Yüksek Seçim Kurulu (YSK) altı hafta sonra sandık başına gideceğimiz anayasa değişikliği halkoylamasıyla ilgili yansız yayın yapması konusunda TRT'yi uyardı. YSK kararında TRT'nin kamu yayıncılığı yaptığı ve yasası gereği 'objektif, eşit ve dürüst' olması gerektiği de vurgulanıyor.
Şaşırmanız pahasına kanaatimi beklirteceğim: YSK bu kararında haklı. TRT, yayınlarında, partiler arasında fark gözetmemeli, konulara yaklaşımı da 'tarafsız, objektif, dürüst ve eşitlikçi' olmalı... Kamu yayıncılığı bunu gerektirir çünkü. Herhangi bir partiyi tutan veya öteki partilere gözlerini kapayan tek taraflı bir kanal 'kamusal yayıncılık yaptığı' iddiasında bulunamaz.
Bulunursa, YSK'nın uyardığı üzere, hakkında dava açılabilir.
Son yıllarda kanal sayısıyla birlikte programlarının çeşitliliğini de artırdı TRT; artık birkaç kanalında günde birden çok sayıda haber bülteni yayımlanıyor, uzmanları ve ilgilileri konuk eden programlarla izleyici önüne çıkılıyor. Tartışma programları da az değil TRT ekranlarında. YSK'nın gözlemini herhangi bir izleyici çıplak gözle de yapabilirdi; gerçekten de konuklu ve tartışılan programlarda muhalefet partilerinin görüşlerini temsil eden kişiler fazla göze çarpmıyor.
Ancak yine de YSK'nın 'uyarısı' çok önemli bir noktayı göz ardı etmişe benziyor: Muhalefetin son birkaç yıldır TRT'yi boykot eden tutumunu... CHP başta olmak üzere muhalefet partilerinin liderleri ve yöneticileri TRT kanallarında yapılan programlara katılmıyor, milletvekilleri ve il başkanlarının da katılması engelleniyor...
Sözün kısası 'gerçek' şu: YSK'nın haklı gerekçelerle TRT'ye yönelttiği eleştiriye ve kurumu yasasına uygun davranmaya davet etmesine yol açan, TRT yönetiminin bilerek isteyerek izlediği yayın politikaları değil. Muhalefet partilerinin boykotu yüzünden, TRT, yanlı ve eşitliğe aykırı yayın yapıyormuş gibi görünüyor. Boykotçu tavrın amacı da bu zaten...
Örneği fazla uzakta aramaya gerek yok: İki yıldan uzun bir süredir, TRT-1'de, pazar sabahları, iki akademiyen ve iki gazetecinin katıldığı 'Politik Açılım' adlı bir programda ben de yer alıyorum. Haftanın önemli iç ve dış olaylarını tartıştığımız programa ara sıra gündemi belirleyen siyasileri konuk ettiğimiz de oluyor.
Bugüne kadar -lider konumundakileri bir tarafa bırakın- tek bir CHP'li ve MHP'li siyasetçiyi konuk edemedik 'Politik Açılım' programında...
Yönelttiğimiz resmi-özel bütün davetlerimiz 'Hayır' cevabıyla karşılandığı için... Davet ettiklerimiz "Tavrımız size değil, TRT'ye" demek inceliğini gösterdiklerinden sorunun bizlerden veya programdan kaynaklanmadığını biliyoruz. Sorun, muhalefet partilerinin TRT ekranlarını 'boykot' etmesiyle ilgili...
Peki de, böyle bir durumda TRT yönetimi ne yapsın?
Geleceğimiz üzerinde etkili olacak bir anayasa değişikliğinin oylanacağı günlere doğru hızla yol alırken TRT'ye yaptığı uyarı hiç kuşkusuz yerinde YSK'nın; ancak bizzat tanığı olduğum 'boykot' yüzünden, ne kadar çaba gösterirse göstersin, dengeli ve eşitlikçi bir yayın görüntüsüne kavuşamaz TRT.
Kendisinden kaynaklanmayan bir kusur TRT'ye 'suç' olarak yöneltiliyor.
Sanıyorum görev yine YSK'ya düşüyor. TRT'ye yaptığı uyarının yerine getirilebilmesi için muhalefet partilerinin tavırlarını değiştirmeleri şart. CHP ile MHP kendi çizgilerinde yayın yapan gazete ve kanalları yeterli bulsalar da, YSK, özellikle TRT'nin 'eşit, dürüst ve tarafsız' yayın yapmasına imkân sağlamaları için, 'boykot' uygulamasından vazgeçmelerini muhalefet partilerinden resmen talep etmelidir.