Türkiye Dünya Üzerindeki Önemini Bilmeli..
(Fransız Yazar Guillaume Perrier'in Yazısına Cevap)
Bundan önceki yazımızda Le Monde adlı Fransız gazetesinde yazarlık yapan Guillaume Perrier’in “Üçüncü Dünya Savaşı, Türkiye’den Çıkabilir” diye bir yazı yazmıştım.
Bu yazı çok ilgimi çektiği için siz okurlarımla paylaşayım istemiştim.
Yabancı gözüyle Türkiye hakkında bir analiz ve gözlem olduğu için sizlerinde bilmesini istedim.
Fransız yazarın dedikleri doğru mudur, değil midir?
Bununla ilgili herhangi bir yorumda bulunmadım.
Şimdi bu yazımda bu alıntı yazı hakkında bazı yorumlarım olacak.
…
En başta şunu ifade edeyim;
Yazar ilk grup olarak tanımladığı muhafazakâr ve alt tabakadan oluşan insanlardan oluşan grubu çok kalın çizgilerle ifade etmiş.
Bu grubun ayakkabılarını sokak kapısında çıkardığı ve evde ayakkabıyla dolaşmadığını ifade ediyor. Aslında bu ifade sadece bu grup için geçerli değil. Türk kültüründe sokakta dolaşılan ayakkabılarla evde dolaşılmaz. Bu hem birinci grup için de geçerli ikinci grup içinde. Gerçi ikinci grupta pek nadirdir evde ayakkabıyla dolaşmak.
Bu tanımlama sadece birinci grup için geçerli değildir.
Yazar birinci gruptaki erkeklerin pijamayla dolaştığını ifade etmiş ama bu tamamıyla yanlış. Artık Münir Özkul, Adile Naşit’li eski Türk filmlerindeki gibi Türk erkekleri o komik pijamalarla dolaşmıyor. Bu tanımla çok saçma olmuş.
Artık eskisi gibi muhafazakâr veya alt tabakadaki insanlar türkü, arabesk tarzı müzikler dinlemiyor. Müzik yelpazesini geniş tutmaya başladılar. Bu da yazarın en büyük yanılgısı.
Bundan başka yazarın en büyük yanılgılarından biri de bu grubun fazla eğitim almadığı. Belki paralı eğitim almıyorlar ama kendilerini iyi yetiştiriyorlar.
Bu gruptan kendini yetiştirmiş, yüksek lisans yapan, hatta doçentliğe ve profesörlüğe yükselen sayıları azımsanmayacak kaliteli insanlar var.
Birinci grubun insanları eskisi gibi asosyal değil. Artık sosyal hayatın içinde onlar da var. Yeri geliyor en nezih yerde yemek yiyorlar, yeri geliyor en güzel şekilde eğlenmesini biliyorlar, yeri geliyor cafe tarzı yerlerde vakitlerini harcayabiliyorlar.
İşte bu insanların hepsi dindar olmasa da genelde inançlarından pek taviz vermezler.
Yazarın birinci grup tanımı çok gerilerde kalmış. Bu grup artık çok farklılaştı. Kendini her bakımdan yetiştirdi.
Bu gruba karşılık daha elit olan, zengin tabakadan oluşan, aşırı laikçi, Ordu’yu sadece kurtarıcı olarak kabul eden, yüzü Batı’ya dönük ama demokrasiyi kabul etmeyip kendi hayat tarzını benimseyen insanlardan oluşuyor.
Zira yazar bu konuda haklı ve ikinci grup hakkında iyi bir gözlem yapmış.
Ayrıca, birinci grubun demokrasiyi desteklediğini ama ikinci grubun ise demokrasiye artık güveni kalmadığını, demokratik yollarla seçimleri kazanmalarının mümkün olmadığını ve bunun için de iktidarı ele geçirmenin tek yolu darbe olduğunu vurgulayan yazarın bu analizine tamamen katılıyorum.
Bir de yazar, birinci grup maddi olarak devlete bağlılığı ortadan kalktı ve bu grup artık üretmeye ve satmaya başladığını da keza çok iyi gözlemlemiş.
Ancak yazarın bir yanılgısı da darbeden sonra İran – Rusya ve Türkiye bloğunun oluşması.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekirse Türkiye’de artık on yılda bir darbe yapma imkânı yok. Çünkü Ordu böyle bir zemini bulamıyor. Daha doğrusu ortam darbe yapmaya hiç müsait değil.
Varsayalım ki darbe oldu.
Darbeyi yapacak olan kurum Ordu. Ama bu Ordu her zaman İran’a karşı mesafeli ve onları hep itici bulmuşlardır.
Böyle bir durumda bu bloğun oluşması imkânsız.
…
Bir de yazarın analizine şu açıdan da bakabiliriz.
Acaba bu analiz değil de komplo teorisi midir?
Ya da böyle bir durum söz konusu olursa Batı’yı uyarmak için kâğıda alınmış bir yazı mıdır?
Türkiye hakkında yazılmış bir yazı ve ilginç gözlemlerle ve analizlerle dolu.
Doğru ya da yanlış.
Yabancı bir yazar tarafından böyle bir yazı yazılması aslında Türkiye’nin dünyada çok önemli bir konumda olduğunu gösteriyor.
Bu yazıdan çıkaracağımız en önemli konu; Türkiye’nin artık kendi ağırlığını, konumunu ve önemini bilmeli.
Eğer dünyadaki değerimizi bilmezsek ve ona göre stratejiler belirlemezsek güçlü Türkiye yerine üzerinde oyunlar oynanan Türkiye oluruz.