Bu makaleler silsilesi, 'Ekonomik sistem çöktü; alternatifi biliyorsunuz' yazısı (8 Ağustos) ile başladı ve üç tane 'Ekonomik sistem topallıyor' yazısı ile devam etti. Tamam, bize göre 'ekonomik sistem çökmüş' durumda, biraz iyimser olanlara göre 'ekonomik sistem topallıyor' da; sadede gelelim ve 'neler yapılması gerektiği' üzerinde duralım.
Bize göre tek çare ve çözüm var: Adil Ekonomik Düzen.
"Adil Ekonomik Düzen"in ne olduğu ve nasıl olması gerektiği ile ilgili olarak bu köşede yüzlerce makale yazdım; birileri, ilgililer, yetkililer uyanıncaya kadar da yazmaya devam edeceğim, inşaallah... Ancak, yine bize göre "zalim düzen"den "Adil Düzen"e geçiş döneminde bulunuyoruz ve bu dönemde de iyimserlere göre yapılabilecekler vardır. Önceki yazılarımdaki 'tesbit ve teşhisler'den sonra, bugünkü yazımda, bu kritik geçiş döneminde iyimserlere göre 'neler yapılması gerektiği' meselesi üzerinde duralım.
Topallayan ekonomide neler yapılmalı?
- Ekonomik dalgalanmayı esas alan ve bu sırada gerçekleşmesi beklenen her bir sonucun birbirlerinden bağımsız zaman aralıkları ile gerçekleşebileceğini veya hiç gerçekleşemeyebileceğini öngören, yeni bir ekonomik model üzerinde çalışılmalı.
- Bizde, Merkez Bankamız için yapıldığı gibi, tek bir kurumu olan bitenin sorumlusu olarak göstermekten vazgeçilmeli. Sorunların uluslararası ve ulusal tüm ekonomik birimleri ilgilendirdiği göz ardı edilmemeli.
- Hükümet harcamaları, neredeyse tüm ülkelerde büyüme oranının ve vergi gelirlerinin artış oranlarının üzerinde artıyor. Kısacası, dünya ekonomileri içinden çıkılmaz bir borç sarmalına sürükleniyor. Diğer hedefleri bir tarafa bırakıp, devlet ve reel sektör, "borç" sorununun nasıl çözüleceği üzerine bir ekonomik model geliştirilmeli.
- Krizden etkilenen tüm ülkelerde vergiler kaçınılmaz olarak artacak. Bu oluşuma bir de artan ve alınan borçlar geri ödenirken büyütülecek olan likidite eklenirse, uluslararası enflasyonist bir baskı oluşacak. Bu nedenle, devletler ve şirketler için, "vergi yönetimi" ve "borç yönetimi" öncelikle ele alınmalı.
- Krizden çıkış stratejisinin bir parçası olarak ABD, ülke rezervlerinin artırılmasını istiyor. Çünkü, bizim rezerv artışımız (rezervlerin çok önemli bölümünün ABD'de tutulmuş olması nedeniyle), ABD'ye verilmiş "faizsiz borç" anlamı taşıyor. Yoksa, amaç Merkez Bankamızın döviz alması sayesinde ihracatımızın desteklenmesi değil. Bu nedenle de, döviz fiyatını yükseltici büyüklükte bir alım yapılamıyor...
- Bu durumda, Hazine'nin ve reel sektörün "BORÇLANMA FAİZİ" önemli oluyor. Merkez Bankamız ve Hazinemiz bu konuya çok önem verip, faizleri "sıfır"a yaklaştıracak tedbirler üzerinde çalışmalı.
İlk yazımda yazmıştım; 'ekonomik sistem topallıyor' başlığı dahil, 'teşhis ve tesbitler' ülkemizdeki önemli bir eski bürokrat, eski bakan, eski TCMB Başkanı ve ekonomi yazarına aittir demiş, ismini 'sürpriz' olsun diye saklamıştım. Bu önemli teşhisler Yaman Törüner'e ait. Yaman Törüner Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nü bitirdi; Merkez Bankası Londra Temsilci Yardımcılığı, Emisyon Genel Müdür Yardımcılığı, Para Piyasaları ve Fon Yönetimi Genel Müdürlüğü, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanlığı, Merkez Bankası Başkanlığı, DYP'den 20. dönem milletvekilliği ile Devlet Bakanlığı yaptı. Akşam ve Sabah gazetelerinde yazdıktan sonra, hâlen Milliyet gazetesinde yazmakta, ayrıca ülkemizdeki büyük bir bankada yönetim kurulu üyesi bulunmakta... Ne diyelim; sadece bize değil, bu kadar bilgi ve tecrübesi olan birine, ümit edilir ki ilgililer ve yetkililer insanımızın hayrına kulak verir, inşaallah...