TSK DİSİPLİN KANUNU HAKKINDA

Ahmet TÜRKAN

Milli Savunma Bakanlığı’nca hazırlanan ve 19.12.2012 tarih ve B.02.0.KKG.0.10.101-561/ 5376 sayı Başbakan’ın onayı ile Meclis Başkanlığına sunulan “Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Tasarısı” emekli bir asker ve araştırmacı-yazar olarak elbette son derece ilgimizi çekiyor. Yaşamış olduğumuz tecrübelerin ve araştırmalarımızın ışığında değerlendirmelerimiz olacaktır.

Askerlik disiplin ve mutlak itaat demektir. Ancak disiplini sağlamak için yapılan eğitimlerle cezalandırma ve ödüllendirme hususları aynı kavramlar olamaz. Aynı şekilde ele alınamaz. Ceza ehliyeti hakimlerde olmazsa objektiflikten uzak ve önyargılarla dolu olması kaçınılmazdır. YAŞ kararlarının yargıya kapalı olduğu dönemlerde yapılan uygulamaların benzerlerinin yaşanmaması için yeni çıkartılacak olan kanunun dikkatle incelemesi gerekmektedir.

Bu hali ile kabul edilmesi halinde;

Bu kanungenç kuşaklarla amirlerin arasının açılmasına sebep olacaktır.

Askeri yargıyı bypass ederek, bütün askeri kabahat ve cürümlerin amirler vasıtasıyla cezalandırılması yolunu açarak, astın hukukunun korunmasının yollarını kaldıracaktır.

Yargı birliğini sağlayacak bir anayasanın kabulü halinde, sivilleşen yargıya ihtiyaç duymadan kendi disiplin kanunu ile disiplin tesis etme çabası içine giren bir anlayışın Silahlı Kuvvetlere hakim olmasına sebep olacaktır.

Silahlı Kuvvetlerde, ideolojik tasfiyenin mekanizması olarak kullanılacaktır.

Silahlı Kuvvetlerde liyakate göre değil, ideolojiye göre yükselenlerin hakim olduğu, dolayısıyla fikri ve ilmi yetenek olarak, dünyadaki emsalleri ile yarışamayacak bir komuta yapısına sebep olacaktır.

Suçsuz insanlar, yetkileri arttırılmış kasıtlı amirler tarafından hak etmedikleri şekilde cezalandırılarak disiplin sağlanamaz. Astının hukukuna riayet etmeyen amir de, kurullar da, komutanlar da, yargı da, yürütme de, yasama da, ortaya çıkacak disiplinsizlik ve durumlardan sorumlu olacaktır. Bir taraftan geçmiş darbeler araştırılırken ve darbelere dayanak olan mevzuatın ıslahına çalışılırken, diğer taraftan gelecek darbelerin kadrolarının oluşturulmasına dayanak olacak yasal düzenlemelere onay verilmemelidir.

Savaş zamanlarında amirler olağan üstü yetkilere sahip olurlar. Lakin barış zamanlarında savaş zamanına benzer metotlar kullanılması askeri disiplini sağlamaz, bilakis iç disiplini zedeler ve askerin içinde husumet ve hesaplaşmalar doğurur. Yukarıda maddeler halinde saydığımız gibi gayrimeşru kadrolaşmaların önünü açar.

Bu kanun tasarısının en önemli maddesi “Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Disiplin Kanun Tasarısı'na göre, silahlı kuvvetlerden ayırma cezası yüksek disiplin kurulu tarafından verilebilecek. Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nda teşkil edilecek yüksek disiplin kurulları; kurmay başkanın başkanlığında personel, istihbarat ve harekat başkanları, personel ve tayin dairesi başkanları, adli müşavir veya hukuk müşaviri, kıdem, sicil ve personel yönetimi ile ilgili şube müdüründen oluşacak.” başlığı altında toplanan maddedir.

Hazırlanan bu kanunda esas hedef YAŞ kararlarının yargıya açılması ile oluşturulmaya çalışılan hukuki zeminin baypas edilerek tekrar eski sisteme dönülmek istenmesidir. Diğer maddeler bu maddenin tabanını dolduran dolgu malzemelerinden başka bir şey değildir. Esas amaç yargıyı baypas edip cuntalaşmanın ve keyfi ihraçların önünün açılmak istenmesidir.

Disiplin Kurullarında hiç hakim sınıfından bahsedilmemektedir. Yani sınıf subaylarından ve bir astsubaydan teşkil olunacak. Emir komuta zinciri içinde yer alan bir disiplin kurulu ne kadar önyargıdan uzak olacak, ne kadar adil olacak.

Halbuki emir komuta zincirinden arındırılmış, yargı bağımsızlığı sağlanmış hakim sınıfından oluşturulacak disiplin mahkemeleri daha adil kararlar verebilecektir.

Yargısız infazların önüne geçelim derken yargısız infazların yolunu bu kanun tasarısı ile kanuni gerekçeleri haiz, adaletten uzak bir uygulamaya bırakmış olacaktır.

Amirlerin sürekli yazılı veya sözlü ikazları altında “mobbing’e” imkan sağlayacak bir uygulama kanunlaştırılmaya çalışılmaktadır.

Sıralı sicil amirlerinin 28 Şubat sürecinde nasıl icraatlar yaptığını, ve emri altındakileri aslı astarı olmayan hangi suçlamalarla ihraçlarına zemin hazırladıklarını bizzat gördük ve yaşadık.

YAŞ kararlarının yargıya açılmasından sonra yargıdan kaçırılmaya çalışılan bir uygulama kanuni dayanak haline getirilip yeni masumların korkulu rüyası olacak ve TSK’yı sorunlar yumağı haline getirecektir.

Adil yargı, yargıyı bilen hukukçuların işi olmalı ve İnsan Hakları Evrensen Beyannamesine aykırı bir yapılaşma ile personeline sürekli suçlu muamelesi yapacak bir yapılanmaya fırsat verecek düzenleme yapılmasına izin verilmemelidir.

Darbeleri soruşturma komisyonu raporlarına bakıldığında yargıya intikal ettirilmeyen, el altından mobbing yolu ile personelin yıldırıldığı ve disiplinsizlik gibi gösterilerek personelin haksız yollardan ihraç edildiği ve mağdur edildiği yaşanan pek çok vakalarla ortadadır.

Darbelere zemin hazırlayan cuntacı kadrolaşmaların zeminin hukuka aykırı yapılan işlemlerde gizlidir.

Bunun sebep ve sonuçları anlaşılmadan TSK Disiplin Kanununun yargıyı baypas ederek yeni bir kanunla çıkartılması problemleri çözmeyecek, disiplini sağlamayacak, aksine gizli cuntacı yapılanmaların, kanunsuz ihraçların odak noktası haline gelecektir.

TSK Disiplin Kanununun bu hususlar ele alınarak tekrar gözden geçirilmesinin, ve askeri hiyerarşiden arındırılmış, yargı bağımsızlığı sağlanmış hakimler tarafından oluşturulacak mahkemelere devredilmesi gerektiği hususunun göz önüne alınmasını dilerim.

Adalette sınıfta kalmayalım.

 

Ahmet TÜRKAN - HABERNAME

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.