Geçtiğimiz gün ses sanatçısı ve oyuncu Bergen lakabıyla anılan Belgin Sarılmışerin biyografisinin sahnelendiği filmi izlemeye gittim. Sadece film ve fotoğrafların renkli olduğu kanunların hala aynı kaldığı bir yüzyılın içinde olduğumu teyit ettim. Aslına bakarsanız bizlerin değil adaletle ilgilenen hakimlerin, savcıların, avukatların, emniyet mensubunda yer alan tüm camianın gidip izlemesi gereken bir film diye bilirim.
Ailelere, kız ve erkek çocuklarımıza da ibretlik bir film kime nasıl güvenmeniz gerektiğini iyi bilmeniz adına. Kırıp döken, vurup kıran insanlar daha bir cazibeli geliyor bazı kadınlara, erkekler de bu rollerini en iyi şekilde icra etmeye çalışan kahramanlarınız oluyorlar birden. Bergen’ in katil zanlısı H. Serbest 2017 yılında bir söyleşisinde gazetecinin “Pişman mısınız?” Sorusuna verdiği cevap izleyen herkesin kanını dondururken 2017 yılından beri video kayıtlarla kaldığı kadar kaldı sadece. Demek oluyor ki itiraflar bile bir işe yaramıyordu? Kimlerin bu cevap karşısında harekete geçmesi gerekirdi?
Bu kişi evinde hala sigarasını tüttürmesi mi gerek, yoksa farklı pozisyonlarda biz halktan özür dilemesi gerekmez miydi? Özür sonrası nerde yatması gerektiğini de yine okuyucularım anlıyor. Sonra da kadın cinayetlerinin sonu gelmiyor diye hayıflanırız. Artık kaçıncı yüzyılda yaşıyormuşuz, şu ülkeleri geçmişiz falan hiç umurumda değil. Filmin sonun da herkes üzgündü salonda iki erkek vardı, ikisi de üzgündü yazık olmuş dedi herkes. Birde ne kadar ceza evinde yattığını okuyunca salondan uğultular çıktı. Diğer duyduklarımı toplumun sağlığı adına yazamam.
Ne yazık ki kadın cinayetleri ülkemizde sıradanlaşmış bir olay olarak gazetelerin 3. Sayfasında yer alırken bu sefer Bergen için tek fark 1. Sayfada yer alması olmuştur. Kadın değerini sabit şekilde korumaktadır.
Kadın her halükârda erkekler tarafından darp veya ölüme maruz kalabilir. Hak etti!
Kelimenin gücüne bakar mısınız! İnsan neyi nasıl hak eder. Biz insanlar Rabbimin verdiği emanete nasıl el sürme cüretinde buluna biliriz?
Yüzde doksanı Müslüman olan bir ülke düşünüyorum, yaşanılan cinayetleri de düşündüğüm vakit işin içinden çıkmak mümkün değil. Nasıl eğitiliyoruz merhameti biz kimlerden öğrenmemiz gerek? Soruyorum!
Bazımız Bergen’nin yaşam tarzı bakımından bu gibi durum ile karşılaşmasının doğal olacağını söylerken. Karşı komşusu Ayşe veya Fatma Hanım’ın aynı şeylere maruz kalmasına da farklı bir kulp takacak kadar da cahil olabiliyoruz.
Hayat yolunda var olmak istiyorsanız kendi yolunuzu kendiniz çizin, bir başkasının yolunda yürümeyi bırakıp. Bir başkasının hikâyesinde aktör olmak yerine kendi yaşamında kahraman ol!
Aşağıda ki resimlere iyi bakın, birisi yaşıyor diğeri artık yok!