Şeytanın, şeytanlığını akla hayale gelmeyecek yöntemler kullanarak başarıyla icra ettiği günümüz dünyasında, iman iddiasında bulunan bizlerin takındığı tavır, gösterdiği duruş, bulunduğu nokta ve iddia ettiği değerlere gösterdiği sadakat güdük kaldığından olacaktır ki; şeytan ve yeryüzündeki izdüşümü olan güçler borularını istedikleri şekilde öttürebilmektedirler.
Bu izdüşümün en bariz örneklerinden olan ve mevcudiyetini kanla gözyaşı üzerine kurmuş, zorbalık ve eşkıyalığın kitabını yazarak hak-hukuk tanımaz hale gelmiş Terör Devleti İsrail’ in yaptığı son saldırı, zerrece vicdan barındıran yüreklerde büyük infial uyandırmıştır.
Tek amaçları, Terör Devleti İsrail tarafından adata bir açık hava hapishanesine çevrilen mazlum Gazze halkına insani yardım götürmek olan iman dolu gemilere karşı yapılan terör saldırısı, el kitaplarının önsözünün giriş cümlesinde: "Dünyada iki çeşit canlı vardır: ‘Yahudiler ve hayvanlar’" ibaresi yer alan Siyonist zihniyet için çok görülmese gerektir.
Bütün dünyayı hiçe sayarak yapılan bu zorbaca saldırının ne kadar şiddetle lanetlenmesi gerekiyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin mevcut hükûmetinin şimdiye kadar yürüttüğü diplomasi trafiğinin de o kadar takdir edilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir.
Sayın Dışişleri Bakanının olayın hemen sonrasında sergilemiş olduğu söylemler ve birleşmiş milletler nezdinde başlattığı diplomatik temaslar çok yerinde ve isabetli adımlar olarak tarihteki yerini almıştır.
Bununla beraber Güney Amerika ziyaretini yarıda keserek ayağının tozuyla ülkemize dönen ve bütün dünya devletlerine seslenen sayın Başbakanın konuşmaları da Türkiye’ ye yakışan ve yıllardır özlemini duyduğumuz kalitede ve doyuruculuktadır.
Sayın başbakanın, söylenmesi gereken her şeyi söylediği ve Terör Devleti İsrail’ in sınır tanımaz vahşetlerine göz yumarak vicdanlarını adeta nadasa bırakmış bütün dünya devletlerine bir insanlık dersi olarak sunduğu konuşmaları, göğsümüzü kabartmıştır.
Sayın başbakanın konuşmalarında vermiş olduğu mesajlar, şüphesiz dünya ve ülkemiz gündeminde çok yönlü olarak ele alınacaktır.
İHH tarafından organize edilen Gazze’ ye yardım konvoyuna ve Hükûmete karşı, özellikle İsrail’ in Türkiye’ deki sözcülüğünü yapmaya soyunmuş bazı satılmış medya organları tarafından saldırılar başlamıştır.
Bunun yanında muhalefet partilerinden de enteresan açıklamalar gelmektedir. Önündeki yazıyı okumaktan bile aciz olmasına rağmen, sayın başbakanı "Aciz Adam" olarak niteleyen traji-komik liderlerin bu durumu aslında nasıl bir kıskançlığın, nasıl bir acziyetin içerisinde olduklarının göstergesidir.
Ayrıca Aşk-ı Memnu ve Maraton seyretmekten beyinleri sulanmış, gözlerine perde inmiş ve korteksleri otobana dönmüş kimilerinin, hükûmetin söylemlerini ve diplomasi trafiğini hamasi nutuk olarak algılaması da gayet doğal karşılanmalıdır.
Ülke olarak çok kritik bir dönemden geçtiğimiz aşikardır. Önümüzdeki birkaç günlük süre zarfı içerisinde alınacak kararların, bu doğrultuda çizilecek yol haritasının tarihin akışını değiştirecek önemde olduğunun ülkemizin bütün enstrümanları tarafından idrak edilmesi gerekmektedir.
İktidarıyla, muhalefetiyle, medyasıyla ve her kesimden katılımcılarıyla bu tarihi fırsat iyi değerlendirilmelidir.
Hükûmet, üzerine düşeni lâyıkıyla icra etmektedir.
Burada asıl görev bizlere düşmektedir.
Sesimizi bütün demokratik yöntemleri kullanmak suretiyle, akl-ı selim esas alınarak yükseltmeli ve dünya barışını tehdit eden Terör Devleti İsrail’ e yaptıklarının hesabını sormalıyız.
İsrail mallarına boykot devam etmeli, İsrailli bir komutan gibi söylemler geliştiren kalemşörlere ve medya organlarına itibar edilmemeli, bu yayın organları para verilerek, İsrail’ e lojistik destek sağlanmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti sıradan bir devlet değildir.
Bir Cihan Devleti olan Devlet-i Âlî Osmaniyye’ nin varisidir.
Kurtuluşumuz; bu gerçeğin, güdük yüreklerimizde hissedilmeye başladığı gün olacaktır.
kenanozmen@gmail.com