bir bölgesel veya uluslar arası hadisede sözü dinlenir bir ülke olması Türkiye’nin “soft-power/yumuşak güç” olmasını arttırıyor. Bu ise, dünya tarihinde insanlık adına bir çok büyük açılımlar yapmış olan milletimizin yeniden tarih sahnesine çıkması anlamına gelmektedir.
Verdiği mesajlarla Türkçe’nin bir kültür dili olması yanında “gönüllerin de dili” olduğunun göstergesi olimpiyatların bu yılki sloganı Hz. Yunus Emre’nin bir beytinden alınan “ Gelin tanış olalım!” mesajı oldu.
Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz.
Ağızlara tat, gönüllere ferahlık veren bu beyit yazımızın son cümleleri olsun...
Zihinlerimize havale edip, dünyada yaşarken huzurun, refahın gerçek kaynağının ne olduğunu bir kez daha hatırlayalım!
Farklı renkler ve ülkeler arasında bir kültür köprüsü olan bu büyük şölen, Anadolu insanın gönül dünyasında yankılanan bir sestir…