Kırgızistan parlamentosu Manas'taki ABD askeri üssünün kapatılmasına yönelik hükümet kararını onayladı. Ukrayna ve Gürcistan'da olduğu gibi Kırgızistan'da da Kadife Devrim yaptıran ABD, Özbekistan'dan sonra bu ülkeden de çıkarıldı. Parlamento üyelerinden sadece bir tanesi üssün kapatılmasına red oyu verdi. Bu karar, Kadife Devrim projesini çökertti. Bu karar, Irak işgali öncesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Mart Tezkeresi'ni reddetmesine ve ABD güçlerine Türkiye toprakların kapatmasına benziyor. Bu kararla ABD, Orta Asya denkleminde çok önemli bir jeopolitik yenilgi aldı. Manas üssü artık Rusya'nın!
Ancak bundan sonrası daha önemli. Afganistan'a ağırlık veren, bölgede büyük operasyon hazırlıklarına girişen ABD'nin Türkiye'den Trabzon'u isteyebileceği ifade ediliyor. İşte bu noktada yıllardır üzerinde durduğum Doğu Karadeniz ve Trabzon tartışmasına dönmem gerekiyor. Sanırım bu konuda en çok yazanlardan biriyim. Çünkü, Orta/Güney Asya ve Doğu Afrika'da büyük çatışmaların başlayacağına inanıyoruz.
Peki Kırgızistan'daki üssün kapatılmasıyla Trabzon'un ne ilgisi var? Afganistan'la Trabzon'un ne alakası var? Karaçi limanı ile Trabzon limanının ne bağlantısı var? Neden yıllardır Karadeniz'e dikkat çekmeye çalışıyorum? Özellikle Doğu Karadeniz'in gelecekte Doğu Akdeniz'e benzeyeceğini, bölgenin uluslararası tartışmalara çekileceğini vurguluyorum? Anlatayım:
Barack Obama yönetimi, Irak'tan çekilirken Afganistan-Pakistan'a yoğunlaşıyor. "ABD için en büyük tehdit Pakistan kökenli" diyen ve bu ülkeyi füzelerle vurmaktan söz eden Obama, daha bir aç gün önce 17 bin ABD askerinin Afganistan'a gönderilmesini onayladı. Bir yandan da hem Pakistan'ın nükleer gücünü kontrol altına alma girişimlerine hem de bu ülkede operasyonlara devam ediyor. ABD ve NATO birliklerinin şu an için en büyük operasyon alanı Afganistan. Bir yıldır NATO toplantılarında Sovyet sendromu yaşanıyor. Bu ülkede kısılıp kalmaktan, hezimete uğramaktan söz ediliyor. Pakistan nükleer silahlarının ABD karşıtı güçlerin eline geçmesinden endişe ediliyor. Buna yönelik stratejiler hazırlanıyor. 18 Aralık 2008 tarihli "Karadeniz'e ABD üssü" başlıklı yazıda bunları detaylı olarak tartıştık. Bundan bir yıl önce aktardığım senaryo gerçek olmuştu.
Manas üssünün kapatılması tam bu dönemde gerçekleşti. Başka gelişmeler de oldu. Bombay'daki (Mombai) şaibeli saldırı aynı dönemde yaşandı. Etkisi Hint-Pakistan krizi oldu. Taliban saldırıları arttı. Bazıları ABD'ye Afganistan'da büyük tuzak hazırlandığı iddiasında. Pakistan, "ABD ile terörle mücadele ortaklığını bitirme" tehdidinde bulundu. Daha önce, Perviz Müşerref'in ayrılmasından Benazir Butto suikastine kadar çok önemli gelişmeler yaşandı. Bütün yollar aynı senaryoya çıkıyordu. En önemlisi ve Trabzon'la bağlantılı olanı ise şöyle:
Afganistan'daki ABD-NATO birliklerinin en büyük lojistik destek hattı Karaçi limanından başlıyor. Silah ve mühimmatın yüzde 73'ü bu bölgeden sağlanıyor. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru bu hatta yoğun saldırılar başladı. Pakistanlı gruplar sadece Aralık ayının ilk haftasında iki saldırıda 150 araç imha etti. Sonraları Pakistan yönetimi de hattın kapatılmasına yönelik açıklamalarda bulundu. Destek hattı kapatılırsa Afganistan'daki ABD-NATO güçleri adeta rehin kalacaktı. Washington alternatif yollar aramaya başladı.
Rusya ile pazarlık yapıldı. Özbekistan'la yoğun görüşmeler başlatıldı. Hatta bu görüşmelerin İstanbul'da yapılmış olma ihtimali bile var. ABD Tacikistan üzerine yoğunlaştı. Tacik yönetimi istekliydi ama bu ülkedeki Rus etkisi kırılamıyordu. Gürcistan'ın Abhazya'ya saldırısı ve Rusya'nın aşırı sert tepki vermesi sadece Kafkaslar'daki güç mücadelesiyle sınırlı değildi. Alternatif yollar açılamazsa Karadeniz-Kafkasya-Orta Asya üzerinden Afganistan'a koridor açılacaktı. ABD'nin öteden beri Karadeniz'de bir NATO üssü istediğini biliyoruz. Trabzon üzerinden Kafkaslar ve Orta Asya'ya ulaşmak istediğini de. Türkiye ve Rusya şu ana kadar buna karşı çıktı ve birlikte hareket etti. 2004 yılında sorduğum "Karadeniz Amerikan Gölü mü olacak" sorusu bugünlerin gelişini haber veriyordu. 2005 yılında "Neden Karadeniz? Terör neden Trabzon'a ulaşmaya çalışıyor?" sorularını da bunun için sormuştum. "Taliban'la mücadele Karadeniz'den başlar" yazısı da bu gerçeği ortaya koyma çabasının sonucuydu.
Obama yönetiminin "İran'la üç dört ay içinde yüz yüze görüşme" açıklamaları, Türkiye ile İran arasında Trabzon limanını İran için ithalat kapısı yapma görüşmelerini bu açıdan da değerlendirelim. Afganistan'daki yeni durum bölgesel denklemleri değiştirebilir. Her durumda Karadeniz bundan sonra çok çetin tartışmalara konu olacak. Washington daha Irak işgali sırasında Doğu Karadeniz'in liman ve havaalanlarının kullanımını istemişti. Bu konuda son tartışmayı 29 Ocak tarihli "Türkiye yeni bir tehditle yüzleşiyor" başlığı altında ele aldım. Karadeniz'in Türkiye-Rusya-ABD arasında çok ciddi jeopolitik savaş alanı olabileceğine dikkat çektim. Kırım Savaşı'nı andıran bir durum söz konusu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Moskova ziyaretinde bu konu gündeme geldi mi bilmiyorum. Hemen ardından Obama'nın Cumhurbaşkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ı aramasında da konunun ele alınıp alınmadığına dair hiçbir fikrim yok. Ancak Karadeniz şu an için Türkiye'nin önündeki en önemli sorun olarak büyüyor. Ankara bugüne kadar son derece dikkatli bir politika izledi. Umarız bu devam eder, bölge savaşın değil barışın merkezi olur. Ancak her durumda Afganistan, Taliban sorunu, lojistik destek hattı bölge ile bağlantılı olacak. Bu yüzden Trabzon ve Doğu Karadeniz ABD için çok çok önemli olacak. Ne dersiniz? Trabzon'u böyle bir senaryoya kurban edelim mi?